Manşet

İnatla ve ısrarla her cumartesi…

İstanbul: Tam 406 haftadır Cumartesi günleri, Galatasaray Lisesi’nin önünü mesken eyleyerek, yakınlarının akıbetini soran Cumartesi anneleri, bu defa Cumartesi günü değil Pazartesi, yani yılın son gününde aynı yerdeydi.

365 günü; evlatlarını, kardeşlerini, eşlerini arayarak, akıbetlerini öğrenmeye çalışarak, onlardan bir haber, onlara ait bir şey bulabilme ümidiyle geride bırakan Cumartesi anneleri, yeni yıla yine buruk ve hüzünle ama yinede öfke ve umutla girdi.

31 Aralık günü saat 18.00’de Lise önünde toplanan Cumartesi annelerinde bu defa çok daha farklı bir hüzün vardı. Bir yılı daha yakınları ve sevdikleri olmadan, onları bulamadan geçirmiş olmanın öfkesini taşıyorlardı Cumartesi anneleri.

Bu yüzden konuşurken daha fazla zorlandılar, kelimeleri bir araya getiremediler, gözyaşları damla damla olup aktı lisenin kaldırımlarına.

İlk konuşan kendi dillerinde Kürt analarıydı. Devletin Roboski’de gerçekleştirdiği katliamı, AKP’nin sorumluları bulmak adına hiçbir adım atmamasını eleştiren analardan sonra Fehmi Tosunun eşi Hanım Tosun aldı sözü: “Herkes yılbaşını kutlarken biz burada yakınlarımız arıyoruz.

Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren, abisine yazdığı mektup cumartesi insanlarının yaşadıklarını özetliyordu adeta: “Bizim için bir yıl umutsuz, eksik bir yıl anlamına gelir. Biz daha abimin bir kemiğini bulamamışken, karanfil koyacak bir mezar bulamamışken nasıl rahat edeceğiz?”

Sonra yine Cumartesi insanlarından biri söz aldı. Acı ve öfkeyle beslediği cümleleri kurarken gözyaşlarına hâkim olamadı: “Onların akibetini öğrenme kavgasını bir adım daha büyütmek için buradayız, devletin kirli geçmişiyle hesaplaşmak için direniyoruz.

Cumartesi anneleri bir yıl daha, her hafta bu meydanda kaybettiklerinin akıbetini öğrenmek için haykırdı, bu ülkenin sokaklarına, bilen bilmeyen bütün insanlarına, geleceği çalmak isteyenle seslendi; elimiz yakanızda olacak, bu güzel insanların solmayan fotoğraflarının hesabı sorulacak.

İnatla ve Israrla…

Bir anne için belki de en acı olanı çocuğunu kendi elleri ile teslim ettiği devletten sormaktı. Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız bu korkunç acıyla yaşıyor yıllardır.

Sağ teslim ettiği oğlunun akibetini öğrenmek istiyor. “Ben size güvenerek adalete teslim ettim oğlumu” diye haykırdı Hanife YIldız; “Ben bu uğurda can vereceğim, elim yakanızda olacak, lanet olsun size lanet olsun

Cumartesi anneleri her yaprağında başka bir acı ve hüznü taşıyan ağacın dallarına yakınlarının resimlerini astı. Resimleri aydınlatan mum ışığı ise Bandista’nın “Benim Annem Cumartesi” ezgisinin eşliğinde, her şeye karşın solmayan umutlarını anlatıyordu…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu