Manşet

Munzur Festivali’nde Buluşalım!(video-haber)

Siyasi ve Askeri Operasyonlara Karşı

Awaki Ma Diya Kes Newino!

Sömürü, zulüm, baskı politikalarına karşı direngenliği ile tarihte yerini alan Dersim coğrafyası, bugün de benzer saldırılarla yüz yüze gelmektedir. Tarihte Osmanlı Devleti döneminden bu yana Dersim’e birçok sefer olmasına rağmen zafer elde edilememiş olması egemenler nezdinde Dersim’i her dönem saldırıların odağı haline getirmektedir. Egemenler düzenlerinin ömrünü

uzatabilmek için “aykırı” buldukları her şeye saldırmış, katletmiş ve yok etmişlerdir. “Tek dil, tek bayrak, tek din” anlayışı üzerinden varlık bulan TC devleti, köhnemiş düzenin idamesi için başvurduğu katliamcı politikalarını Dersim toprakları üzerinde de uygulamış, on binlerce insanın ölümüne ve sürgününe neden olmuştur. Dersim halkına dönük saldırılar Kürt-Alevi kimliği ve kendine has kültüründen dolayı ’38 katliamı ile ile en boyutlu halini yaşamış, o günden bu yana bu katliamcı zihniyet varlığını sürdüregelmiştir.

Faşist TC devletinin Dersim’e düşmanlığı sadece ’38 katliamı ile sınırlı kalmamış, ’90’lı yıllarda “İkinci ’38” olarak da bilinen köy boşaltmaları, yakmaları ve sürgünleriyle devam etmiştir. Ancak bu düşmanlık karşısında da tam olarak istediği sonucu/başarıyı elde edemeyen devlet; hakimiyet sağlamak için “yeni” siyasi ve askeri politikalara ağırlık vermiştir.

Devletin “yeni” askeri ve politik saldırılarının başında mantar gibi her tarafta biten karakollarla Dersim adeta bir yarı açık bir hapishaneye dönüştürülmektedir. Halkı; sadece katliamlarla, sürgünlerle yıldıramayacağını anlayan devlet, kültürüne yabancılaştırmanın adımlarını atmış ve doğrudan devlet eliyle açılan çok sayıda birahanelerden madde kullanımına, fuhuşa kadar çeşitli saldırılara başvurmuştur.

Dersim insansızlaştırılmak isteniyor!

Devlet; halka yönelik düşmanlığını bu politikaların yanı sıra HES’lerle, siyanür ve barajlarla, orman yangınlarıyla doğasına ve inançlarına yönelik imha yöntemiyle de devreye sokmuştur. “Siyanürle altın arama” adı altında doğa katledilmektedir. Bölgede temel geçim kaynağı hayvancılık olmasına rağmen, “güvenlik bölgesi” ilan edilen yaylalar halka yasaklanmaktadır. Gerilla faaliyetinin varlığı devletin bölgeye daha fazla yönelmesini ve bu yönelimini de “koruculuk” adı altında kişiliksizleştirdikleri insanları kullanarak gerçekleştirmesini doğurmaktadır.

Askeri operasyonlarda gerilla karşısında acizleşen devlet ve kolluk kuvvetleri, birçok kimyasal ve yanıcı madde, patlayıcı kullanarak ormanları yakmaktan da geri durmamaktadır. Egemenlerin Dersim topraklarına hakim olabilmek için bir başka saldırısının da barajlar olduğunu Osmanlı dönemine ait gizli bir belgede de görebiliriz.

Belgede “itaatsiz ve azgın olan Dersim halkına hakim olmak için Semih Paşa Dersim dahilinde önemli noktalara blok havuzlar inşası ve bunları telgraf hatları ile birbirine bağlayarak asayişi temin etmek sükuneti sağlamayı amaçlamıştır” deniliyor.

Blok havuzlardan kastlarının bugünün barajları olduğu bariz anlaşılmaktadır. Barajlarla hedefleri sadece sükûneti sağlamak değil esasında Dersim’i sular altına gömerek bölgeyi insansızlaştırmaktır.

Festivali sahiplenelim!

TC tarihinde bu “çıbanın” “temizliği” için birçok askeri ve siyasi operasyon temelinde saldırı gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir. TC’nin tarih sayfasına “kara bir leke” olarak kazınan Dersim katliamı; bugün de kendini; yakılan ormanlarımızda, yasaklanan yaylalarımızda, barajlarla sular altına gömülen tarihimizde ve topraklarımızda göstermektedir. Devam eden bu katliamcı zihniyet, Dersim katliamı için dönemin arşivlerinin açılmasını vaat edenler ve sözüm ona “özür” dileyenlerin samimiyet(sizlik) lerini ortaya sermektedir.

“Arşivler açılsın” söylemleri ve dilenen “özürler”le Dersim’e dönük “yeni model” saldırıların olduğu açıkken, Dersim coğrafyasına, tarihine ve halkına dönük saldırılara karşı Dersim halkının sesi olan 12. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde halkın haykırışını büyütmek bir gereklilik olmaktadır.

Festival, sistemin topyekün saldırılarına karşı Dersim halkının ortak karşı koyuşunun somutta hayat bulmasıdır. Dilimize, kültürümüze ve coğrafyamıza sahip çıkmak için 12. Munzur Kültür ve Doğa Festivali vesilesiyle Dersim halkının haykırışına ses katmanın zamanıdır.

Awaki Ma Diya Kes Newino! (Dersim’den ÖG okurları)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu