Güncel

YORUM | “İnan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!”

"Hem de kaç tanemizin, bu toplumun ötekilerinin bir araya geldiği o kesişim kümesinin içinde Küçük İskender'e dair anılar biriktirebilecek kadar şanslı olduğunu görerek. İçinde bulunduğumuz düzenle uyuşmak ve gizli kalmak yerine açılmayı ve kavgayı seçerken bunun bedelini de kendince ödemiş ve her defasında yeniden kavgaya çağırmıştı"

“Küçük İskender adıyla tanınan gerçek adı…” Bir şairin aramızdan ayrılışını birçok haber sitesinde böyle duyduk.

“Gerçek adı…” Küçük İskender hem LGBTİ+ toplumu açısından hem de edebiyatımız açısından önemli bir isimdi. İçinde yaşadığı heteroseksist dünya düzeninde kendisini yeniden yaratmış, ismini de kendisi koymuştu. Zaten özellikle babasıyla arası da çok iyi değildi. Cinsel kimliğini açık bir biçimde yaşaması ve babasının zamanla daha da sertleşip erkekleşmiş kimliği buna izin vermeyecekti.

Nitekim Kenan Evren’e yazdığı bir mektupta bunu ”Bizim aile de sayenizde çöktü; komünist babam arkadaşlarının gördüğü işkencelere, yaşadığı coğrafyanın güzel insanlarının genç/orta yaşlı demeden itinayla seçilerek imhasına tanık ola ola önce kendini, sonra yuvasını mahvetti. Akademik eğitim görmüş bir ressam olmasına rağmen Tünel’de yarısı yanmış, pislik içinde bir binanın karanlık odalarında canını teslim etti.“ sözleriyle dile getirecekti.

Erkeklikle ve heteroseksizmle hayatın her alanında mücadele etti. Açık kimlikli eşcinsel bir edebiyatçı olarak hem edebiyat dünyasına hem de kendisine kafa tutan Küçük İskender, Türkiye’nin ilk LGBTİ+ dergisi Kaos GL’ye yazdığı bir mektubunda “Eşcinsellerin bireysel olgunlukları ve toplumsal entegrasyonu için yıllardır üstüme düşeni yapmaya çabalıyorum. Ama doğru, ama yanlış!” diyerek bu mücadelesini de özetlemişti. Ancak ölümünden sonra dahi “Gerçek adı…” şeklinde hakkında girilen haberlerle daha gidilecek çok yolumuz olduğunu göstermiş oldu.

Şiirin haylaz ve marjinal çocuğu olarak anılan Küçük İskender, Tıp Fakültesi ve Sosyoloji bölümlerine başlayıp bırakmış ve Murat Gülsoy’un cümleleriyle “Benzersiz olma cesaretini göstermiş”ti. Ömrü kaba bir biyografi olarak özetlenecek olursa; 1980 yılında çeşitli dergilerde eleştirilerini, denemelerini ve şiirlerini İskender Över ismiyle yayımlamaya başlayan yazar ilk defa profesyonel olarak 1985’te Adam Sanat Dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı ve Küçük İskender mahlasıyla tanınmış, ‘marjinal şair’ olarak anılmıştır. Onlarca deneme, eleştiri, roman, derleme, inceleme ve antoloji olmak üzere pek çok dalda eserler vermeye başlamıştır.

Kanada‘da yayımlanan Descant adlı derginin Türkiye özel sayısında yazmıştır. Ayrıca ABD‘de Murat Nemet Nejat’ın “eda” kavramında yoğunlaştığı Türk şairlerinden çeviri antolojisinde de kendine yer edinmiştir.

,Daha sonrasında İtalya’da düzenlenen Avrupalı Genç Şairler Yarışması‘nda (La Giovane Poseia D’europa Nel 1999) ilk ona girmeyi başarmış ve bu başarısından sonra şiirleri kitaplaştırılmıştır. Yine aynı yıl içerisinde Orhon Murat Arıburnu Ödülleri‘nde ‘Bir Çift Siyah Deri Eldiven‘ adlı şiir kitabıyla birinciliğe layık görülmüştür.

Daha sonrasında Almanya ve Hollanda‘da yapılan etkinliklerde şiirlerini okudu, 2003 yılında Berlin‘de düzenlenen İlk Türk Eşcinseller Kongresi‘nde bu konuyla ilgili bildirisini de sunmuştur. New York ve Kuzey Coralania‘da bulunan üniversitelerde konuşmalar gerçekleştirmiş ve tek gecelik okuma gecelerine konuk olmuştur. 2006 yılında İskender’i Ben Öldürmedim adlı şiir kitabıyla Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü‘nü kazanmıştır. Ancak bazı yaşamların özeti olmaz.

Hele de kendini bütün varlığıyla dayatan erkek egemen ömür törpüsü bu kapitalist düzende, düzene ve kendi içindeki düzene karşı mücadele ede ede yaşayanların ölüp gittiğini söylemek ve yaşamlarını bir iki cümle özetlemek imkansızdır. Çünkü kavgalarıyla, kalemleriyle mutlaka bir şeyler bırakırlar dünyaya.

Küçük İskender de giderken arkasında “utanmadan, geri durmadan” yazdığı eserlerini bıraktı. “Bu insanların kimliklerini gizleme hakkına saygı duyuyor, bir yandan da için için kızıyorum. Eşcinselliği kitlesel hareketten soyutlayıp kişiye özele indirgemek, daima bir ‘zevk biçimi, bir sapkınlık, bir tabiat küstahlığı’ olarak adlandırılma, tanımlanma riskini, dahası sonucunu doğurur” demişti Kaos GL’ye yazdığı mektubunda.

Eksik de olsa yanlış da olsa bazı şeylere cesaret etmenin ne demek olduğunu kendisini her şeye rağmen var ederek ve bunun toplumsal gerçekçi yönünü algılayarak göstermişti bizlere. “Yaşarken kimse kimseye benzemez Ölünce herkes birbirinin aynı nasılsa.” diye yazan Küçük İskender’e, arkadaşı Murat Gülsoy, ölümünün arkasından bu yüzden itiraz etti ve şöyle yazdı: “Böyle yazmış bir şiirinde küçük İskender. Bu sözüne itiraz ediyorum sessizce, hayır İskender sen ne yaşarken benzedin başkalarına ne de şimdi.

Tam tersine benzersiz olma cesareti verdin hepimize. Üzerimizde derin bir iz bıraktın. Hiç unutulmayacaksın” Küçük İskender’in, “Gerçek adıyla…” yine Küçük İskender’in, yeniden doğurduğu kendinde acıları, hataların bedelini, talihsizlikleri, en derin duygularla arzulamayı, sevişmeyi ve belki de en çok sevmeyi dostlarının anlattıklarından ve onun eserlerinden hem ne kadar gerçek hem ne kadar koçak yaşadığını biliyoruz. Bugün ona öldü demek olmuyor. Herkes bunun farkında. Ölene kadar ismini duymamış olanlar bile…

Hem de kaç tanemizin, bu toplumun ötekilerinin bir araya geldiği o kesişim kümesinin içinde Küçük İskender’e dair anılar biriktirebilecek kadar şanslı olduğunu görerek. İçinde bulunduğumuz düzenle uyuşmak ve gizli kalmak yerine açılmayı ve kavgayı seçerken bunun bedelini de kendince ödemiş ve her defasında yeniden kavgaya çağırmıştı.

O yüzden öldü demiyoruz ona. Yaşadı Türkiye LGBTİ+ toplumunun ve tüm ezilenlerinin “gülü”:

 

de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim

İstanbul darmadağın olacak,

saçlarım darmadağın.

Hepsi, darmadağın! üzülme gülüm!

Toparlanacağız, birlikte,

ayağa da kalkacağız,

yürüyeceğiz de gülüm

hem de çelikten toprağını dele dele hayatin!

de gülüm! De ki: bitmiştir umut,

bitmiştir sevgi,

bitmiştir güven!

güven bana gülüm!

sana bitmemişliği öğretecek,

tattıracaktır hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!

göreceksin gülüm!

Bekle! hırslarımız, acılarımız

gitgide ihanetlere hainlere, ezilmelere alışacak..

göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-

ki iste o vakit bana-doğrudur!-

sair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!

bak! şiirler var, mektuplar var,

çocuklar var, sokaklar var,

kediler!

inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!

ölüm inananlar için sessizce kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..

göreceksin gülüm! Bekle!

Göreceksin! artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz bu dünyada,

yapayalnız, umarsız kalmayacak!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu