Kadın

Cizre’ye tanığız, en çok da direnişine…

Devletin günlerce kurşun yağdırdığı, aç-susuz bırakarak ölüme sürüklediği, yine de direnişi sönümlendiremediği Cizîr’deyiz. Kadınlar olarak taziye evine girdiğimizde gözüme ilk çarpan, genç bir kadının elinde tuttuğu günleri parmakla sayılı bir bebeğin fotoğrafıydı. Haberi okuduğumda olduğu gibi gözlerim yaşardı. Bir devlet bu kadar katil olabilir miydi? Bir suçluluk vardı içimde, ne diyeceğim ki kadınlara: “Siz çok öldünüz, ama inanın biz de çok üzüldük!” mü?! Ama onlar öyle sevgi dolu, öyle umut dolu bir tebessümle kucaklıyorlar ki bizi, tüm gecikmişliğimizi unutturuyorlar, neredeyse onlar bizi teselli edecekler… Sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi, bu gelişi yıllardır bekliyormuş gibi bağırlarına bastılar bizi.

Çatışmaların en yoğun yaşandığı mahalleler olan Cudi, Yafes ve Nur’un, ertesi gün ise Silopi’nin sokaklarını dolaşıyoruz. Her evin kapısından “Xûn bixêrhatîn” sesi yükseliyor. Kafamızı nereye çevirsek kurşun izleriyle dolu. Evlerin bazıları saldırılar sırasında yanmış, mahalleli kendi imkanlarıyla söndürmüş yangını. Kadınlar polisin zırhlı araçlarla mahalleye girmeye çalıştığı sırada ilerleyemediğini ve rastgele ateş açtığını ifade ediyor; “Pencereye bile çıksak, anında keskin nişancılar evi tarıyorlardı” diye özetliyorlar olanları.

Özel harekatçıların mahallelere girişi ise, insanın kanını donduruyor. Polisin ablukaya aldığı mahallelerde kadınlar önce megafondan “domates, salatalık” şeklinde sesler duyuyorlar. Dışarı baktıklarında ise, bir anda polis bütün mahalleyi kurşun yağmuruna tutuyor. Abluka süresince de “Size domates getirdik, niye çıkmıyorsunuz dışarı? Kaç gündür evdesiniz acıkmadınız mı daha?” şeklinde anonslar geçiyorlar. Bu söylenenler bana, bir elma kokusuyla yayılan ve yine Kürt halkının kimyasal gazlarla katledildiği Xalepçe Katliamı’nı anımsatıyor.

İlk olarak insanların susuz kalması için su depoları taranıyor, sonrasında ise klimalar… İnsanlar evin içinde sıcaktan nefes alamaz hale getiriliyor. Evine gittiğim bir kadın çocuklarının susuzluktan ütüde kalan suyu içtiğini anlatıyor. Bir diğeri ise, kuyunun en dibindeki kirli suyu tülbentle süzdüklerini ve içtiklerini anlatıyor. Yetişkinler, çocuklar aç kalmasın diye çok sınırlı yemek tüketiyorlar. Halk abluka sürecinde mümkün olduğunca komünal bir yaşam örgütlüyor. Bir evde pişen yemek komşulara gönderiliyor; yapılan ekmek herkese dağıtılıyor. Mahalle esnafı hiçbir karşılık almaksızın ürünlerini halka dağıtıyor. Elbette güvenliklerini de kolektif bir şekilde sağlıyorlar. Özellikle kadınlar nöbetlerde, barikatlarda, mahallenin korunmasında ön saflarda yer alıyor.

Polis ablukası sonucunda, önüne geçilebileceği halde birçok ölüm yaşanıyor. 112 Acil Servis arandığında “Polis mahalleye girersek bizi tarayacağını söylüyor. Gelemiyoruz, siz hastalarınızı getirin” cevabı alınıyor. Genç bir kadın, hastaları dışarı çıkarabilmek için evin bahçeye çıkan duvarlarına delikler açtıklarını ve mahalledeki evler arasında bir koridor oluşturduklarını anlatıyor. Odada kapısı bulunmayan bir gardırobu göstererek dolabın kapağını sedye olarak kullanıp, hastaları bu şekilde ambulansın olduğu caddeye taşıyabildiklerini anlatıyor.

Oğlu keskin nişancılar tarafından katledilen bir kadın “Tek ölen benim oğlum değil ki, o da ölen gençlerden biri” diyor. Erkek kardeşi öldürülen bir başka kadın “Öldürmekle bitirebilecekler mi sanki? Daha da çoğalacağız” diyor. Kısacası Cizîr’de de, Silopi’de de kadınlar yakınları için kaygılanıyorlar belki, ama korkmuyorlar. Kadınlar devletten korkmuyorlar. Devlet savaşı sürdürmeyi seçerse, kendilerinin de direnmeyi seçeceklerini söylüyorlar.

Bizleri gözlerinde yaşlarla, zılgıtlarıyla uğurluyorlar. Acılarına ortak olmaya geldiğim kadınların, direngenliğine tanık olup dönüyorum. Kadınların iradesine ve kararlılığına bir kez daha hayran kalıyorum. Dönüş yolunda bizi uğurlamaya evlerinin önüne çıkan kadınlara sıkı sıkı sarılıyorum. Ve artık bizim kılımıza zarar gelse, Cizîr’deki kadınların canı yanacak biliyorum. Ve şimdi Cizîr’e tek kurşun sıkılsa, o kurşun gelip bizi vuracak. (Bir YDK’lı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu