Makaleler

Kapitalizm insanlığa hiçbir şey vermez

“Yoksulluğu azaltmadan zenginliği artıran ve suç işleme bakımından, sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş bir şeylerin olması gerekir.”*

Kapitalist emperyalist sistemin çürümüşlüğü kendisini hemen her alanda gösteriyor. Modern revizyonizmin çöküşünün ardında “tarihin sonu” palavraları ortalıkta dolaşırken, bir yandan da 1980’lerde gündeme getirilen neo-liberal politikalar ekseninde, “küreselleşme” süreci yaşama geçiriliyordu. Emperyalistler ve uşakları tarafından büyük bir müjde ile dile getirilen “küreselleşme” kavramıyla yoksulluk artık son bulacaktı! Elbette başta komünistler olmak üzere devrimci, demokratlar bu söyleme prim vermediler. Her ne kadar, kitleleri küreselleşmenin aslında emperyalizm olduğu konusunda istenilen oranda bilinçlendiremeseler ve buna karşı büyük bir kitle mücadelesi yaratamasalar da “güneş balçıkla sıvanmaz” misali, sistemin bütün gerçekliği önümüzde duruyor. Gün geçmiyor ki, asalaklaşan, tefecileşen emperyalizmin çürümüşlüğüne, adaletsizliğine yeni bir kanıt bulunmasın.

Fukuyama’nın palavralarının dillendirildiği dönemlerden günümüze, örneğin gelir dağılımı daha da bozulmuştur. Kapitalist sistemden elbette farklı bir beklenti içinde değiliz, ancak ortaya çıkan tablo bir yandan sistemin nereye doğru gideceğini gösterirken, öte yandan dünyayı sarsan halk hareketlerinin alt yapısını da daha iyi görmemize yardımcı oluyor.

Genelde burjuva ekonomistleri tarafından kulağımıza ekonominin gelişmesinin, halkın refahını da yükselteceği yönlüdür. Bilhassa kişi başına düşen milli gelir rakamlarını bu kandırmaca için kullanırlar. Ancak OECD üyesi 22 ülkeden 17’sinde gelir eşitsizliği son yirmi yılda artarken, dünyanın en büyük 20 ekonomisine sahip G-20 ülkelerinde de dünyadaki yoksulların yarısı yaşıyor. Dünya Bankası’nın verilerine göre son otuz yıl içinde, bu ülkelerdeki zengin ve yoksul uçurumu hiç bu kadar derin olmadı. Bu ülkelerde bir yanda lüks içerisinde yaşayan bir azınlığın yanında günlük insani ihtiyaçlarını karşılayamayan önemli bir çoğunluğun yaşaması, burjuva ekonomistlerinin aldatmacalarının en açık örnekleridir.

Sürekli vurguladığımız gibi, son ekonomik krizde de emperyalist burjuvazi parsayı toparlarken, krizin faturası, ezilen dünya halklarını çıkarılmaya çalışılıyor. ABD’nin krizden kurtulmak için uyguladığı parasal genişleme politikası hakkında, emlak alanında “kodamanlardan” birisi olan Donald Trump’un “Benim gibi insanlar bundan faydalanacak” sözü de, bu tarz politikaların kimlerin yararına olduğunu gözümüze sokuyor.

Öyle ki, krizin patlamasından hemen önce ABD’nin en büyük beş bankasının varlıklarının toplamı, ABD ekonomisinin yüzde 43’üne denk gelirken, kriz boyunca bu bankalar varlıklarına 8.5 trilyon dolar katarken, ABD ekonomisindeki ağırlıklarını da yüzde 56’ya çıkarıyordu.

Kriz ortamında, en önemli sorunlardan birisi, insanların işsiz olması iken, tam da bu süreçte dünyadaki dolar milyarderlerin sayısı yüzde 9.4 artarak 2 bin 160 kişiye çıkıyor ve servetlerinin toplamı da yüzde 14 artarak 6.2 trilyon dolara ulaşıyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), 2012 yılında yayınladığı “Küresel İstihdam Raporu”na göre küresel krizden bu yana 50 milyon kişi işinden olurken, aç kalan insan sayısı da 1 milyarı buluyor. Dünya genelinde 170 milyon çocuk yetersiz beslenme sorunu nedeniyle, fiziksel gelişimleri baltalanırken, yılda 2.5 milyon çocuk açlık nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Her ne kadar Erdoğan, ekonomi konusunda ahkam kesse de dünya genelindeki bu manzaranın Türkiye’de de yansımaları olduğunu rakamlar söylüyor. Ülkemizde toplanan vergilerin sadece yüzde 9’unun zenginlerin ödediği bir ortamda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilerde 2011 yılında en zengin ile en yoksul arasında 8 kat gelir farkı görülüyor. TÜİK bu verileri yüzde yirmilik dilimler halinde vererek aslında, aradaki farkı küçük göstermek istiyor. Bu dilimlerin yüzde 10’luk ya da yüzde 1’lik dilimlerle yapılması esas manzarayı da gözümüzün önüne getirecektir. Başlangıçta Marks’tan yaptığımız alıntıda da vurguladığımız gibi, bu sistemin özü çürümüştür ve insanlığın geleceği için yok edilmelidir.

* http://tr.wikiquote.org/wiki/Karl_Marx

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu