GüncelLGBTİ+

Kaos GL 2022 yılı LGBTİ+ hak ihlalleri raporu: İşkence, kötü muamele ve gözaltı

2022 yılında LGBTİ+’lara dönük hak ihlalleri raporunu açıklayan Kaos GL, devlet yöneticilerinin nefret söylemlerini arttırmasıyla hak ihlallerinin de arttığını ve LGBTİ+’ların toplumsal hayattan tasfiye edilmeye çalışıldığını vurguladı.

Kaos GL, 2022 yılında LGBTİ+’lara dönük hak ihlalleri raporunu açıkladı. Beyoğlu’nda bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesinde düzenlenen basın toplantısında raporun sunumunu Kaos GL Hukuk Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen yaptı.

Raporun medya taramaları ve Kaos GL’ye gelen başvurular üzerinden hazırlandığını dile getiren Dikmen, gerçek verilerin çok daha üst düzeylerde olabileceğine işaret etti. Rapora göre LGBTİ+’lara dönük hak ihlallerinin yüzde 35’i İstanbul’da, yüzde 14’ü İzmir’de, yüzde 11’i Ankara’da, geri kalan bölümü ise farklı şehirlerde gerçekleşti.

Rapora göre 2022’de en az 571 LGBTİ+ gözaltına alındı, 225 LGBTİ+ fiziksel şiddete uğradı, 91’i ise yargı tacizine maruz kaldı. En çok ihlal edilen hak ise 668 ihlalle ifade özgürlüğü oldu. İkinci sırada 612 ihlalle işkence/kötü muamele yasağı, üçüncü sırada 573 ihlalle toplanma/örgütlenme hakkı yer aldı.

Recep Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu gibi devlet yetkililerinin LGBTİ+’lara dönük nefret söylemlerinin giderek arttığına işaret edilen raporda, nefret söylemlerinin artmasıyla hak ihlallerinin artması arasında doğru orantı olduğuna işaret edildi.

LGBTİ+’lar toplanma yasağından sembol yasaklamaya, sağlık hakkının ihlalinden barınma hakkına erişememeye bütün alanlarda hak ihlaline maruz bırakıldı.

Raporda öne çıkan sonuçlar şu şekilde:

* Kişisel bütünlük hakkı ihlallerinin özellikle şiddet kullanılarak yapılan toplu gözaltı işlemlerinde gerçekleştiği tespit edildi.

* Gözaltıların yüksekliği beraberinde kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı alanında da yoğun bir ihlal verisini açığa çıkardı.

* LGBTİ+’lara üçüncü kişilerden yönelen suç eylemleri cezasız kaldı.

* İfade özgürlüğü ihlalleri en fazla özel etkinlik yasaklarıyla görünür oldu, bunu ise toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yapılan kolluk müdahaleleri izledi.

* 2022’de vali ve kaymakamlar en az 7 genel yasaklama kararı aldı. Öte yandan LGBTİ+’ları hedef alan nefret mitingleri 15 şehirde devlet koruması altında yapıldı.

* Haziran ayı onur haftalarının yasaklanması ve kolluk şiddetinin artması nedeniyle en fazla ihlalin gerçekleştiği ay oldu.

* Nefret söylemi bizzat seçilmiş veya atanmış üst düzey kamu yöneticileri eliyle yaygınlaştırıldı.

* Barınma hakkı, özellikle evden çalışan seks işçileri bakımından başlıca ihlal konusu olmaya devam etti.

* LGBTİ+’lara dönük bireysel veya örgütlü yağma eylemleri, mülkiyet hakkı ihlallerine yol açtı.

* Ankara ve İstanbul’daki toplu ulaşım sistemlerinde cinsiyet geçiş sürecini hukuken tamamlamamış transların karşılaştığı sorunlar, çözümsüz bırakıldı.

* Tutuklu veya hükümlü LGBTİ+’ları diğer mahkum ve hükümlülerden koruma adı altında tecrite ve tek kişilik koğuşlara mecbur bırakan infaz uygulamaları; cezaevlerindeki sistematik kötü muamelenin kaynağı olmaya 2022’de de devam etti.

* Sendikaların toplumsal cinsiyet eşitliği temalı etkinlikleri yasaklandı. Üniversiteler ise eğitim sürecinin ögeleri olan ders dışı etkinlikleri yasaklayarak LGBTİ+’ları ders dışı eğitim süreçlerinde diğer öğrencilere göre ayrımcılığa tabi tuttular.

Raporda, TBMM’ye dönük öneriler şu şekilde sıralandı:

* Yasama süreçlerine LGBTİ+ hak örgütlerini ilgisi ölçüsünde, uygun araçlarla dahil edin

* LGBTİ+ haklarını, dolayısıyla insan haklarını daraltma amacını taşıyan yasa ve anayasa tekliflerini reddedin

* Ayrımcılık üreten yasaları, Anayasanın 10. maddesine uygun olarak herkesin yasa önünde eşitliğini tesis edecek şekilde gözden geçirin

* İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin, Türkiye Cumhuriyeti tarafından 18 Nisan 2001 tarihinde imzalanan, Ayrımcılığın Genel Olarak Yasaklanmasına ilişkin 12 No’lu Ek Protokolünü onaylayın

* Türk Ceza Kanunu’nun “Nefret ve Ayrımcılık” başlıklı 122. maddesini, LGBTİ+’ları da ayrımcılığa karşı koruyacak şekilde değiştirin

* İfade özgürlüğünün ihlali aracına dönüşmüş bulunan TCK 216. maddeyi, amacına uygun ve nefret söylemini önlemeye hizmet edecek şekilde değiştirin

* Nefret saikiyle işlenen suçların cezalarını, aynı suçların basit hallerinden yüksek olacak şekilde ayrıştırın

* Cinsiyetin hukuken tanınması önünde bir engele dönüşen Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesinin beden bütünlüğüne ve üreme yeteneğine müdahaleyi zorunlu kılan yapısını öncelikle değiştirerek maddeyi insan hakları standartlarına uygun hale getirin ve beyan sistemini güvence altına alın

* Homofobik ve transfobik nefretin odağı haline dönüşen medya organlarının devlet tarafından finansmanını sağlayan yasaları değiştirin

* İnsan haklarıyla ilgili meclis komisyon ve alt komisyonlarına işlerlik kazandırın

* TİHEK, Kamu Baş Denetçiliği gibi mekanizmaları birer insan hakkı mekanizmasına dönüştürün, bunları her türlü ayrımcılıkla mücadele için yetkilendirin

* Üniversitelerde yaygın şekilde uygulanan ayrımcılığın sona ermesi için Yükseköğretim Kanunu’nda sayılan ana ilkeleri insan hakları standartları ile uyumlaştırarak Anayasanın 10. maddesine uygun şekilde yeniden yazın

Raporun sonuç bölümünde, devlet organlarının LGBTİ+’ların insan haklarına erişimi konusunda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği vurgulanarak, yargısal denetim mekanizmalarının işlevsiz olduğu vurgulandı. Raporda LGBTİ+’ların kamusal hayattan tasfiyesinin yürütme içindeki araçları olarak Reklam Kurulu, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma kurulu, Radyo Televizyon Üst Kurulu, Basın İlan Kurumu sıralandı.

Raporun sonuç kısmı şöyle devam etti: “LGBTİ+’lara dönük ihlal raporu, Türkiye’nin insan hakları raporudur ve kısa bir özetidir. Bu kısa özet, önceki yılların ihlal raporlarıyla karşılaştırmalı olarak incelendiğinde görülmemektedir ki Türkiye derin bir insan hakları krizi yaşamaktadır, sorunlar artmaktadır ve mağdurlaştırılmış başlıca kimliklerden biri de şüphesiz LGBTİ+ kimliğidir. Ancak bu ihlallerin artması LGBTİ+ hareketinin kitleselleşerek mobilize olmasına engel olamamıştır. Üstelik bu kitleselleşme süreci, içine diğer toplumsal muhalefet öğelerini katarak gerçekleşmektedir. LGBTİ+’ların hakları konusundaki meşru ısrarı ve inadı, nefret odaklarını asıl öfkelendiren durumdur. Öte yandan Türkiye’nin en muhafazakar kentlerindeki nefret yürüyüşlerine katılım bile belirli bir seviyenin üstüne çıkamamıştır. Özetle baskılar LGBTİ+’ları yıldıramamıştır.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu