GüncelMakaleler

MAKALE | Yeni Ekimler İçin Ekim Devrimi Yol Gösteriyor! (1)

"Emperyalistlerin bütün bu faaliyetlerinin de ortaya koymakta olduğu gibi; toplumdaki bütün çelişkileri ve eşitsizlikleri tek bir potada çözme iradesi olarak sınıf savaşımı herkes için erişilebilir ekmek, sağlık, ulaşım, barınma, özgürlük demek olan sosyalizmi gerçek kılabilecek tek mücadele biçimidir"

6-7 Kasım 1917’de Komünist Partisi’nin önderlik ettiği işçi ve emekçi kitlelerin Rusya’da gerçekleştirdikleri devrim, Marx’ın “insanlık tarihinin sınıf savaşımları tarihi olduğu ve bugünkü kapitalist toplumda uzlaşmaz karşıtlığın işçi sınıfı ile burjuvazi arasında olduğu, proletaryanın bir devrim yoluyla burjuva devlet aygıtını ele geçirmesiyle işçi emeğinin sömürüden kurtulabileceğini” söyleyen tezlerine yaşam vermekle kalmıyor gerek gerçekleştiği andan itibaren takip eden on yıllar ve gerekse bugünden yarına siyasi ve sosyal bir dizi sonuçları ortaya çıkaracak -deyimin tam anlamıyla dünyayı sarsacak-, bir devrimi gerçekleştirmiş oluyorlardı.

Kısaca Ekim Devrimi’ni Hazırlayan Olaylar

Şubat 1917’de Petrograd işçilerinin kitlesel grev ve gösterileri sonrasında Çarlık rejiminin yaşadığı ekonomik kriz siyasal bir krize dönüşür. Çar II. Nikolay, tahttan uzaklaştırılır ve Prens Lvov tarafından geçici hükümet kurulur.

Rusya 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’na devam etmekte olduğu için asker, işçi, köylü halkın başta gelen taleplerinden olan “barış” talebi karşılanmamıştır.

Uzun süren savaşın yarattığı ekonomik yükün altında ezilen işçi emekçi kitleler ve cephede uzun süre savaşan askerler için bu durum mevcut çelişkileri daha da keskinleştirir ve Nisan 1917’de “Barış, Ekmek ve Adalet” sloganıyla işçi ve emekçi kitleler ve de askerler gösterilere başlarlar.

Temmuz 1917’de Moskova, Petrograd gibi Komünist Partisi’nin örgütlü olduğu şehirlerde işçiler greve gittiler ve yüz binlerce işçi-emekçinin katıldığı gösteriler organize ettiler. Bu gösterilerde artık politik olarak kitleler daha bilinçlenmişti “Tüm İktidar Sovyetlere” sloganı başta gelen slogan olmuştu. Temmuz gösterilerine karşı Rus hakim sınıflarının emrindeki çeteler kullanıldı ve onlarca işçi katledildi. Bu durumun ardından Prens Lvov hükümeti, artan gösteriler karşısında hükümeti Kerensky’e devretmek zorunda kaldı.

20 Temmuz 1917’de hükümetin başına getirilen Kerensky komünistlere karşı devlet terörü uygulamaya başladı. Bu dönemde birçok komünist öldürüldü, Pravda’nın basıldığı matbaa tahrip edildi. Lenin hakkında idam kararı çıkarıldı, komünistlerden bazıları da tutuklandı. Lenin, Kerensky hükümetinin otokratik saldırıları karşısında yurtdışına (Finlandiya) çıkmak zorunda kaldı.

Tam bu süreçte Kazak Süvarileri komutanı General Kornilov Petrograd’da örgütlü olan İşçi-Asker Sovyet’ini dağıtmak üzere buraya doğru harekete geçti. Kerensky durumun kendisinin de iktidardan indirilmesi ile sonuçlanacağını anladığında komünistlerden yardım istedi.

Ve Kornilov’a karşı gerek Kazaklar arasındaki komünistlerin ajitasyon-propaganda çalışmaları ve gerekse işçilerin yaygın kitlesel grev ve gösterileri sayesinde Kornilov engellendi. Bu olay Ekim Devrimi’ne gidilen süreçte aşılan son engeldi. Artık komünistler hem örgütsel hem de kitlesel olarak çok daha güçlüydüler.

Komünist Partisi’nin aldığı iktidarı almak üzere bir ayaklanma yapılması kararını yönetmek üzere Lenin, 1917 Eylül sonunda Rusya’ya döndü. Bugünkü takvimle 6-7 Kasım tarihlerinde komünistlerin hükümete ait binaları ele geçirdikleri ayaklanmaların ardından Rusya’da iktidar Sovyetler’in eline geçmiş oldu.

Devrimin Sonuçları

İşçiler ücretsiz seyahat ve sağlık hizmeti alıyor, bedava sayılabilecek fiyat karşılığında ev kiralayabiliyorlardı. (Örneğin en vasıfsız işçi aylığı dahi 125 Ruble iken kira 2-3 Ruble idi.) Çalışma süresi tüm dünyada ilk defa Sovyetler’de önce 8 saate düşürüldü. Ardından bu 7 saate hatta ağır sanayide 6.5 ya da 4 saate düşürüldü. İşçiler için dinlenme evleri inşa edildi ve işçilere 1 ay tatil hakkı verildi.

Kadınların erkeklerle toplumsal ve ekonomik eşitliğini gerçek anlamda sağlayan Sovyetler olmuştur. Doğum ve süt izni o güne kadar başka bir yerde uygulanan haklar değildi ve ilk kez Sovyetler tarafından hayata geçiriliyordu. Hemen her yerde ortak yemekhane ve çamaşırhaneler kurularak kadını eve bağlayan işler toplumsallaştırıldı ve kadın daha da özgür hale getirildi. Yine bunu destekleyen bir başka uygulama da gündüz bakım evleri ve kreş uygulamaları oldu ki o tarihte Sovyetler dışında henüz başka bir yerde görülmüş değildi.

Elbette Sovyetler eski Rusya’nın toplumsal mirasını devralmıştı ve bu toplumsal miras birçok geri unsur da içeriyordu. Özellikle İslam’ın etkisi altındaki Tatar, Özbek, Tacik, Azeri, Kırgız, Kazak halklarda kadının İslami kural olduğu gerekçesi ile örtünmesi yaygın bir durumdu. Komünistler “paranca” adı verilen ve bugünkü Afganistan’da kadınların giymeye mecbur edildikleri Burka’ya benzeyen örtüler giymek zorundaydılar.

Kitleleri tepeden inme yasaklar ve baskılarla zorlamak yerine komünistler uzun süre bu halklar arasında propaganda ve bilinçlendirme çalışmaları yürüttü.

Bu çalışmaların sonunda 1930’ların sonuna gelindiğinde parança giyen kadın sayısı neredeyse sıfıra yakındı. Kadının sadece ekonomik olarak değil sosyal olarak da özgürleşmesi önündeki engeller bire birer kaldırılıyordu.

Çocukların özellikle de kız çocuklarının eğitimine özel önem verilen Sovyetler’de ayrıca her çocuğun kendi anadilinde eğitim alabilmesi de sağlanmaktaydı.

70 farklı dilde anadilde eğitim sağlanıyordu ve 17 yaşına kadar tüm çocukların eğitim masraflarını Sovyetler karşılamaktaydı. Çocuğa karşı her türlü ayrımcılık ve cinsel saldırının cezası oldukça ağırdı ve bu tür fiiller genel olarak son derece sınırlandırılmıştı.

Sovyetler’de hemen her yerde ücretsiz dans, müzik, resim kursları vardı. Sanat, kapitalist toplumlarda sınırlı bir kitleye hitap ederken Sovyetler’de sanat kitleselleşmişti.

Kapitalist Emperyalist Güçler Açısından Ekim Devrimi’nin Sonuçları

Ekim Devrimi’ni boğmak üzere kapitalist haydutlar pek çok girişimde bulundular. Devrimin hemen sonrasında emperyalistlerce desteklenen beyaz ordu yardımıyla Sovyet iktidarını devirmekten, Sovyetler’de ajan-işbirlikçi ağları örgütlemeye, II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında faşist Nazi güçlerini Sovyetler’e karşı kışkırtmaya varan bir dizi askeri saldırıyı gerçekleştirdiler.

Elbette saldırılarının hedefi sadece fiili Sovyet devleti değil aynı zamanda dünya genelinde güçlenerek yayılan komünist örgütlenmeleri de dağıtmaktı.

II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası Amerika’ya giden eski Nazi subaylarının Sovyetler’e karşı kullandıkları; milliyetçi-İslamcı bir söylevin etrafında faşist grupların örgütlenmesi deneyimlerini sistematik hale getiren emperyalist haydutlar bugün dünyanın her yerindeki devletlerle doğrudan ilişkili yarı sivil faşist güçleri örgütlediler. (Dünya genelinde Gladyo bizde ise kontr-gerilla ya da Ergenekon, Komünizmle Mücadele Derneği adlarla ortaya çıkan farklı varyasyonları olan gruplar.)

Sovyetlere ve dünyadaki “sosyalizm” tehdidine karşı işbirliği ve ortak askeri operasyon gücü örgütleyen emperyalist haydutların bu organizasyonları (NATO) bugün de dünya halklarına karşı emperyalistlerin saldırı aracı olma işlevini sürdürmeye devam ediyor.

Ekim Devrimi sonrasında Sovyetler’de inşa edilen yeni yaşam bütün kapitalist devletleri büyük bir endişe ve karamsarlığa sevk etmiştir. İşçilerin, kadınların, çocukların yani kısacası toplumun giderek artan oranda yaşam kalitesinin artması karşısında kendi ülkelerindeki işçilerin siyasallaşmasını engellemek amacıyla bugün birçoğu sınırlandırılmış olan “sosyal” devlet uygulamalarını hayata geçirdiler.

Sosyalizme karşı mücadele için insanlığın gördüğü en vahşi, en onursuz saldırı yöntem ve taktiklerini uygulamaktan geri durmayan emperyalist haydutlar diğer taraftan da ideolojik saldırıları sürekli hale getirdiler. “Sosyalizmin, sosyalizm fikrinin değersizliği”, “kapitalist sistemin insanlara maddi refah ve ihtiyaçları olan özgürlüğü sunduğu” gibi temel argümanların başka biçim ve boyutlardaki yüzlercesi-binlercesi ile bugün dahi saldırılarını sürdürmekteler.

1970’lerde ortaya atılan ancak fiilen Sovyetler henüz dağılmamış olduğu için istedikleri tesiri göstermeyen; “kapitalizmin özgürlükler alanı” olduğu tezini Sovyetler’in dağılması sonrası “tarihin sonunun geldiği ve kapitalizmin bireysel özgürlükler için de gerekli alanı sağlamakta yeterli tek sistem olduğu” olarak güncellediler ve ideolojik bir saldırının ana ekseni haline getirdiler.

Tüm dünyada emperyalist sistem bir taraftan sosyalizmin gerçek olamayacağı yalanını ideolojik saldırılarının ekseni yaparken diğer taraftan da sosyalizmi gerçek kılabilecek örgütlenmeleri şiddet yoluyla bastırmak üzere askeri saldırılarını sürdürmekten, polis-istihbarat ağları kurmaktan, kitlelerin yaşamını kameralar, uydularla takip etmekten, TV-radyo-internet gibi kitlesel yayın araçlarından ideolojik saldırılarını kesintisiz şekilde sürdürmekten, gazete ve dergilerinde sosyalizmi karalamaktan, “sosyalizmin imkansızlığını”, “işçi sınıfının tarihe karıştığını” vs. anlatan onlarca-yüzlerce kitabın basılıp dağıtılması için devasa bütçeleri kullanmaktan geri durmadılar.

Emperyalistlerin bütün bu faaliyetlerinin de ortaya koymakta olduğu gibi; toplumdaki bütün çelişkileri ve eşitsizlikleri tek bir potada çözme iradesi olarak sınıf savaşımı herkes için erişilebilir ekmek, sağlık, ulaşım, barınma, özgürlük demek olan sosyalizmi gerçek kılabilecek tek mücadele biçimidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu