Makaleler

Özel istihdam büroları ve kiralık işçiler(1-2)

AKP hükümetinin son dönemde emeğe yönelik saldırılarında ön plana çıkan konu kıdem tazminatının kaldırılması, fona devredilmesidir. Ancak hükümet çalışma yaşamına dair değişiklikleri bir paket şeklinde ele almaktadır. Kıdem tazminatı dışında gündemdeki diğer iki konudan biri taşeron çalışmayı her alanda yaygınlaştırmakken, ikincisi özel istihdam bürolarının kurulması ve işlevsel hale getirilmesidir.

Paketin üç başlığı da birbirinden tehlikeli ve sorunludur. Ülkemizde taşeron çalışma ve bu çalışma türünün yarattığı güvencesizliğin boyutları artık net bir şekilde bilinmektedir. İşçi sınıfı taşeron çalışmaya dair örgütlenme ve mücadele deneyimleri de kazanmaktadır. Ancak bu yazıda üzerinde duracağımız konu, ülkemizde işlevi pek bilinmeyen “özel istihdam büroları”nın ne olduğudur.

Ülkemizde özel istihdam büroları kurulmaktadır ancak henüz tam anlamıyla işlevsel hale gelmemiştir. Gerekli yasal düzenlemelerin ardından çalışma yaşamımızda daha görünür ve etkin hale gelecektir. Özel istihdam büroları basitçe iş ve işçi bulma kurumlarının özel sektör versiyonu değildir. İşçilere iş bulmaya yardımcı olan, onları iş arayanlara yönlendiren ve karşılığında komisyon alan bu bir tür “emlakçılık” nasıl işlemektedir? İki Patronlu, Aşırı Düzensiz Bir Çalışma Yaşamı: Türkçede “özel istihdam büroları” denilse de bu bürolar, Avrupa’da “Geçici İşçi Büroları” (Temporary Work Agencies), Almanya’da “Kiralık İşçi Büroları” (Leiharbeit) olarak adlandırılmaktadır.

Özel istihdam büroları güvencesiz çalışmanın doruk noktalarından biridir ve Türkiye’ye ya da AKP hükümetine özgü bir buluş değildir. Avrupa’dan ülkemize “ithal” edilen bir kurumdur ve mevcut sosyal devlet uygulamalarını hızlı şekilde kemirmektedir. Özel istihdam bürosu bir patrondur. Bakmayın küçük bir bürosu olmasına veya üretim yapacak-hizmet verecek geniş bir mekânının olmamasına; işi rast giderse binlerce çalışanın patronu olabilme imkânına sahiptir.

Özel istihdam bürosu kendisinden işçi talep eden firmalara işçi “servis etmektedir”. İşçi ihtiyacı olan fabrikalar, firmalar, işçileri kadrolu veya sözleşmeli olarak kendisine bağlı çalıştırmak yerine, özel istihdam bürolarından diledikleri sayıda işçiyi, diledikleri gün kadar kiralamaktadırlar.

Kiralanan işçinin, süresi veya işi bittiğinde o fabrikayla veya işyeriyle bağı kesilmektedir. Bu durumda işçi, bağlı olduğu özel istihdam bürosunun kendisini kiralayacağı yeni işyerine gidecektir. Dolayısıyla işçi için düzenli, kurallı bir işyeri hayal olacaktır. Bir işyerinde üç ay, diğerinde beş ay, öbüründe dokuz ay çalışabilecektir. Farklı semtlerde, farklı işyerlerinde çalışmaya mecbur kalacaktır. Aynı işi yapmak yerine “yapabileceği işler listesinden” seçilen çok çeşitli işlerde çalışabilecektir.

Kiralık işçinin bir değil, iki patronu vardır. Asıl patronu kendisine maaş veren, sigortasını yapan, nerede, ne kadar süre çalışacağını bildiren özel istihdam bürosudur. Diğer patronu ise gittiği işyerinde çalışma sürecin de ne yapacağını, nasıl çalışacağını belirleyen kiralandığı işyeridir. Beğenilmezse rahatlıkla kiralandığı büroya geri gönderilebilmektedir. Kiralık işçinin maaş-sigorta açısından muhatabı özel istihdam bürosu, yapacağı işin sayısı ve kalitesi konusunda muhatabı ise kiralandığı işyeridir. Buna üçlü ilişki de denilmektedir: Kiralık işçi, özel istihdam bürosu ve müşteri firma.

Kiralanan işçi gönderildiği işyerinde kısa bir süre çalışabileceği gibi yıllarca da çalışabilir. Bu konuda işçiye tanınan hiçbir inisiyatif yoktur. Örneğin Almanya’da fabrikalarda kadrolu işçilerin yanında taşeron işçiler ve kiralık işçiler birarada yıllarca çalışabilmektedir, ücretlerin düzeyi ve ücreti aldıkları şirketler ise farklıdır. Ücretler kadrolu işçiden taşeron işçiye ve kiralık işçiye doğru giderek düşmektedir.

Firmalar işçi kiralayarak işçinin, iş güvencesi, maaşı, sigortası, sendikası gibi hiçbir derdiyle ilgilenme sorumluluğu taşımamaktadır. Çünkü kiralık işçi kiralandığı firmadan geri gönderildiğinde işçiyi işten çıkarmış olmamakta, kiralama süresine son vermektedir (Can, 2011). İşçinin asıl işvereni özel istihdam bürosu olduğu için işçi, büronun çalışanı olmaya devam etmektedir. Ancak büro işçiyi işten çıkarabileceği gibi bir başka firmaya kiralık olarak da gönderebilir. İşçi kendisine tebliğ edilene kadar nerede, nasıl bir ortamda, ne kadar süre, ne iş yapacağını bilmemektedir.

Bu sayede bir firmada birçok farklı özel istihdam bürosundan kiralık işçiler bir arada çalışabilir. Kiralık işçinin çalışacağı işyerine ve çalışma arkadaşlarına karşı hiçbir bağlılığı yoktur, bir süre sonra ayrılacaktır (IndustriALL, 2012). Çalıştığı işyerinin koşullarını düzeltme meselesi de kendisini ilgilendirmemektedir. Sendikal örgütlenmeye çalıştığı işyeri nezdinde dâhil olması mümkün değildir.

Bu sayede bir firmada birçok farklı özel istihdam bürosundan kiralık işçiler bir arada çalışabilir. Ancak bunu yapabileceği şirket asıl bağlı olduğu, ücretini ve sigortasını yapan özel istihdam bürosudur ve yetkili sendika için o büroya bağlı çalışan diğer işçilere ulaşması gereklidir. Bu da imkânsızdır, çünkü bürolar binlerce işçiyi binlerce firmaya kiralayabilir. Almanya gibi sendikaların politik ve örgütsel gücünün kuvvetli olduğu ülkelerde, özel istihdam bürolarına bağlı işçilerinin sendikalaşması ve bürolarla toplu sözleşme imzalanması mümkün olabilmektedir ancak bu da oldukça zorlu bir süreçtir ve kiralık işçilerin gelirlerini bir nebze arttırsa da kadrolu ve taşeron işçilerin düzeyine ulaşması mümkün olmamaktadır. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu