GüncelMakaleler

MAKALE | Rusya ile Efrin, ABD ile Minbiç-Fırat’ın Doğusu mümkün mü?

"Rojava halkının her kazanımı, Kürt halkının kazanımıdır. Her kan kaybı, Kürdistan mücadelesine vurulan bir darbe olarak anlaşılmalıdır. Bu serhildanlara karşı olanlar, ancak İttihatçılar, Kemalistler, ulusalcılar ile Rojava devrimine sırtını dönen sahte solculardır. Sosyal şovenlerdir"

Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı işgal hareketleri ile Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ederek kırımlarını sürdüren ve hiç-bir zaman da kendi rızasıyla buradan çıkma niyetinde olmayan, Yeni Osmanlıcılık hayalleri ile yaşayan TC, Amerika’nın Suriye’den çekileceğini açıklamasının ardından aç kurt misali, pusuda saldırı hazırlığı içerisine girmiştir. Kürt ulusu soykırım ile karşı karşıya kalırken, yüz yıl önce yaşanan Osmanlı Rus savaşında 1917 Ekim Devrimi ile çekilen Rus askerlerinin elindeki topraklar yeniden Osmanlı Türkiye’sinin olurken, Ermeni ulusunun başına gelenler, bugün de Kürtler açısından tehdit unsuru olmaktadır. Birçok yönleri ile benzerlikleri içinde barındıran süreçte, barbarlıkta sınır ile zaman tanımayan Yeni İttihatçılar en son 15 Ağustos 1984 tarihinde başlayan bugün uluslararası sorun haline gelen ve doruk noktasına ulaşan Kürt isyanları ile çaresizlik içerisinde sarsılmaktadır.

ABD içerisindeki iktidar kavgasını; Rusya, ABD, AB’li haydutlar arasındaki çelişki ve çatışmaları kullanarak ABD ile Rusya arasında mekik dokuyan bu devlet; Almanya, Fransa, İngiltere, Çin gibi ekonomik, askeri bakımdan güçlü ülkelerden sermaye bulabilmek için dilencilik yapmakta, bunlardan bir şey elde edemeyince elindeki tek kozu olan mülteciler ile DAİŞ çetelerine sınırları açmak tehdidinde bulunmaktadır.

1949 yılında, Sovyetlere karşı kurulan bir askeri güç olan NATO’ya Türkiye 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası dahil olmuştur. En çok asker bulunduran, bütün askeri ihtiyaçları NATO tarafından karşılanan, NATO’nun ileri karakolu durumunda olan Türkiye’nin konumu, Sovyetlerin dağılmasından sonra işlevsiz kalmıştır. Dünya savaşı yerini bölgesel savaşlar ile vekalet savaşlarına bırakırken, emperyalist haydutlar tarafından, ABD-İsrail tarafından iktidara getirilen Erdoğan’a Büyük Ortadoğu Eş-başkanlığı görevi verildi.

Ekonomik ve siyasi kriz içerisinden geçtiğimiz zor koşullarda, Erdoğan rejimini sürdürebilmesi için Suriye’de yedi yıldır devam eden savaşın bitmesini hiçbir zaman istemeyecektir. İktidarını sürdürebilmesi için savaş politikaları ile Kürt düşmanlığı yürütmekten başka çaresi kalmamıştır. Her fırsatta Rojava Kürdistanı’nda Kürt kazanımlarına göz diken, Suriye’de yenilgiye uğrayıp kapağı Türkiye’ye atan cihatçıları yedirip-giydirip-silahlandırıp saldırılar planlayan Erdoğan rejimi, çeteleri son görevlerini yerine getirmeleri için beslemektedir.

Menbiç’in işgali için Rusya’ya gönderilen savaş suçluları ekibi eli boş dönmüştür. Gerekçe üretmekte, yalan politikada maharetli “akademisyenler”, “akıl hocaları” panikleyerek “keşke Amerika Suriye’den çekilmeseydi”, “ABD askerlerinin bir anda çekilmesi yanlıştır” demeye başladılar.

Rusya’nın izin vermesiyle işgal edilen Efrin topraklarında TSK-ÖSO çetelerinin yağma, talan, tecavüz saldırıları halen sürerken 1915 Soykırımı’ndan Suriye topraklarına tehcir edilen Ermeni, Süryani, Asuri ve Keldani gibi Hristiyan halklar bugün yeni bir yıla girerken yine 1915 soykırım korkusu içerisindedirler.

Hristiyan alemi için kutsal olan, İsa peygamberin doğum günü olarak yüzyıllardır kutlanan gelenek bu sene yerini korku ve tedirginliğe bırakmıştır. “Acaba yeniden bir Osmanlı zulmü mü yaşayacağız, Erdoğan zulmüne mi uğrayacağız, buradan daha başka nerelere sürgün yolu göründü” diye tepkilerini ve mücadeleden başka seçeneklerinin olmadığını söyleyen halklar Kamışlı, Haseke, Resul-ayn, Amude, Tırbespiye, Derik, Efrin gibi birçok şehirde YPG-QSD güçleri ile omuz omuza olduklarını gösteriyorlar.

Hiçbir zaman güven duyulmayan ülke

ABD başkanı Trump ile Erdoğan arasında geçen telefon görüşmesinden sonra kamuoyuna ilan edilen “Amerika’nın askerlerini Suriye’den çekileceği”, “bundan sonra DAİŞ’in bitirilmesi görevini Erdoğan’a bıraktığı” haberleri dünyada geniş yankı buldu. Bunun tek bir anlamı vardır: “Kurda kuzu teslim etmek!” İkili arasında yapılan kirli pazarlıklar Rojava’da Kürtler, Arap ve Hristiyan halklara yeni yılda soykırım anlamı taşımaktadır.

Bu gelişmelerden Rusya rahatsız ol-muş, savaş suçluları Hulusi Akar, Hakan Fidan, İbrahim Kalın’a beklemeleri tavsiyesinde bulunurken önceden Afrin işgali için müsaade ettiği gibi yeşil ışık yakmamıştır. Rusya, Türkiye’yi NATO’dan koparabilmek ve bu şekilde arka bahçesini güvenceye almak isterken, bu kez ABD, Kürtleri satarak Rusya-Türkiye ilişkilerinde yaşanan “bahar havası”nı bozmak istemiştir. Rusya ile Türkiye ilişkilerinin güvenirliğini sorgulayan Rus medyası ile uzmanlar, çıkara dayalı bir dünyada Türkiye’ye hiçbir zaman güvenilemeyeceğini, güvenilir bir müttefik olmaktan her zaman uzak olduğu tespitini yapmaktadırlar.

Osmanlı’dan günümüze kadar Rusya ile Türkiye arasında on üç kez harp ol-muş her seferinde Osmanlı devleti bozguna uğramışlardır. Rus cephesinde Türk devletine her zaman kuşku ile yaklaşılmıştır. 2015 yılında bir Rus uçağının “sınırı ihlal” gerekçesiyle düşürülmesi, pilotun çeteler tarafından hunharca öldürülmesi kendi ülkesinde infial yaratırken, Erdoğan’ın “eğer sınırlarımız ihlal edilirse, bir kez daha düşürürüz” demesi Rus kesimi açısından henüz unutulmayan olaylardan biridir. Bunlar yetmiyormuş gibi Rus Büyükelçisi Karlov’un özel harekatçı bir polis tarafından öldürülmesi bardağı taşıran damla olurken, Rusya bu ve benzeri gibi olayları genel ulusal çıkarlarını hesaplayarak politika yürütmeyi tercih etmiştir. Ama asla yutmamıştır!

Ya devrimler savaşları engeller ya da savaşlar devrimlere yol açar

1916 yılında emperyalist devletler arasında gizli bir antlaşmayla parçalanarak bölüşülen Kürdistan, Sykes-Picot antlaşmasıyla dört parçaya bölünmüştür. Bakur (Türkiye), Başur (Irak), Rojava (Suriye), Rojhilat (İran) devletleri arasında kalan Kürdistan yüz yıldır kanayan yara olarak çözüm beklemektedir. Sovyet Ekim devriminden sonra devlet başkanı V.İ. Lenin bu gizli antlaşmayı ifşa ederek antlaşmadan çekildiklerini açıklamıştır.

Kürt ulusunun en doğal olan bağımsızlık ve özgürlük talebi bugün her seferinde inkar ve reddedilerek, kanla bastırılmaktadır. Bugün artık ulusal sınırları da aşarak dört parçaya yayılan ulusal kurtuluş mücadelesi Kürdistan’ın her tarafını tutuşturmuştur. Yıllardır kimliksiz, hiçbir hakkı olmadan yaşayan Rojava halkının kendi kaderini belirleme hakkı, haklı, meşru ve ilerici, devrimci bir hamledir. Buna ancak bölge devletlerin-den menfaati çıkarı olanlar karşı çıkarlar.

Rojava halkının her kazanımı, Kürt halkının kazanımıdır. Her kan kaybı, Kürdistan mücadelesine vurulan bir darbe olarak anlaşılmalıdır. Bu serhildanlara karşı olanlar, ancak İttihatçılar, Kemalistler, ulusalcılar ile Rojava devrimine sırtını dönen sahte solculardır. Sosyal şovenlerdir.

Esad rejiminin devrilmesi için başlatılan savaşta, sıfırdan başlayarak Suriye’nin % 30 bölümünü DAİŞ gibi eli kanlı çetelerden temizleyerek bir alan yaratan Kürt ulusal hareketi, Türk devletinin korkulu rüyası olmuştur. Ulusal başkaldırının bir alan hakimiyeti sağlama sırasının bir gün kendi sınırları içerisinde işgal ettiği bölgeye de geleceği korkusuyla saldırmaktadır. Bu yüzden bir an önce ateşin söndürülmesi için çaba yürütmektedir.

Soykırım tehdidi ile karşı karşıya kalan halkların mücadelesi içerisinde yer almak MLM’lerin olmazsa olmaz görevleri arasındadır. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı akabinde 1917 Ekim Devrimi’nin doğarak, ezilen dünya işçi sınıfı ve halklarına umut kaynağı olurken, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası doğan Çin devriminin yankıları Türkiye’ye, dünyada 68 kuşağının meydana gelmesine, devrimci dalganın dünya çapında yükselmesine vesile olmuştur. Suriye’de yedi yıldır süren Esad rejiminin devrilip yerine İslam rejimi kurmak amacıyla başlayan ve aslında dünya üzerindeki kliklerin çatışma ve pazar kavgasına dönen savaş Emevi camiinde namaz kılmayı planla-yanların oyununu bozmuştur.

Feodalizmin, aşiret, şeyh yönetimlerinin, mezhep çatışmalarının, kadının hiçbir değerinin olmadığı, Arap gericilerinin merkezinde doğan Rojava devrimi, direnişi aynı zamanda Ortadoğu halklarının uykudan uyanması için bir kıvılcımdır.

Değişmeyen yüz soykırımdır

Tam yüz yıl önce Ermenilerin karşı karşıya kaldığı soykırım ile yüz yıl sonra Kürtler bu kez aynı şekilde soykırım tehdidi ile karşı karşıyadırlar. Ulusal bir-liğin oluşturulamaması, TC ile işbirliği-ne giden çeşitli Kürt siyasi hareketlerinin varlığı, devrimciler ile devrimci olma-

yanlar arasındaki mücadele, siyasal İslam’ın tehlikeli boyutlara varması… gibi faktörler süreci ve çözümü bir hayli zorlaştırıyor. Aynı süreci yaşayan Ermenilerin acı tecrübelerinden dersler çıkarılmasını tarih bize öğütlemektedir. Hiçbir zaman dost olmayan birbirleri ile her zaman savaş halinde olan Osmanlılar ile Rusların en son 1916-17 yılında giriştikleri savaşta Osmanlılar yenilmiş, en önemli şehirlerini teker teker kaybetmiştir. Batum, Kars, Van, Bitlis, Erzincan, Erzurum Rusların elinde bulunuyordu. Hatta Dersim’e kadar gelen Ruslar ile Seyit Rıza “Bağımsız Kürdistan” görüşmeleri yapmışlardır.

Batı Ermenistan’dan 1915 soykırım-dan Kafkaslara, Doğu Ermenistan’a, yurtlarından kaçarak kurtulan Ermeniler, Rusların işgal ettiği Batı Ermenistan’a, yurtlarına tekrar dönerek hayat kurmaya başladılar. Aşağı yukarı üç yüz altmış beş bin Ermeni’den yüz altmış bini geri döndü. Diasporadan da dönen Ermeniler olmuştur. Bu dönemde Van’da yirmi üç okul açılmıştır. Ermeni ulusal meclisi bir karar alarak General Antranik Ozanyan ile Sivaslı Murat’ı bölgeye tayin etmiştir. Soykırım yaralarını sarmak, bir birlik ile Batı Ermenistan’ın yeniden inşasına için çalışmalar gerekirken, Ermeniler içerisinde kaos baş göstermiş, Doğu ile Batı Ermenistan anlaşmazlığı ortaya çıkmıştı. Doğu Ermenileri Doğu Ermenistan’ı, Batı Ermenileri Batı Ermenistan’ı korusun tartışmaları yaşandı.

Batı’da durum böyle iken hiç beklenmeyen bir zamanda 1917 Ekim Devrimi ile Rusya’da Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi her şeyin değişmesini beraberinde getirdi. Gürcü, Azeri, Ermeni Menşeviklerden oluşan, Bolşevik karşıtları Kafkasya’da bir birlik oluşturdular. Bunlar Osmanlılar ile 5 Aralık 1917’de yapılan Erzincan Antlaşması ile savaşı durdurup ateşkes imzaladılar.

Fakat sınırların ne olacağı bir karara bağlanmadı. Sovyet Hükümetinin “Kahrolsun Savaş” sloganı ile artık evlerine dönmesini istediği askerler arasında eve dönüşler başladı. Çekilme kararının ardından Rus General Lahov ellerindeki bütün mühimmat ve erzakları Ermenilere teslim edip “mücadelelerinde başarılar dileyerek” çekilmiştir.

Dünyada ilk sosyalist devrimi gerçekleştiren Rusya’da Bolşevikler, içeriden ve dışarıdan yoğun saldırı ile karşı karşıya kaldılar. Almanya ile bizzat savaş içerisinde olan Bolşevikler, Batı Ermenistan Ermenilerine bir takım öneriler sunmaktan öteye gidemediler. Lenin ile Stalin imzalı Pravda gazetesinde (29 Aralık 1917) yayınlanan kararlarda şöyle deniyordu:

* Bölgenin Ermenilere bırakılması,

* Sürgüne gönderilen Ermenilerin yerlerine dönmesi,

* Ermeni hükümetinin kurulması,

* Bu kararların gerçekleşmesi için Kafkas işleri komiserliğine Stepan Şahumyan’ın atanması…

Osmanlılar bu boşluğu, Rusların geri çekilmesini görünce Erzincan antlaşma-sını çiğneyerek saldırıya geçtiler.

Emperyalistlerin hedef tahtasına koydukları Sovyet iktidarının yıkılması için Almanlar ile Osmanlıların saldırıları hiç eksik olmamıştır. Had safhaya ulaşan Alman saldırıları karşısında Almanya ile Brest-Litovsk Antlaşması imzalamak zorunda kalan Bolşevikler, devrimi kurtarmak için birçok tavizler vererek,1877 yılında imzalanan Ayastefanos Antlaşması’ndaki sınırlara dönmüştür. Yani Batum, Kars, Van, Bitlis Osmanlılara terk edilmiştir. Bu antlaşmaya Osmanlılar adına eli kanlı Talat Paşa ile dış ilişkiler-den sorumlu Ahmet Nesimi katılmıştır.

Ortadoğu halklarına reva görülen bitmek tükenmek bilmeyen kan, gözyaşı, acı, soykırımlara engel olmak bizlerin, halkların elindedir. Olağanüstü koşulların yaşandığı, zor bir süreçten geçtiğimiz bir dönemde birlikte mücadeleden, birleşik mücadeleden başka bir seçenek yoktur önümüzde.

(Bir ÖG okuru)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu