GüncelManşet

“Türkiye’de mültecilere kendi mezarları kazdırılıyor”

İstanbul: Türkiye ve Yunanistan’da eşzamanlı gerçekleştirilen “Irkçılığa hayır! Mültecilik insan hakkıdır! Sınırlar açılsın” talepli etkinliklerin İstanbul ayağında bugün (23 Ocak) ilk program Antikapitalisler tarafından öğle saatlerinde Cezayir Toplantı Salonunda düzenlenen panel oldu. Panele Suriyeli gazeteci ve insan hakları aktivisti Maisa Saleh, Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Projeleri Koordinatörü Hakan Ataman vemarksist.org editörü Ozan Tekin konuşmacı olarak katıldı.

İlk konuşmacı olan Hakan Ataman, TC devletinin kurulduğu ilk günden itibaren Türkleştirme politikalarını işleyen bir devlet olduğuna vurgu yaptı. Sınırlarının belirlediği ilk dönemlerde sınırlar içerisinde hareket halinde olan toplumsal kesimleri “mızır” olarak tanımlamadığını söyleyen Ataman, TC devletinin dünyadaki mülteci haklarını konu edinen tek uluslar arası sözleşme olan Cenevre Sözleşmesi’ne bile “coğrafi çekince” koyarak imza attığını hatırlattı.

Türkiye’nin “doğudan”; Ortadoğu, Asya ve Afrika’dan gelenleri uzun yıllar mülteci olarak kabul etmediğini, bu konuda ilk düzenlemeyi 1994’te Irak’tan Kürtlerin toplu halde Türkiye sınırlarına göç etmesiyle zorda kaldığı için yaptığını söyleyen Ataman, mültecilik konusunda ilk hukuki metinin de 2014’te yazıldığına dikkat çekti.

 

Ataman “Avrupa iyi değil, Türkiye kötü”

Mültecilere ilişkin projelerden edindiği deneyimlerden doğru ülkemizde mültecilerin yaşadıkları sorunlara değinen Ataman “Suçlar, yerellerde yaşayan mültecilere atfediliyor. Mültecilere ev verilmiyor; örneğin Urfa ve Antep’te emlakçılarda ‘Suriyelilere ev verilmez’ şeklinde uyarılar var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı mülteciler için kısmi bir ‘çalışma izni’ çıkardı. Ancak bu sadece Suriyeliler için geçerli. Ancak Suriyeliler ve diğer mülteciler bu ülkede en tehlikeli işlerde en düşük ücretlere çalışıyorlar. Örneğin Afganlar çoğunlukla düşük ücretlere iş kazalarının yoğun yaşandığı inşaat sektöründe çalışıyorlar. Yine yasadışı bir şekilde çalıştırılan kadın ve çocuklar taciz ve tecavüze uğruyorlar” dedi.

Mültecilerin Türkiye’de yasalara ciddi bir güvensizliğinin olduğuna dikkat çeken Ataman, “Durum Türkiye’de pek iç açıcı değil. Kanunlarda tanımlanmış olsa da mülteciler haklarını kullanamıyor ve en güvencesiz bir şekilde yaşıyorlar” dedi. Ataman son olarak da mültecilerin Avrupa’yı neden daha yoğun bir şekilde tercih ettiğine dair konuşarak “Mültecilerin Avrupa’yı tercih etmelerinin nedeni Avrupa’nın iyi olması değil. Körfez ülkeleri ile Türkiye’de mültecilerin yaşam standartlarının kötü olması” dedi.

 

multecilik paneli2Tekin “Yunan ve Türk hükümetleri ölümlerden pay sahibi”

Ataman’ın ardından Ozan Tekin hemen her gün yaşanan mülteci ölümlerine değinerek konuşmasına başladı. İzmir’de bir imalathaneye yapılan baskında kaçak can yeleklerinin yine Suriyeli mültecilere yaptırıldığının açığa çıktığı haberini hatırlatan Tekin, ülkede Suriyelilere “kendi mezarlarının kazdırıldığını” söyledi.

Suriyeli mültecilere statüleri; hükümet onlara acıdığı, üzüldüğü için değil, mültecilerin hakları olduğu için vermeli” diyen Tekin hükümet dışında CHP ve MHP’nin de geçtiğimiz seçimlerde “Suriyelileri geri gönderme” şeklinde vaatlerde bulunarak ırkçı söylemler ürettiğini hatırlattı. Tekin AB’li ülkelerle yapılan pazarlıklara da değinerek Yunan ve Türk hükümetlerinin kendilerini “Suriye savaşının mağduru” olarak yaptıkları ortak açıklamaya tepki gösterdi ve “Yunan ve Türk hükümetleri toplu mülteci ölümlerinden direkt pay sahibidir” dedi.

 

Saleh “Biz tembel değiliz, Türkiye’nin uyum politikası yok”

Şam doğumlu olan ve 2014’e kadar Suriye’de yaşayan gazeteci ve insan hakları aktivisti Maisa Saleh, ise Suriye’de yaşananlara değinerek “2011 bizim için önemli bir fırsattı. Bu dönemde daha büyük baskılara maruz kaldık. 7 ay gözaltında kaldım. O dönemde rejim dışında da engeller çıktı karşımıza. Özgürlük talebimize daha başka gruplar da karşı çıkmaya başladılar” dedi.

Suriye halkının “tembel” ya da “öğrenmek istemeyen” bir halk olmadığına dikkat çeken Saleh “Türkiye hükümetinin politikası olmadığı için uyum sağlayamıyoruz” dedi. Türkiye’de kimsenin mültecilerle ilgili yasaları, nasıl davranacağını bilmediğini; hangi konuya valinin, hangi konuya kaymakam ya da belediye başkanının bakacağı konusunda herkeste bir kafa karışıklığı olduğunu söyleyen Saleh, son zamanlarda mültecilerle ilgilenen ve politika üreten birçok yabancı kuruluşun merkezi olan Antep’te bile bu kurumların çalışanları dahil olmak üzere hiç kimsenin güvencesi olmadığını anlattı.

Geçtiğimiz yıl 2 ve geçtiğimiz haftalarda ise bir gazeteci ve aktivistin öldürüldüğünü hatırlatan Saleh, “Türkiye’de güvenli yaşama ihtiyacı hissediyorum. Türkiye’de haklarımızın ne olduğunu bilmemiz ve devletin bunu sağlaması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

 

multecilik paneli3Panelden sonra yürüyüş

Panelin ardından Tünel’de buluşan kitle burada Türkçe, İngilizce ve Arapça “Irkçılığa hayır! Mültecilik insan hakkıdır! Sınırlar açılsın” yazılı pankart açarak Odakule’ye yürüyüş gerçekleştirdi.

Yol boyunca Irkçılığa dur de“, “Sınırlar açılsın, göçmenlere özgürlük”, “Yaşasın halkların kardeşliği“, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” ve “Yaşasın küresel dayanışmaşeklinde sloganlar atılırken İstiklal Caddesi üzerindeki konsolosluklar önünde duran eylemciler adına buralarda Suriyeli aktivist Maisa Saleh ile eyleme katılmak için İstanbul’a gelen İrlanda’daki ırkçılık karşıtı kampanya “Unite against racism” aktivisti Memet Uludağ konuşmalar gerçekleştirdiler.

Odakule önünde ise açıklamayı okuyan İdil ÜgütAB ile anlaşma imzalandığından bu yana tutuklanan Suriyelilerin on binleri bulduğu ifade edilmekte. Bu insanlar özel tutuklu kamplarında tutuluyor ve kaçtıkları yerlere deport edilmekle tehdit ediliyorlar” dedi. Açıklama “İltica etmek insan hakkıdır. Bu savaşı üreten, sürdüren ve derinleştirenler asgari sorumluluk almalı ve yurdundan ettikleri insanlara insanca yaşamaları için statü vermelidir. Tüm kamplar boşaltılmalı ve kamplardaki insanların eşit koşullarda çalışmasının ve yaşamasının yolları üretilmelidir. İnsanları kaçtıkları yerlere geri göndermek insanlık suçudur ve hukuk dışıdır” şeklinde sonlandı.

Eylemde yarın (24 Ocak Pazar) saat 12.00’de İpsala Sınır Kapısı’nda yapılacak eylemin çağrısı yapıldı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu