Makaleler

Paraguay’da sivil darbenin gösterdikleri (S-38)

Darbe dediğimizde çoğu zaman aklımıza askeri darbeler gelse de, darbe kavramı askeri olanının yanında sivil olanı da içerir. Nitekim bunun son örneği de Haziran ayının 22’sinde Paraguay’da gerçekleştirilen sivil darbedir. Paraguay Güney Amerika’daki en yoksul ülkelerden birisi. Görevi kötü kullandığı gerekçesiyle devlet başkanı Fernando Lugo hükümet görevinden uzaklaştırıldı.

Nüfusu 6.5 milyon olan ülkenin yüzde 60’ının yoksul olduğu biliniyor. Ekonomisinin tarıma dayalı olması, ülkenin yoksul kalmasında önemli bir etkenken, toprağın yüzde 85’inin, nüfusun yüzde 2’sinin elinde toplanması da halkın yoksul kalmasının en önemli nedeni.

Lugo 2008 yılında “sol kanattan” gelen bir partiden psikoposluğu bırakarak başkanlık adayı olmuştu. Özellikle yoksul kesime yönelik bir söylemle kitlelerde etki yaratan Lugo, seçimlerde yüzde 41 oy alarak, mutlak çoğunluğu elde edemese de başkanlık koltuğuna oturmayı başarmıştı.

Ülkede bulunan çok uluslu şirketlerce küçük çiftçilerin Paraguay yerlilerinin soya ve pamuk plantasyonlarında sömürülmeleri için sistematik bir şekilde ve zorla topraklarına el konularak çıkartılıyorlar. Özellikle askeri darbe döneminde bu uygulamanın başladığını vurgulamak gerekiyor. Zaten Lugo da askeri darbe döneminde el konulan toprakları asıl sahiplerine dağıtacağını vurgulayarak toprak reformu vaadinde bulunmuştu.

Üç ay önce Curuguaty’deki yoksul halk, ayaklanarak kendilerinden zorla alınan toprakları aynı şekilde geri alarak kamp kurdular. Devletin bu topraklara 19 Haziran’da zorla girerek, insanları katlederek geri alması ülkenin gündemine oturmuştu. Colorado Partisi, Lugo’nun toprak reformu vaadinin bu olaylara neden olduğu ve görevini kötüye kullandığı için aleyhinde kampanyaya başladı.

Durumun daha rahat anlaşılması için Curuguaty’deki halkın el koyduğu toprakların “sahibinin” Colorada Partisi senatörü Blas Riquelme olması da çarpıcı bir örnektir.

Sivil darbenin arkasındaki en önemli şirketlerden birisi ise Monsanto şirketi. Şirket ülkedeki soya ve pamuk tohumlarından büyük bir kâr elde ediyor. Sadece 2011 yılında 30 milyar dolar toplandığı biliniyor. Paraguay soyasının üretiminde ve rafinajında uluslararası büyük tekellerden birisi karşımıza çıkıyor: Cargill. Tekel, üretimin ve rafinajın yüzde 40’ını elinde tutuyor.

Kamuoyunda açıkça ifade edilmese de Lugo’nun indirilmesinin bir başka nedeni de Monsanto şirketinin, genetiğiyle oynanmış pamuk tohumlarını ülkeye sokmasına izin vermemesi olduğu dillendiriliyor. Lugo’nun şirkete izin vermemesinin sonucu olarak karşımıza bildik sahneler çıkıyor. Ülkenin en büyük medya devlerinden ABC Color –ki bu gazete sahibinin bu tekellerle ilişkisi var- büyük bir yolsuzluk kampanyası örgütler. Kampanyanın gürültüsü içerisinde de sivil darbe gerçekleştirilir.

Paraguay örneği de bize bu düzen içerisinde halka yönelik düzenlemelerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. Kapitalist/emperyalist sisteme bağlı bir düzende halka yönelik düzenlemeler ne zaman yapılır, genel anlamda sistem daha büyük bir krizin içerisindeyse yapılıyor. Örneğin, birinci ve ikinci emperyalist savaş sonrasında sosyalizm tehlikesini bertaraf etmek için kapitalist ülkelerde sosyal-devlet uygulamasına geçilmesi gibi. Ancak günümüzde sosyalizm “tehlikesinin” görünür olmamasından aldıkları cüretle emperyalist burjuvazi neo-liberal politikaları hayata geçirerek, kazanılan tüm haklara uzun zamandır saldırı başlatmış durumda.

Emperyalizme bağımlılığın ortadan kaldırılmadığı her şart altında ezilen halklara yönelik düzenlemelerin olması mümkün değildir. Emperyalizm dünyayı bir ahtapot gibi sarıp sarmalarken, bütün dünyada halklara büyük acılar yaşatmakta, yoksullukla da “terbiye” etmeye çalışmaktadır. Emperyalizmden kurtulmadıkça bize rahat yok.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu