GençlikGüncel

“Ne katliamları ne de katliamları gerçekleştirenleri unutmayacağız, affetmeyeceğiz!”

Beyazıt ve Halepçe Katliamlarının yıldönümünde İstanbul Üniversitesi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

TC ve Irak devletlerinin gerçekleştirdiği Beyazıt ve Halepçe Katliamlarının yıldönümünde İstanbul Üniversitesi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Yapılan iki katliamın da farklı coğrafyalarda yaşandığı ancak katliamcı zihniyetin devam ettirildiği vurgulandı.

Açıklamanın yapıldığı Beyazıt’ın çevresi polis ablukası altına alınırken, açıklamaya Gençlik Örgütleri’nin yanı sıra 78’liler Girişimi ve öğrenci dayanışmaları da destek verdi. Açıklamada sık sık “Beyazıt’ı unutma, unutturma”, “Halepçe’yi unutma unutturma” ve “Katillerden hesabı gençlik soracak” sloganları atıldı.

Aralarında Yeni Demokrat Gençlik’in (YDG) de bulunduğu Birleşik Öğrenci Meclisleri (BÖM) de hazırladıkları dövizlerle açıklamaya katıldı.

16 Mart’ta katledilen arkadaşlarımız bize yol gösteriyor

Açıklamada ise ilk olarak Beyazıt ve Halepçe Katliamlarında hayatlarını kaybedenler adına 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştirilerek, katliıamda hayatını kaybeden öğrencilerin isimleri haykırıldı. Saygı duruşunun ardından açıklamaya katılanlar hep bir ağızdan Beyazıt Marşı’nı söylediler.

Okunan marşı ardından 78’liler Girişimi adına Beyazıt Katliamı tanığı Yunus Bircan konuştu. “16 Mart Katliamı, üniversite öğrencilerinin akademik, demokratik taleplerinin ötesinde politik bir tutumla, üniversitelerin ülkücü faşistlerce işgal edilmesine karşı yürütülen, anti-faşist mücadeleye yönelik yapılmıştır” diyen Bircan, konuşmasının devamında şunları ifade etti:

“Bugün de üniversiteleri ele geçirme ve dönüştürme politikaları kesintisiz sürüyor. Öğrencilerin akademik, demokratik ve politik mücadelesi engellenmek isteniyor. Bu mücadelede, nerede duracağımıza dair, 16 Mart’ta katledilen arkadaşlarımız bize yol gösteriyor, bunu hep hatırlayalım.
Üniversiteler, demokratik bir yönetimle, özgürce, bilimsel eğitim, öğretim ve çalışma içinde olmak isteyen akademisyenlerin ve öğrencilerindir. Üniversiteler bilim kurumları olarak özerk olmalıdır. O nedenle biz 78’liler olarak, üniversite öğrencilerinin haklı taleplerini ve mücadelelerini destekliyor, yanlarında olduğumuzu ifade ediyoruz.”

 

Bundan sonrası hepimizde

Bircan’ın ardından üniversite dayanışmaları adına Hivda Selen konuştu. Selen de, Beyazıt Katliamı’ndan bugüne isimlerin değiştiğini ancak zihniyetlerin değişmediğini vurguladı. Son süreçte Boğaziçi eylemlerine yönelik polis şiddetinin de bunun bir örneği olduğunu ifade eden Selen şunları söyledi:

“Üç ay önce Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum olarak atanmasıyla başlayan eylemler hala sürüyor. Bu süreçte 800’den fazla gözaltı uygulaması yapıldı, 39 arkadaşımız ayaklarında kelepçelerle ev hapsine çarptırıldı, 11 arkadaşımız tutuklandı ve şuan 8 arkadaşımızın tutukluluğu devam ediyor. Sorgulamayan, itaat eden bir gençlik yaratmak isteseler de başaramayacaklar. Okullarımızda bizleri mekansızlaştırmaya çalışanlar, kulüplerimizi kapatanlar, üniversite bileşenlerini görmezden gelenler, bizleri tutuklayan, gözaltına alanlar, meydanlarda katledenler yenilecek. Bugün arkadaşlarımızın hukuksuz ev hapsi kararlarını tanımayışı, direnişimizin devam etmesi, kurduğumuz dayanışmalar ve meclisler bunun habercisidir. Bizler itaatkar gençler olmayı reddediyoruz. Üniversitelerde söz yetki karar mekanizmalarına dahil olmak için mücadeleyi sürdürmekte ısrarcıyız. Başlattığımız kampanya ile direnişi bir adım daha ileriye taşıyarak Bundan Sonrası Hepimizde diyoruz.”

“Mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz”

Selen son olarak yarın görülecek olan Boğaziçi davasına katılım çağrısı yaparak konuşmasını sonlandırdı.

Selen’in ardından son olarak basın metni okundu. Gençlik Örgütleri adına okunan açıklamayı üniversite öğrencisi Yaren Sarısaltık okudu. 17 Mart 1978 yılında gerçekleştirilen ve 7 öğrencinin katledildiği Beyazıt Katliamı’nın NATO ve CIA destekli kontrgerilla çeteleri tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Sarısaltık, katliamın planlı ve göz göre göre gerçekleştirildiğini hatırlattı. Katliamı gerçekleştiren Zülküf İsot isimli faşistin emniyetin istihbarat raporlarında çıktığını, patlayıcıları temin eden Abdullah Çatlı isimli çetebaşının da bilindiğini ancak ikisine de hiçbir şey yapılmadığını vurgulayan Sarısaltık şunları söyledi:

“Beyazıt katliamı, katledilen arkadaşlarımız şahsında büyüyen toplumsal mücadeleyi ve devrimci gençlik hareketini bastırmaya dönük bir baskı, korku atmosferi yaratma saldırısıydı. Ancak başarılı olamadı. O gün de, bugün de korkmadık, vazgeçmedik. Aradan 43 yıl geçmesine rağmen bizler her sene olduğu gibi yine alanlardayız, mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz.”

“Mücadele özgürleştirir”

Sarısaltık açıklamanın devamında bugünün aynı zamanda Halepçe Katliamı’nın yıldönümü olduğunu da hatırlatarak şunları ifade etti:

“Halepçe’de Kürt halkına dönük gerçekleşen katliam için de buradayız dedik. 16 Mart 1988 senesinde Irak devleti Kürt halkına karşı bir katliam gerçekleştirmiştir. Saatlerce kimyasal silahlarla ve bombalarla süren katliamda 5 bini aşkın insan katledilmiş, on binlerce kişi ise yaralamış, sakat bırakılmıştır. Aradan geçen 33 yılda Kürt halkı sayısız acıya ve katliama maruz bırakılmıştır. Devletler bugün de Ortadoğu’da sürdürdükleri kirli savaşlar ile bu insanlık suçuna devam etmektedir.”

Sarısaltık son olarak yaşanan katliamlardan bugüne mücadelenin devam ettiğinin altını çizerek açıklamasını şöyle sonlandırdı:

Ne katliamları ne de katliamları gerçekleştirenleri unutmayacağız, affetmeyeceğiz! Katliamlar düzeni olan kapitalizm ve devleti yıkmanın yolu insanca ve onurlu bir yaşamın adımlarını atacak olan devrimi örgütlemekten, bu sisteme karşı mücadele etmekten geçmekte. Özgürlüğü için harekete geçen sıra arkadaşlarımıza sesleniyoruz; mücadele özgürleştirir.

Okunan basın metninin ardından açıklama ‘Yaşasın devrimci dayanışma’ sloganıyla bitirildi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu