Güncel

Kanser yapan ürünleri yazan Bülent Şık’a soruşturma

Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık'a Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan yazı dizisi nedeniyle soruşturma açıldı.

H.Merkezi: Sağlık Bakanlığı’nın şikayeti üzerine başlatılan soruşturmaya gerekçe olarak “Göreve ilişkin sırrın açıklanması (TCK 258); yasaklanan bilgileri temin (TCK 334); yasaklanan bilgileri açıklama (TCK 336) ve takdir olunacak diğer suçlar” gösterildi.  Bülent Şık’ın yazı dizisi “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi”nin açıklanmayan verileri üzerine yazıldı. Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazı dizisi Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi başlığıyla 15 Nisan 2018 günü başladı dört gün sürdü.

“Amaç çevresel ortamlarda bulunan kanserojen (kanser yapıcı) kimyasalları tespit etmekti.”

Söz konusu çalışma, 2011-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı’na Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından çeşitli üniversitelerden bilim insanları ve bakanlık personelinin katkıları ile yürütülmüştü. Amacı da Türkiye’de kanser vakalarının en fazla görüldüğü bölgeler olan Kocaeli (Dilovası) ile Ergene Nehri Havzasında yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde çevresel ortamlarda bulunan kanserojen (kanser yapıcı) kimyasalları tespit etmekti.

22 Kasım 2016’de yayınlanana 677 sayılı KHK ile Akdeniz üniversitesindeki görevinden ihraç edilen Bülent Şık, bu projede gıda ve su ile ilgili araştırma projelerinin organizasyonu, analizlerin yapılması ve sonuç raporlarının yazımında görev almıştı.

Araştırma yapılan bölgelerdeki binlerce gıda ve su örneği Bülent Şık’ın 2010 – 2015 yılları arasında teknik müdür yardımcısı olarak görev aldığı Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nde analiz edildi.

“Sorumluluğumuz devlete ya da kurumlara değil halka karşıdır”

Bianet’in geçtiği habere göre, Bülent Şık konuya ilişkin yaptığı açıklamada soruşturmanın İstanbul’da açıldığını, savcılık ifadesi için İstanbul’a gideceğini, araştırmanın, sonuçları açısından milyonlarca insanı ilgilendiren bir halk sağlığı meselesi olduğunu belirtti ve ara rapor bile yazılmadığının altını çizerek şöyle konuştu:

“Sağlık Bakanlığı tarafından önlem almaya imkan sağlayacak bir ara rapor yazılmadığı gibi, ilgili kamu kurumlarını ve yerel yönetimleri uyaracak herhangi bir girişim de yapılmadı.

“Kamu adına iş görmekle mükellef kurumların yaptıkları çalışmaların sonuçlarını halka açıklamaları, halk sağlığını koruyucu çalışmaları yapmaları, gereken önlemleri almaları bir zorunluluktur.

“Yapılan çalışmaların sonuçlarının gizlenmesi kabul edilemez. Devletin, kamu kurumlarının bu kadar yıprandığı, halk ve çevre sağlığının bu kadar tahrip edildiği bir ülkede verilerin gizliliğinden, yasak verileri çalmaktan söz etmekse gülünçtür.

“Bir akademisyenin asli sorumluluğu devlete ya da kurumlara değil halka karşıdır. Bu sorumluluk ne kadar yıpratılmış, aşındırılmış ve baskı altına alınmış olsa da hatırlamamız gereken gerçek şudur: Kamu sağlığını ilgilendiren konularda sır ya da yasak olamaz.” 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu