GüncelMakaleler

MAKALE | Irak Kürdistanı’nda Serhildan ve KDP eksenli Kürt kaderi

"KDP’nin iktidarını kaybetme korkusu bugün 4 parçada Kürt halkının kaderine dair düşmana hizmet eden bir çerçevede şekillenmektedir"

Yaklaşık iki haftadır Irak Kürdistanı’nda öğretmenlerin maaş talepleriyle başlayan ve Süleymaniye başta olmak üzere(Kerkük, Qelediz, Ranya ve Kelar…)

Kısa süredeparça parça çevre kentlere yayılan bir serhildan sürecine tanıklık ediyoruz.

Güney’de yaşanan ekonomik kriz ve maaşların ödenmemesi üzerinden dalga dalga büyüyen “Güney Kürdistan Serhildanı”; bütün halk kesimlerini içine dahil ederek sokak sokak şiddetli çatışmaların yaşandığı, 12 yaşından 17 yaşına kadar çocuklarla beraber toplamda şimdiye kadar 8 kişinin KDP güçleri tarafından katledildiği, 50’den fazla insanın yaralandığı, 100’ün üzerindeinsanın gözaltına alındığıbir baskı atmosferine rağmen hala devam ediyor.

Güney Kürdistan’da yaşanan serhildan sürecine girmeden önce KDP’nin ideolojik ve siyasal penceresini ve 4 parçada Kürt halkının varlık mücadelesi üzerindeki sirayetine biraz değinmek gerekiyor.

Bir düşman kuklası olan KDP

İlkesizlik; eğer bir örgütün çizgisi haline gelmişse, varılan noktada ihanet ve işbirlikçilikle karşılaşmak kimseyi şaşırtmaz/şaşırtmamalı. Ulusal ya da sınıfsal kimlik iddiası buna engel teşkil etmez.

Günümüze özgün olan bir şey değildir. Ulus ve sınıf savaşlarının veya ezen ve ezilen arasındaki çatışmaların tarihinde en net okuyabileceğimiz temel olgulardandır.

Ezilen halklar ve sınıfların zafere giden yolları düşman tarafından bu gibi ilkesizliklerden yararlanılarak fazlasıyla sekteye uğratılmıştır. Bu nedenle ilkesizliklerden beslenmek; düşmanın saldırılarına açık olmak anlamına da gelir ve düşman her zaman bu boşlukları doldurmakta ustadır.

Kısa bir not daha düşmek gerekiyor. Pratikler yeni pratiklerin gelişimine ve kelimeler arasındaki diyalektik bağı ortaya koyar ve anlamları yakınlaştırır. Bu minvalde ilkesizlikle başladığımız nokta kendini işbirlikçilik, ihanet ve halk-sınıf düşmanlığına varacak kavramlara kadar geliştirir.

Kürt’ün kaderine balta olan Kürt gerçekliği de kendini KDP’nin siyasal çizgisinde var etti/ediyor.Tarih boyunca Kürt halkının kaderine düşman olan güçlere kukla olmak da KDP için her zaman bir görev ve sorumluluk oldu. Mahabad Cumhuriyeti’nin yıkımı da bu çizgiden bağımsız değildir ve yalnızca bunu doğrulayan tarihsel argümanlardan biridir. Bakûr’da süren mücadeleye ve gelinen aşamada Rojava’ya yönelimleri de en somut ve canlılığını koruyan pratiklerdir.

Mezopotamya topraklarından Kürt halkının tarih boyunca ezilen bir kimlik olmasının da temel sebeplerinden biridir. Tarihi savaşla yoğrulmuş bir halkın zafere ulaşamamasının nedenlerini anlamak için tarihsel olayların bu yönüne bakmak ve bu minvalde şekillenen düşman politikalarını izlemek önemlidir.

Ki Kürt halkının varlık mücadelesi üzerinde şekillen güncel düşman politikaları özelde TC’nin imha ve işgal penceresi her zaman olduğu gibi bugünde kendini bu noktadan üretmekte ve şekillendirmektedir.

 “Güney Kürdistan Serhıldanı”

Bölgenin en büyük aşiretlerinden biri olan Barzanilerin aşiretçilik üzerinden uzun süreli iktidar olmalarında; Kürt halkının diğer parçalarda statüsüz olmasının etkisi büyüktür. Zira tarihsel belleği toplumsal travmalarla dolu olan bir halkın, kendini kimliği ve diliyle var edebildiği, yönetebildiği tek parça olmasınınhalk üzerinde etkisi dikkate değerdir.

Yani Başûr’da KDP iktidarlığının bu denli uzun sürmesinin etkenlerinden biri de Kürt halkının statüsüne, kimliğine ve diline olan güçlü ve yoğun bağıdır. Ama bu Kürt halkının KDP’nin siyasal, ekonomik ve ulusal temelli politikalarına dair sessiz durduğu anlamına gelmemektedir. Ve dönem dönem bölgede gerçekleşen sesler bugün bir serhildan çığlığıyla yükselmektedir.

Başûr’un özelde KDP’nin hanedan çizgisiyle yönetilmesi ve bölgenin bütün ticari kaynaklarının bu haneye aktarılması halkının sürekli gündeminde olan bir meseledir. Petrol gelirlerinden sınır ticaretlerine kadar bölgenin bütün gelir kaynaklarını siyasal ve aşiretsel çıkarları doğrultusunda kullanan bir KDP ve Bölgesel Yönetim gerçekliği mevcuttur. Bunun en somut kanıtı sokakları serhildana çeviren halkın talepleridir.

Nisan ayından beri tam olarak ödenmeyen maaşlardan dolayı Aralık ayının başında çıkan ilk gösterilerin akabinde genişleyen taleplerle yanan sokaklar, KDP, YNK ve birçok partinin binaları; mevzunun sadece bu temelde olmadığını açıkça ifade etti.

Yolsuzluk, politikacıların görevini kötüye kullanması, adam kayırmaca, işsizlik gibi bir dizi konudaki taleplerle serhildanın esasının ekonomik kriz temelli olmasının yanında KDP’nin özelde TC ile geliştirdiği ilişkiler üzerinden Kürtlere dönük saldırıları ve Başûr topraklarını TC’ye peşkeş çekmesine karşı isyan haykırışları da Bakûr halkının serhildan nedenlerinden biridir.

Aynı zamanda bölgenin yoğun bir genç nüfusa sahip olması ve gençliğin kamu alanları dışında iş bulamaması, kamu alanında açılan iş olanağının bölge gençliğinin nüfus oranıyla çok düşük olması ve bu alanlarda yandaşa peşkeş çekilen bir siyasal hâkimiyetin olması; gençliğin serhildanlara çok yoğun bir biçimde katılımını sağladı. Ki, 2018’de gerçekleşen seçimlere katılımın %74’ten %54’e düşmesi genç nüfusun var olan siyasal iktidardan memnuniyetsizliğinin ilk emaresi olarak okunmaktadır.

Bu açıdan gençliğin rengiyle dinamikleşen bir serhildan teması da karşımıza çıkıyor.

Burada serhildana katılan gençlerin basına yansıyan sözlerine yer vermek temanın boyutunu daha anlaşılır kılar galiba.

“30 yıldır iktidardalar ve hiçbir şeyi değiştiremiyorlar, biz gençler işsiziz ve halk yaşamak istiyor. Kürdistan Bölge halkı; sivil bir devrimle büyük bir değişime yol açabilir ve bütün Kürdistan’da genel grevE başlamalıdır.”

 

Bir klasik olarak iktidar! Ve Serhildandan Kısa Notlar?

Başûr halkın; KDP nezdinde otoriter yönetimin yolsuzluk ve talan ekonomisi kapsamında gerçekleştirdiği işsizlik ve yoksulluğa karşı ilk günden beri başlattığı gösterilere, KDP güçleri klasik bir iktidar ve baskı biçimiyle yaklaştı. Ve ilk günde saldırgan bir tutumla isyanı bastırmaya çalışan asayiş ve polis güçleri halka mermi sıkmaya kadar ileri gidecek bir baskı yöntemine başvurdu.

8 kişinin hayatını kaybettiği ve 50’nin üzerinde yaralının olduğu, yüzün üzerinden gözaltının yaşandığı klasik bir bastırma yöntemi yaşandı. Burada Başûr halkı bir kez daha KDP’nin gerçek yüzünü, yani halk düşmanlığını gördü. Bunla sınırlı kalmayan KDP’nin en büyük korkusu serhildanların Erbil ve Duhok kentlerine ulaşmasını engellemeye çalışmak oldu.

Ve sokak yasaklarından şehirler arası ulaşıma kadar bir dizi yasaklamanın yanında basına getirilen sansür tam bir klasik iktidar yaklaşımı oldu. Asayiş ve polis güçleriyle yetinmeyen KDP; 3. günden sonra serhildan bölgelerine Peşmerge güçlerini de konuşlandırdı. Bu tabloya rağmen Başûr halkı sokakları bırakmadı.

Gelinen aşamada KDP, devam eden serhildanı bastırmanın bir yolu olarak gözaltına aldıkları eylemcileri rehine olarak kullanacak bir pozisyona geçti. Eylemcilerin, eylemleri durdurmasıyla gözaltındaki eylemcilerin serbest bırakılacağı koşulunu öne sürecek kadar çıkmaza giren KDP’nin şantajcı kimliğine de şahitlik ediyoruz.

Ve buraya da KDP’nin fraksiyon başkanı olan Omêd Xoşnaw’ın eylemcilere dönük tehdidine bırakalım.

“Sizler annesiz ve babasız büyüyen kölelersiniz. KDP’ye dönük saldırılarda bulunan herkesten misliyle hesap sorulacak.”

 Son söz niyetine…

Yukarıdan aşağıya doğru belirlediğimiz tabloda Güney Kürdistan Yönetimi’nin politikaları sonucu açığa çıkan bir serhildan sürecine değindik.

Bu tablonun yaratıcılarının baş aktörü olan KDP’nin bu süreçte ilk suçladığı hedef de PKK oldu. Aynı süreçte Kürt halkının kanıyla beslenen TC’den görüşme talep ederek randevu alması ise açıktan karakterini ortaya koydu. KDP’nin iktidarını kaybetme korkusu bugün 4 parçada Kürt halkının kaderine dair düşmana hizmet eden bir çerçevede şekillenmektedir.

Serhildanın kısa vadede ne gibi sonuçlarla gelişeceğine dair net bir şey söylemek zor. Ama uzun vadede KDP özgülünde Bölgesel Yönetimin iktidar anlayışına ciddi bir balta olduğu ve var olan iç çelişkilerini derinleştireceğini söyleyebiliriz.

Halkın muhalif kesimin bütünlüklü bir ses olduğu ve bir alternatif yaratma veya var olanı geliştirme eğilimine gireceğini de açık bir şekilde ifade edebiliriz. Ki bu da halk üzerinde daha da saldırgan bir yönetimsel anlayışın oluşacağını göstermektedir. Ve bölgedeyeni serhildanların doğma potansiyeli daha da dinamik olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu