GüncelMakaleler

MAKALE | Birleşik Devrimci Bir Odak… Umut Varsa Çare De Vardır!

"İçerde ve dışarda devlet terörüne, işgal hareketlerine kilitlenen bu faşist iktidar, girdiği bu karanlık yoldan geri dönmez. Mevcut gerilimi azaltacak bir tutum içine girmez"

Egemen sınıflar, ekonomik olarak derin bir kriz içindeler. Artan dış ve iç borç yükü, giderek daralan yatırımlar, yüksek faize rağmen gelmeyen dış sermaye vb. tüm faktörler bu gerçeğe işaret ediyor.

Gelinen aşamada ekonomik kriz siyasal krizi de derinleştirmektedir. Bu yönetememe hali, egemen sınıf klikleri arasındaki çelişkilere daha çatışmalı bir boyut kazandırmaktadır.

Bu çatışmalı durum, bir yandan devletin teşhirine yol açarken, diğer yandan AKP iktidarının geniş yığınları egemen ulus milliyetçiliği ve dinci kimlik ekseninde kamplaştırma politikası da derin yarılmalara yol açmaktadır. Elbette ki bu konuda dünden daha farklı bir tabloya işaret etmek mümkündür.

Şöyle ki; kendini Türk milliyetçisi ve muhafazakar cephede tanımlayan burjuva partileri arasındaki yarılma ve çatışmalar kaçınılmaz olarak egemenler cephesinde yeni bloklaşma ve ittifaklara yol açacaktır.

Hiç kuşkusuz, karşı devrim cephesindeki iç çatışmalar, iktidar pastasını bölüşme eksenlidir. Temel sorun hangi kliğin ya da kliklerin iktidarda olacağıdır. Bu nedenle demokrasi güçleri bu çatışmalarda taraf olamaz. Ama okun sivri ucunu en saldırgan olana yöneltmekten de geri durmaz. En saldırganın teşhiri aynı zamanda sistemin de teşhiridir ve işçi ve emekçileri alternatif bir perspektifle örgütlemek asıl görevimizdir.

Bugün toplumun farklı kesimlerinde hatırı sayılır bir güç mevcut iktidardan hoşnutsuz ve bu hoşnutsuzluğunu da farklı biçimlerde dile getiriyor. Evet, an itibariyle söylemler büyük eylemlere dönüşmüyor. Çünkü yığınlar örgütsüz. Mevcut iktidarın estirdiği devlet terörü de esas olarak bu örgütsüz durumun korunmasını hedeflemektedir.

Bugün ezilenler cephesinde yapılan her itirazın karşılığı egemenler katında “terörizm” muamelesi görmektedir; gözaltı, mahkeme salonu ve hapishane demektir. Bu baskıcı ortamı gözardı eden her analiz problemlidir. Baskının direnmeye yol açacağı bu genel bir doğrudur ama kimi koşullarda baskı, sessizlik yolunu da açabilir. Türkiye coğrafyasının batı yakasında uzun yıllardır esas olarak yaşanan budur. Son süreçteki kimi kıvılcımlar bu tablo içinde daha diri kalan güçlerin öfkelerinin dışa vurumudur. Ki, bu yığınlar içinde gelişen bir eğilimdir. Sınıf mücadelesi açısından da çok değerli ve anlamlıdır.

Gelişen ve gelişecek olan bu kitle hareketleri sadece var olan korku iklimini dağıtmakla kalmayacak, aynı zamanda başta kitle örgütleri olmak üzere birçok örgütlenmeye işlev kazandırmayacak, bunların yanı sıra gerillaya dönük yoğun saldırıları da kısmen sekteye uğratacaktır. Çünkü düşmanın dikkati farklı mücadele alanlarına kayacaktır. Yani egemenler yeni duruma göre güçlerini konumlandırmak durumunda kalacaklardır. Mücadele cepheleri ne kadar genişlerse karşı devrimci güçlerin kuvveti de bir o kadar bölünür.

Yine bugün kimi iktidar sözcüleri ve kirli kalemşörlerinin sözünü ettikleri ”Reform” veya ”Demokrasi Paketi” söylemleri bir aldatmacadır. AKP iktidarının bugüne kadar “demokrasi” söylemi altında yaptığı tüm icraatlar bundan sonra yapacaklarının teminatıdır.

İçerde ve dışarda devlet terörüne, işgal hareketlerine kilitlenen bu faşist iktidar, girdiği bu karanlık yoldan geri dönmez. Mevcut gerilimi azaltacak bir tutum içine girmez.

Devlet terörü, gerilim siyaseti AKP-MHP iktidarı için bir varlık sorunudur. Dolayısıyla üzerinde yükseldiği ve beslendiği bu zemini asla terk etmez. Dahası kitle içindeki desteklerinin giderek zayıflama içine girdiği bir süreçte ”iç ve dış düşman” yaratma politikası tüm egemenlerin başvurdukları en kirli yöntemlerden biridir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu