EmekGüncel

EMEK | “Cengiz ve Kolin Şirketlerine Karşı Direnişimiz Sürüyor!”

"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından, çoğunluk-yetki istiyoruz, kayıtlarımızı iletiyoruz ve  % 51 çoğunluk için yetki istiyoruz. Sonra hemen patrona da bilgi veriliyor ve onun jet hızı ile itiraz süresi var. O süre içinde işçileri çıkarıyor. Nasıl olacak bu halde?"

8 Mart’tan bu yana direnişte Satera işçileri mücadeleye devam ediyor. Biz de Birleşik Metal-İş Sendikası Trakya Şube başkanı Beyhan Vatansever ile bir söyleşi yaptık. Vatansever, Satera Elektrik işçilerinin Cengiz ve Kolin şirketlerine karşı kararlı direniş süreçlerini aktarırken kamuoyuna da direnişin gündemleştirilmesi çağrısı yaptı.

Vatansever, sendikanın yetki alma sürecinde patronun çoğunluk sağlandıktan sonraki itiraz hakkının sendikanın çoğunluğu sağlama sürecinin önünde engel oluşturduğunu vurguladı. Patronun itiraz sürecinin sendikalaşma önünde engel olarak durduğunu dile getirdi.

– 8 Mart’ta Birleşik Metal-İş’e üye olan 8 işçi işten çıkarıldı ve direniş başladı. Bu süreci kısaca aktarabilir misiniz?

– Tabii, şimdi öncelikle şunu söyleyeyim; süreç sadece 8 Mart’ta başlamadı, biz aşağı yukarı Şubat ayının başından beri çalışıyoruz. Arkadaşlar bize ulaştılar bir şekilde. Yani örgütlenmek istedikleri bize ilettiler, sendikayı araştırdıklarını söylediler ve Birleşik Metal-İş Sendikası ile yola koyuldular. Ardından işçilerle bir komite kurduk ve bir aylık bir çalışmayla 3 Mart günü çoğunluğu alıp yetki tespiti için başvuru yapmış olduk.

Çoğunluk başvurusu ile ilgili 7 Mart’ta yetkililer bize geldikten sonra aynı zamanda işveren de ulaşıyor. İşveren daha o gece arkadaşlarımızı telefonla arayarak “bunu kimler yaptı?”, “başı çekenler kimler?” gibi sorular soruyor. İsimler olmayınca ayın 8’inde işten çıkarmalar yapıldı.

Bu iş yerinde çalışanların % 90’ı kadın, biliyorsunuzdur. Ve 8 Mart’ta, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, ağırlıklı kadın arkadaşlarımız olmak üzere 8 arkadaşımızı işten çıkardılar. Tabii biz kapı önünde hemen o gün direnişe başladık, çarşamba günüydü. Kapının önündeki o kalabalığı görünce büyük ihtimalle buradaki üretime ara verip kalabalığı dağıtmak ister gibi gözüküyor patron. Çünkü perşembe ve cumayı tatil ettiler.

Ne hikmetse sendika geldikten sonra 2 gün fabrikayı ücretli bir şekilde tatil ettiler. Sonra 15 arkadaşımızı daha -deneme çalışanı olan 15 arkadaşımızı- işten çıkardılar. Tabii biz pazartesi yine toplantılarımızı yaptık, hafta sonu da, pazartesi de yine kapının önüne geldik. Bunlar içeride 15 arkadaşımızı daha deneme süreleri dolmadan çıkardılar. Bugün itibarıyla da sayı 18’e ulaştı. 18 arkadaşımız işten çıkarıldı.

– Direnişiniz nasıl gidiyor?

– Eylemde Genel Başkanımız da söyledi, işverene çarşamba gününe kadar süre verdik, bizimle görüşmesi anlamında. Çünkü hiçbir şekilde görüşmedik henüz, defalarca iletişim kurmaya çalışsak da telefonumuza çıkmadılar, maillerimize dönmediler. Biz de 3 gün daha süre verdik. Artık bir şey yapmazlarsa Cengiz Kolin önüne çadırı kuracağız. Kurabilirsek tabi, zor olacak ama burada beklemenin de bir anlamı yok. Ses getirmeye çalışıyoruz ama burada olmadı, bu nedenle Cengiz Kolin önünde bir çadır kuracağız gibi görünüyor.

 

“Maaşlar eridi bitti!”

– Kamuoyundan nasıl tepkiler alıyorsunuz?

– Gayet olumlu tepki alıyoruz. Biliyorsunuz Satera Elektrik, Cengiz Kolin inşaatın ortak kurduğu bir fabrikadır. Akıllı sayaçlar yapılıyor, zaten o “Beşli Çete”nin ikisini burada duyunca geniş bir kamuoyu oluştu. Bugün yaptığımız basın açıklaması twitterda bana gelen bilgiye göre ilk sıraya yerleşti.

– MATA, MKS ve Bursa’da Öz İplik-İş direnişleri sürüyor. Yani başka yerlerde de parça parça direnişler oluyor, bunlara dair düşüncelerinizi alabilir miyiz?

İktidarın 20 yıldan beri baskıladığı bir durum var, enflasyon var vb. Biz sendika olarak ne kadar iyi sözleşmeler de yapsak yaptığımız iyi sözleşmeler o baskı aldıkları enflasyon nedeniyle eriyip gidiyor.

Yani enflasyon karşısında işçi arkadaşların maaşları zaten eriyor. Dediğiniz gibi sadece Satera’da değil MKS’de, Gebze’de de bir grevimiz var, MATA da var. Arkadaşların talepleri de benzer. Örneğin en son pazartesi günü Eskişehir’de arkadaşlarımız bir maya makinada örgütlenmeye gittiler. Aynı şey orada da yaşandı. Bir tane arkadaşımız içeride baskı altına alındı.

Bu sadece depremle ilgili de değil, hükümetin politikasından kaynaklı. Maaşlar eridi bitti. Bugün bir konuşulan rakamlara akşam bakıyoruz, televizyonda sanki cebinden verirmiş gibi ya da çok iyi bir şey yaparmış gibi söyleniyor ama öyle değil.

En düşük emekli maaşı 7 buçuk olacak deniliyor. Ama 7 buçuk liranın adı var sadece. 10.000 TL deseniz ne olur ki! 10.000 TL bugün hiçbir şey olmuyor. O yüzden işçiler de her yerde sendikalara sarılıyor, ücretlerini geliştirmeye çalışıyor, direnmeye çalışıyor. Politikalar değişmediği sürece maalesef ki başımıza hep aynı şeyler geliyor.

Örneğin, bir sendika çoğunluğu aldıktan sonra bu devletten, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından, çoğunluk-yetki istiyoruz, kayıtlarımızı iletiyoruz ve  % 51 çoğunluk için yetki istiyoruz. Sonra hemen patrona da bilgi veriliyor ve onun jet hızı ile itiraz süresi var. O süre içinde işçileri çıkarıyor. Nasıl olacak bu halde? Patron çoğunluk sağlanmasın diye işçi çıkarmış oluyor ama sen başvururken çoğunluğu sağlamışsın aslında. İtiraz sürecinde işçiler işten çıkarılıyor, bu bir handikap.

Bu sefer içerideki işçilerin baskı altına alınması ile sendika engelleniyor. Yani aslında derdimiz çok büyük. İnşallah 14 Mayıs’ta beraber bir sürü şeyi değiştirebiliriz. Yirmi seneden beri bunları gördük yani sendikalaşmanın önüne her türlü engeli çıkardılar, grevlerimizi yasakladılar, her türlü şeyi yaptılar. “Ne istediniz de vermedik?” diyen bir Cumhurbaşkanı var. O zaman bunu değiştirmenin bir tek yolu var, 14 Mayıs’ta herkes sandığa gittiğinde tabiri caizse şapkasını önüne koyup oyunu öyle kullansın.

Bizim ayrıca direnişimizin mümkün mertebe kamuoyunda görünmesi, sahip çıkılması talebimiz var.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu