GüncelMakaleler

OCAK AYI | Kî ne Em? (Kanaryanın Yoldaşları)

Meral Yakar yoldaşla ilk karşılaşmamız Antep’in sokaklarında oldu.

“O,
ne önde
ne arkada
sırada
sıramızdaydı.
Ve arkadaşının kanlı başı onun omuzuna eğilince
ona sıra gelince
sayısını saydı.
Söz istemez
Yaşlı göz istemez.
Çelenk melenk lazım değil.
Susun.
Sıra Neferi Uyusun.”

(Kutsiye Bozoklar)

 

Aynı kentin farklı zamanlarından geçerken karşılaştım ilk kez onunla. İsmini duyduğumda o çoktan ölümsüzler kervanına katılmış yiğit bir komünistti.

Aynı kentin farklı zamanlarından geçerken karşılaşmak ne güzeldir. Bunu ancak dünyayı temellerinden sarsacak bir kavganın sıra neferleri başarabilir.

Meral Yakar yoldaşla ilk karşılaşmamız Antep’in sokaklarında oldu. Bir dönem Ermenilerin kurup içinde yaşadığı, bugün izlerinin silinmeye çalışıldığı Bey Mahallesi ismini almış Antep’in merkez mahallelerinden birindeydim.

Bir şekilde devrimci-demokrat hareketlerle içli dışlıydım lise yıllarından bu yana. Ancak doğup büyüdüğüm bu kentte Meral yoldaşın ismini hiç duymamıştım.

Neden ve nasıl hala anlam veremem, ancak yaşı ilerlemiş kimseler de bahsetmedi Meral yoldaştan bize. Onca isim duyduk. İlhan ile Mehmet Ali’nin direniş türkülerini dinledik.

İşçilerin Ünaldı’dan başlayıp bütün Antep’i sarsan kavgalarını rehber edindik. Denizlerin ve Mahirlerin posterleriyle karşılaştık duvarlarda.

Ve hatta onları kendimiz çizdik. Ancak TDH içerisinde en cesur kopuşun öyküsünü, bu kopuşun militanlarını ve direnişlerini ya çok az duyduk ya da hiç duymadık.

İbrahim Kaypakkaya yoldaşın bir fotoğrafını hatırlıyorum Devrimci 78’liler derneğinin duvarında. Kısacık bir öyküsü anlatıldı bir anmada.

Ne Meral Yakar yoldaşı ne Ali Haydar Yıldız yoldaşı duymadım o zamanlarda. Meral Yakar yoldaşın mücadelesini duyduğumda onunla Antep’in bir yerlerinde karşılaşmışız gibi hissetmiştim. Daha sonra yerel gazetelerden birisinde “Türkiye’nin ilk komünist kadın şehidi” gibi bir başlığın altında fotoğrafını ve öyküsünü gördüm.

Aynı şehrin farklı zamanlarında karşılaşmak böyle bir şeydi.

Yoldaş hakkında çok fazla derli toplu kaynağa ulaşamadım hiçbir zaman. Hakkında yazılan bazı yazılar ve Kutsiye Bozoklar’ın eserlerinde geçen kısa anılar okudum.

İbrahim Kaypakkaya yoldaşla birlikte TDH içerisinde büyük bir kopuşu gerçekleştiren ekipteydi Meral yoldaş. Tıp Fakültesi’nde okurken mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda okulu bırakmış ve kendisini kavgaya adamış bir yoldaş.

Proletarya Partisi’nin ilk şehidi, ser verip sır vermeme geleneğinin önderlerinden. İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Şafak Revizyonistlerine karşı yükselttiği kızıl bayrağın ilk omuzlayıcılarından.

Yoldaşla ilgili anlatılanların içinde oldukça dikkatimi çeken bir nokta vardı. Ona “kanarya” ismini takmıştı ilişkide olduğu kitleler. Buz gibi bir devrimciliği değil gülümsemeyi, umudu aşılamayı bilirmiş yoldaş.

Bizim kuşağımız için ne zordur içten gülümseyişler. Sistemin yüzümüzden çalmasına izin veriyoruz o dost gülüşleri.

Oysa Kanaryamızdan öğrenecek ne çok şey var. Parti ismi Kinem. Bize bir soru sormuyor aslında yoldaş, bu isimle bize bir gerçeği hatırlatıyor. “Biz kimsek onun gibi yaşamalıyız” diyor. Soğukluktan, mekanik olmaktan uzak olmalıyız” diyor.

“Hüzünlü anlatılar bize yakışmaz” diyor. Ezen ulus milliyetçiliğine karşı açtığı bir bayrak, ismi aynı zamanda. Ne çok şey anlatmayı başarıyor bir isimle. Birebir hiç tanışmamışken, nasıl da öğretiyor büyük ortak gayemizi bizlere.

Şimdilerde renklendirilen birkaç fotoğrafı var Meral Yakar yoldaşın. Daha önce siyah beyaz fotoğraflarını görmüştüm. Renklendirilmiş hallerini gördüğümde “hep böyle hayal etmiştim” diye geçirdim içimden.

Yoldaş, çalışmanın ve mütevaziliğin de örneği olmuş kısacık ve dolu dolu yaşamında. Azıcık yorulsak, birazcık daralsak gözlerimizden ateş fışkırır bizim kuşağın.

Hakkını yemeyelim, bunu kıran yoldaşlar da var elbet. Ancak hepimizin görevi Meralleşmek olmalı. Faşist devletin her türlü saldırısına ve dört tarafımızı kuşatan erkek egemenliğine rağmen bir kadın olarak kızıl bayrağımızı ilk omuzlayanlardan Meral gibi.

Bütün fakülteleri yorulmadan gezip bildiri dağıtan, mahallelere gidip gelirken yüzünden gülümsemesi bir an bile eksilmeyen, bulunduğu noktayı terketmemesi gerektiğinde günlerini başka bir arayışa girmeden evdeki şeker ve suyla geçiren komünist Meral gibi.

Bir kaza kurşunuyla yaralandığında yoldaşına evdeki belgeleri toplayıp uzaklaşmasını söyleyecek kadar odaklanmış kavgaya.

Kaldırıldığı hastanede her türlü işkenceye rağmen ağzından tek kelimeyi söküp alamamış katiller. Böylece bir yıldıza dönüşmüş Meral yoldaş kavgamızın atlasında.

“Biz kimiz?” diye hepimize hatırlatarak. Bugünün görevidir, kendimize her an “biz kimiz?” diye hatırlatmak. Bizler inceliği de, kavgayı da, kararlılığı da bilen bir Kanaryanın yoldaşlarıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu