EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Trendyol İşçisi: “Kazanırsak Sınıf Kazanır!”

PTT-Sen ve DGD-Sen mücadelelerine devam ederken kamuoyuna “kazanırsak işçi sınıfı kazanacak” diyerek dayanışma çağrısı yapıyor.

Trendyol işçilerinin direnişi bir aya yaklaşmak üzere. İşçilerin 5.5 ay çalıştıktan sonra “Belirli Süreli İş Sözleşmesi” şeklinde imzalanan iş sözleşmelerine son veriliyor. PTT-Sen ve DGD-Sen üyesi işçiler ise bu duruma İstanbul’da Esenyurt Depo önündeki direnişle tepki gösterip, kabul etmediklerini ve bununla mücadele edeceklerini dile getirdi. PTT-Sen ve DGD-Sen mücadelelerine devam ederken kamuoyuna “kazanırsak işçi sınıfı kazanacak” diyerek dayanışma çağrısı yapıyor. Patron ve polis saldırısına maruz kalan DGD-Sen Genel Başkanı Neslihan Acar ve depo işçisi Metin Mumcu ile süreci konuştuk.

– Yaklaşık bir aydır haklarınız için direniştesiniz. Oldukça zorlu bir süreç içerisinde kararlı bir şekilde yürütüyorsunuz. Trendyol Depo’da neler yaşadığınızı anlatır mısınız?

Metin Mumcu: Ben iki senedir Trendyol Depo’nun blok bölümünde çalışıyorum. İçeride güzel olan tek şey ortamı, insanları. Zaten buranın böyle yürümesi, büyümesi yani bir şeyler kazanması içerideki insanlardan geçiyor. Yani insanların birbirine olan bağından geçiyor. Ama bu bağı yırttılar (Depo içindeki bağı kastediyor). Dışarıdan Trendyol gibi gözüküyor ama içeri girdiğiniz zaman hiç öyle bir şey yok. Mesela seni oradan göndermek için, kovmak için yani iki elemanı birbirine düşürmek için her şeyi yapılıyor. Mesela beş buçuk aylık bir sözleşmeler var. 18-19 yaşındaki gençleri daha okul hayatındayken içeri alıyorlar. İçeride onlar kendine bir gelecek sağlamak için çalışıyor ve 5.5 ay sonra dışarı atıyorlar. Bu herkes için geçerli. İçeride haksızlıklar diz boyu derken bunu anlatmaya çalışıyoruz.

İki sene boyunca ben buradaki çalışma hayatımda her zaman elemanların yanında oldum. Yani bir yerlere gelemediysek onların (patronların) gözünde, onların yanında olmadığımız için, haktan hukuktan yana olduğumuz için. Bunlar da içeride zaten bunu istemiyorlar. Farklı taşerondaki, beş-on tane taşeron sokmuşlar içeride. Ayrı ayrı kimseyle birbirinin muhatabı olmaması için kendi düzeni kurmaması için. Bir gün böyle sendikalı veya başka bir olay olduğunda kimsenin birbirine arka çıkmaması için bunlar yapılmış zaten. 20-21 yaşındaki gençleri koltuğa oturtturmuşlar Trendyol düzleminde yönetici olarak. Mesela bir tutanak tutulduğu zaman biz gidip tutanağı sorduğumuzda bu tutanağın aslını kesinlikle bize göstermiyorlar, söylemiyorlar. Biz tutanağı tuttuk diyor. Yanına iki tane-üç tane patron elemanı almışlar. Tanıkları da bunlar. “Tanıklar kimler” ya da “kamera kayıtları var mı” dediğimizde hiçbir şekilde bir şey sorulmuyor. Zaten büyümesinin de sebepleri buradan geliyor.

– Yaklaşık bir aydır direnişiniz sürüyor, bu kararlılığınızın nedeni nedir?

Bu kararlılığı nereden var ediyoruz? Buradaki arkadaşların çoğu içeride haksızlık gören arkadaşlar, çoğu da çalışan insanlar. Mesela ben içeride performansı üst düzey biriydim. Bu nedenle benim performanstan dolayı çıkardığımı öğrenince içerideki arkadaşlar “senin gibi birini nasıl performanstan çıkardılar” diye düşünmüş. Bizim kararlılığımız buradan geliyor. Buradaki bütün arkadaşlar hak-hukuk bilen, hak-hukuk için savaşan insanlar. Biz orayı haksız hukuksuz gördüğümüz için güçlendik. Birbirimizden güç aldık. Bu yüzden böyle bir yola girdik.

– Nasıl bir çağrınız var?

– Bakanlıklardan istediğimiz şu; Eğer orada bu kadar insanı çıkarıp önüne bu kadar barikat kuruyorlarsa, gelsinler onlar da denetlesinler. Çünkü içeride yapılan haksızlıklar diz boyu. İnsanlar korkuyor, korkutuyorlar. Bu dönemde insanların çalışması gerekiyor. Öğrenciler içeride, dünya kadar öğrenci var. Toplam iadesiyle üç vadesiyle altı yüz-altı yüz elli eleman var. Yarısından çoğu genç. Bakanlıklardan istediğimiz, gelip burayı denetlemeleri. Halkımızdan da istediğimiz tek şey var. Bu yolda bizim arkamızda durmaları, bize destek olmaları. Trendyol’u zaten boykot ediyoruz. Trendyol’da uygulamalarını silebilirler. Bize bunun için destek olabilirler. Mesajlar atabilirler. Sanatçılardan istediğimiz bir şey daha var. Reklam çekmesinler. Buradaki 18-19 yaşındaki çocukların alınterini akıtarak aldıkları parayı oraya yönlendiriyorlar. Yani rica ediyoruz. Burayı görsünler, bizi görsünler.

 

“Bu bir çalışma rejimi’”

– Öncelikle çok geçmiş olsun. Direniş yaklaşık bir ayı doldurmak üzere. Bu dönemde oldukça çetin bir süreç yaşadınız. Patronun ve polisin ciddi bir saldırısı söz konusu. Süreci kısaca anlatır mısınız?

Neslihan Acar: İçeride beş taşeron var. Yedek taşeronları da var. Hasbelkader bir tanesinde biz örgütlenirsek diye… Herhangi bir nedenle bir taşeronda örgütlenilirse o taşeronu atıp hızlıca başka bir taşerona geçebilsin diye. Ve yine örgütlenmeyi engellemek için içeride “belirli süreli iş sözleşmesi” imzalıyor. 5.5-6 ay işe iade hakkı, kıdem vb. bunlar birikmesin diye atmış oluyorlar. Çünkü işçiler 6-7 ayda ancak paylaşırlar. O bağı koparmak için de hızlıca genç işçiler alıyor. Sonra da takır takır işten atıyor. Çuval atıyorsun, hamallık yapıyorsun içeride asgari ücrete. O yüzden de yani bir nitelik gerektirmediği için 5.5 aylık sözleşmeyi hızlıca ve hiçbir sorun yaşamadan hayata geçirmiş oluyor. “Belirli süreli iş sözleşmesi” gündem oldu. Kimse belirli süreli iş sözleşmesini dert etmiyor ama bütün iş yerlerinde yaygınlaşıyor.

Örgütlenemezsin demiyor ama “belirli süreli iş sözleşmesi” yapıyor. On tane taşeron dolduruyor içeriye. Zaten bu durumda senin örgütlenmen mümkün değil, sendikalar yasasını işletebilmen mümkün değil. Yetki falan alamazsın burada. Doğrudan fiili olarak engellenmiş oluyor aslında.

Trendyol’u, Ali Baba satın aldı. Biz yine Amazon’da da örgütlenirken uluslararası bir sermaye vardı, uygulamalar birebir aynı. Yani bu bir çalışma rejimi. Aynı zamanda yeniden şekillendiriyor. Burayı izole etmek istiyorlar. Çünkü şimdiye kadar bunu başarmışlar. Bir tane sendika sokmamayı ya da sarı sendikalar dışında sendikaları sokmamayı ve direnişleri engellemeyi bir şekliyle başarmışlar.

Deprem bölgesinde de böyle haldır huldur bir çalışma, bir lojistik hattının- lojistik merkezinin inşa süreci var. Bundan sonraki hikâye bu. Üniversite mezunu çocuklar ya da okuyamamış-yarıda bırakmış çocukların hepsi buralarda çalıştırılıyor. Bütün depolarda aynı şekilde. Bütün fakültelerden öğrenci bulabiliyorsunuz. Eğitimine devam edememiş ama örneğin bilgisayar kullanmayı ya da İngilizce biliyorsa Amazon Depo’da depo işçisi olabiliyor. Cezaevi usulü küçük koridorlarda, molalar veriliyor. On beş adım olduğunu söylüyor işçi ve bütün dünyası on beş adıma sınırlanmış durumda. Gökyüzünü görmüyor. Sabahın karanlığından gecenin karanlığına kadar çalışıyor.

– Son olarak kamuoyuna nasıl bir çağrı yapmak istersiniz?

Kazanımlarımız ortaktır. Mardin’de bir bakkal dükkânındaki işçi bile kazansa o kazanım oraya yazılır. Orada gören, eden, üç beş şehre, oradaki bütün bakkallara bir çekidüzen verir. Burada da böyle, burası kazanırsa işçi sınıfının hanesine yazılır. Örneğin Migros’ta kasa kilitleyebiliyorduk ve bu, bir gündemi oluyordu. Kasa kilitleyemiyorsak online kitleriz bizde. Sipariş vermemek bizim elimizde. Trendyol gibi yüzlerce site var bu memlekette. Hepsi ucuzluk yarışına girmiş. Çünkü işçileri ucuza çalıştırıyor. Trendyol’dan alışveriş yapmadığımızda burayı görecek. Yani Trendyol boykotunu büyütmek zorundayız.

Bu şunun için gerekli; Trendyol sadece depoda işçi çalıştırmıyor. Esnaf kuryesi var. Esnafları bağlamış. Binlerce, on binlerce tedarikçisi var. Bunların da kanını emiyor. Bunları da piyasadan çekip iflas edilmesini sağlıyor. Çocuklara kredi çektirmiş, araba aldırtmış, şirket kurdurmuş kuryelere. Ayda otuz bin kazanıyorsun diyor. Ama buraya gelen kurye arkadaşlarla hesaplıyoruz eline beş bin geçiyor aslında. Yani bu direnişler dayanışma olmadan kazanılmaz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu