Makaleler

Libya’daki çıkmazın büyümesi ve süreci “farklı okuyan” emperyalistlerin varlığı

NATO, tarihinin en uzun hava saldırılarından birisini yaparken (Yugoslavya’ya bile 78 gün süren bombardıman Libya’da üç ayı geride bıraktı), gelinen aşamada, emperyalistler açısından belirli kazanımları olsa da süreç bir tıkanmaya doğru gidiyor. Her ne kadar Kaddafi’nin koltuğu sallansa da, umulandan daha fazla direnmesi, emperyalistler açısından politikalarını gözden geçirme ihtiyacı doğuruyor. Onların cephesinden sürecin farklı okumalarına tanık oluyoruz.

En başından beri Rusya-Çin hattı NATO operasyonlarını desteklememiş, gerçekleştirilen askeri müdahaleleri gereksiz bulmuş, siyasi mücadelenin askeri olmayan biçimleriyle yürütülmesi gerektiğini savunmuşlardır. Her ikisi de insani yardım adı altında Kaddafi ve muhalif gruplara yardım gerçekleştirmiştir. Rusya 72 ton yük ulaştırırken, Çin de 7.7 milyon ABD doları yardım yapmıştır. İnsan emperyalistlerin bu“yardım severliği” karşısında ürpermekten kendini alamıyor.

Diğer yandan emperyalistler, Libya’ya gerçekleştirilen bombardıman uzadıkça, muhaliflerin kazanımlarının çok yavaş olması karşısında da ortak bir duruş sergilemekte zorlanıyorlar. Askeri müdahalenin Fransa’ya maliyetinin 160 milyon avroya mal olduğu bir dönemde, Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bernard Valero her ne kadar Kaddafi ile doğrudan görüşmelerin yapılmadığını, Fransa’nın tavrının Kaddafi’nin siyasi rol oynamamasından yana olduğunu söylese de el altından görüştükleri ortaya çıktı. Kaddafi’nin oğlu Saif al-İslam’ın Cezayir’de yayın yapan El Habar gazetesine yaptığı açıklamada Fransa’yla görüştüklerini teyit etti. Ayrıca Fransa Savunma Bakanı Gerard Longuet Fransız BFM televizyonuna yaptığı açıklamada Libyalı muhaliflere Kaddafi’nin düşmesini beklemekten ziyade rejimle uzlaşmalarını salık verdi. Kaddafi için “O, başka bir unvanla, sarayında başka bir odada olacak” diyerek muhaliflere de mesajını iletmiş oldu.

Beyaz Saray, bu açıklamaların üzerine “Libya’daki geçişin biçimini belirleyecek olan halktır”(!) diyerek, Fransa’nın yaklaşımına katılmadığını belirtip, Kaddafi’nin Libya’nın başında kalamayacağının altını çizdi. Ancak ABD cephesinden de sıkıntı, kendi içerisindeki klik mücadeleleri olduğunu görüyoruz. ABD Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elinde tutan Cumhuriyetçiler, Demokratların Libyalı muhaliflere yönelik yardımları sınırlama kararı aldı. Orada da işler istenildiği gibi gitmiyor.

Tüm bu gelişmelerin gösterdiği gibi, Libya’da işler emperyalistlerin istediği gibi gitmemektedir. Bu anlamda yeni taktikler belirlenmektedir. Türkiye’nin Libya özgülündeki değişen tutumlarını bu bağlamda yorumlamak daha doğru olacaktır.  Değişen taktikler ekseninde Türkiye’nin öneminin daha fazla arttığı açıktır. Bombardımanın başlangıcındaki Türkiye’ye katılım çağrıları yerini Türkiye’nin “arabuluculuğunun” altının çizilmesine bırakmıştır. Bu anlamda Libya Temas Grubu zirvesi bağlamında hazırlanan taslaklarda Türkiye’nin merkezi rolüne atıflarda bulunulması manidardır. Yani Türkiye, muhalifleri açıktan desteklemiş, hazırlamış olduğu 200 milyon dolarlık ek destekle muhaliflerin “gönlünü kazanmıştır”. Libya’da gündemdeki en önemli konu şüphesiz ateşkesin sağlanmasıdır. Bu ne kadar gerçekleştirilebilir bilinmez ama Türkiye’ye ateşkes sonrası sorunların çözümünde rol verildiği görülüyor.

Libya’da çıkmaza giren emperyalistler açısından süreç tıkanma noktasına ilerlerken, dün aynı safta yer alanlar bugün safını değiştirmemekle birlikte farklı ağızlardan konuşmaya başlamışlardır. Önümüzdeki süreçte emperyalistler arası çelişkilerin nasıl açığa çıkacağını hep birlikte göreceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu