GüncelMakaleler

MAKALE | Gerçüş’te savaşın rutin politikası işletilmek isteniyor!

"Gerçüş’te ne oluyor diye sorduğumuzda; “Batman’da İpek’e, Ankara’da Şule’ye ya da Aleyna’ya Dersim’de Gülistan Doku’ya  ne olduysa o oluyor” cevabını vermek durumunda kalıyoruz"

Batman’ın Gercüş ilçesinde, aralarında uzman çavuş, polis ve korucuların da bulunduğu 27 erkek 15 yaşındaki bir çocuğu cinsel istismara maruz bıraktı.

Uzman Çavuş Musa Orhan tarafından sistematik cinsel saldırıya maruz bırakılan İpek Er’in yaşamını yitirmesinin ardından henüz çok zaman geçmemişken şimdi de bir çocuğun Gerçüş’te polis, uzman çavuş ve korucular üçgeninde cinsel saldırıya maruz bırakılması gündeme geldi.

Batman’da “emniyet” tarafından yürütüldüğü  söylenen soruşturmada, cinsel istismar suçundan aralarında uzman çavuş, polis ve korucuların da bulunduğu 27 erkeğin isminin geçtiği, fakat saldırının basına yansıdığı günün ardından bu isimlerden sadece 11’inin isminin soruşturma dosyasına eklendiği öğrenildi.

Cinsel saldırı suçunun aslında Batman’ın Gerçüş ilçesinde çok daha boyutlu olduğu ortaya çıktı. Gerçüş’te bir çok kadının benzeri bir saldırıya maruz kalması, çok fazla sayıda kadının fuhuşa zorlanması, aynı çocuğun daha önce iki kez cinsel istismar sonucu hamile kalması gibi bir çok bilgi ile açığa çıktı.

Cinsel saldırının Jinnews tarafından 1,5 aylık bir araştırma ile ortaya çıkması üzerine muhabirlerinin tehdit edilmesi, Jinnews’e erişim engelinin getirilmesi, paylaşım yapan 27 kullanıcı hakkında soruşturma başlatılması devletin kendi cinsel saldırı politikasını örtme, kendi asker ve polisini koruma çabasıdır.

Gerçüş’te yaşanan ve devletin son dönemde daha sistematik bir savaş politikasının bir parçası olarak, hayata geçirdiği Kürdistan’daki kadınlara ve çocuklara dönük cinsel istismar, aynı zamanda istismarın ortaya çıkarılmasını sağlayan gazeteciliğin engellenmesi de başka bir saldırı biçimi olarak karşımıza çıkıyor.

Bu anlamıyla istismarın sistematik oluşu işin önemli bir boyutu iken, açığa çıkarılması ve gerçeğin etrafında bir aradalığın engellenmesine dönük sistematik başka bir saldırı da işin diğer önemli boyutunu oluşturuyor.

Jinnews’in 1, 5 ay boyunca yaptığı araştırma ile 27 kişinin çok boyutlu cinsel istismarını ortaya çıkarmasının ardından erkek devlet anlayışı hemen devreye girdi. Cinsel istismarın, devletin kamu görevlisi denilen polis, uzman çavuş ve korucularının eliyle yapıldığı gerçeğini örtmek için başsavcılık, bir kişinin tutuklanmasının ardından yayın yasağı kararı verdi. Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasındaki, “Soruşturmada şu ana kadar kamu görevlisi olan herhangi bir şüpheli tespit edilmemiştir” ifadeleri bu üniformalıların devletin koruma zırhının içinde olduklarını göstermeye yeter.

Devletin Kürdistan’da özellikle cinsel saldırıyı 2015 Haziran ayı ile birlikte daha üst boyutta devreye koyduğunu görmek gerekiyor. Yine bu politikanın bir parçası olarak koruma ve cezasızlık politikası da sistematik bir hal almış durumdadır. Bugün İpek Er ve Gerçüş’teki örnekler sadece gazetecilerin baskılara rağmen imkansızlıklar içinde açığa çıkarabildikleri. Ancak Kürdistan’daki bir çok yerde benzer saldırılar devlet eliyle çok yoğun bir şekilde yaşanıyor

Geçtiğimiz temmuz ayının ortalarında Şırnak, Batman, Ağrı ve Antep’te 5 çocuğa yönelen cinsel saldırı gündemi oldukça sarsmasına rağmen, devletin uzman çavuşlarının da yer aldığı taciz ve tecavüz saldırıları, faillerin korunması, “yetkililerin” yaptığı istismarı savunan açıklamalar, iktidarın politikalarının savaşta istediği başarıyı yakalayamaması üzerine bir intikam güdüsüyle hareket ettiğini göstermektedir.

Bunun en son örneği olan ve kadınların tüm ülkede gösterdiği tepki ile tutuklanan ancak kısa bir süre sonra  serbest bırakılan Musa Orhan’dır. İpek Er’i cinsel saldırıya maruz bırakan Musa Orhan’ın serbest bırakılması bu cezasızlığın bir boyutu iken esas olarak serbest bırakılması Batman açısından özellikle polis ve uzman çavuşlara cesaret vermiş, cinsel saldırı için adeta önleri açılmıştır.

Diğer yandan konuyu araştırmak için Gerçüş’e giden Jinnews muhabirlerinin de aktardığı üzere ilçede cinsel saldırı 8 aydır bilinmesine rağmen üniformalılara duyulan korku sessiz kalınmasına yol açmaktadır. Batman halkı cezasızlık ve korku ile, saldırıyı ortaya çıkaran gazeteciler baskı ile susturulmak istenmekte. Bütün bunlar devletin cinsel saldırıyı rutin bir savaş politikası olarak devam ettirmek istemesinin açık göstergesidir.

Gerçüş’teki istismarın, Musa Orhan’ın cezasızlık zırhı ile korunması Dersim’de Gülistan Doku’nun kaybedilmesi ve temmuz ayında Şırnak, Batman, Ağrı ve Antep’te 5 çocuğa yönelen cinsel saldırı Kürdistan’da savaş politikasının bir parçasıdır. Bölge halkını kadınlara dönük cinsel saldırı ile boyun eğdirme politikasının katlanarak devam ettiğini göstermektedir.

1993’ten 2020’e Kürdistan’da özel savaş politikası olarak cinsel saldırı

Yıl 1993. İktidarda Tansu Çiller’in başbakanlığında, Doğru Yol ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti koalisyonu var. Mardin’deki faili meçhul cinayetler davasında 13 köylünün öldürülmesinden yargılanan Ankara Jandarma Bölge Komutanı olan Musa Çitil, tümgeneralliğe terfi ettirilmesinin ardından Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı’na getiriliyor.

O yıllarda Diyarbakır Derik Karakolu’nda onlarca işkence ve tecavüz vakası yaşanıyor. Bu saldırılardan birini de 29 Haziran 1993’te gözaltında tecavüze uğrayan 16 yaşındaki çocuk yaşıyor. O çocuk yaşadıklarını Ocak 1996’da dönemin feminist dergisi Pazartesi’ye anlatmış, olay Filiz Koçali ile Ayşe Düzkan’ın yaptığı haberle batıya da duyurulmuştu.

Musa Çitil, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkum olduğu Ş.A. davasındaki 405 sorumludan biriydi.

Ş.A’nın, 1993 Haziranı’nda götürüldüğü Derik İlçe Jandarma Karakolu’nda tecavüze uğradığı için Türkiye’de açtığı davada yargılanan sanık Musa Çitil beraat etmişti. Ancak AİHM Türkiye aleyhine karar vermiş ve tazminat cezası verilmişti.

Yıl 2002. İktidarda bu kez Abdullah Gül’ün başında olduğu AKP var. Mardin’de, o tarihlerde 13 yaşında olan çocuğun iki kadın tarafından para karşılığı erkeklere satıldığı haberi düşüyor kamuoyuna.

Aralarında kaymakamlık yazı işleri müdürü, kentin esnafları ve bir yüzbaşının da bulunduğu 26 kişi tarafından tecavüze uğrayan N., Türkiye tarihine bir “utanç davası” olarak geçti. Cinsel saldırıların ortaya çıkmasıyla tecavüzcüler ile 2 kadın hakkında dava açıldı. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava yaklaşık 10 yıl sürdü. Dava sonunda 24 sanığa alt sınırdan 5 yıl ceza verildi ve bu ceza ‘iyi hal’ indirimiyle 4 yıla kadar düşürüldü.

Cinsel saldırı politikalarına karşı dayanışma önemli

Kısacası bu örneklerle birlikte rutinleşen savaşın bir parçası olan cinsel saldırı ve çocuklara dönük istismar devlet-yargı eli ile sürdürülüyor. Gerçüş’te ne oluyor diye sorduğumuzda; “Batman’da İpek’e, Ankara’da Şule’ye ya da Aleyna’ya Dersim’de Gülistan Doku’ya  ne olduysa o oluyor” cevabını vermek durumunda kalıyoruz.

Musa Orhan’dan, Ümitcan Uygun’dan cesaret alanlar, sistemin çarkını işletiyor!

Bundan kaynaklı olayın açığa çıkarılması, ses çıkarılması çok çok önemli. Haberin açığa çıkmasını sağlayan gazeteci kadınlarla dayanışma çok çok önemli, Rosa Kadın Derneği gibi saldırıların hedefinde olan Kürdistan’daki kadın örgütleri ile dayanışmak ve somutta bu dayanışmayı bulunduğumuz her noktadan örmek çok çok önemli.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu