Makaleler

POLİTİK KRİZ: Seçimlerin devrimci zeminidir

 

30 Mart yerel seçimlerine yoğun bir politik iklimde yaklaşıyoruz. Bu seçim, egemen sınıfların büyük önem atfettiği, kitleleri bu önem doğrultusunda politize ettiği bir misyona büründürüldü. Bunda haksız olmadıkları da açık. Zira politik krizlerin baş gösterdiği durumlarda kitleler önemli bir dolgu malzemesi olarak görülür egemen sınıflar tarafından.

 

 

 

 

Bu son yıllarda daha fazla ön plana çıktı. Son 20 yıl ama özelde de son 10 yıllık süreçte her seçim süreci bir politik krizin gölgesinde geçti. Sistem içindeki yerini sağlamlaştırmak için AKP’nin özellikle seçimleri ve kitle desteğini bir manivela olarak kullanması artık herkesin bildiği ve deneyimlediği bir gerçeklik. Bu bağlamda var olan krizleri büyüterek, onu köpüklendirerek, halkın 90 yıldır zulmü altında olduğu kesimleri karşısına alarak seçimlere hazırlandı ve her defasında başarılı oldu. Ama daha da önemlisi halkı bu süreçlerde kendi gerici, hileli, takkiyeci politikaları doğrultusunda şekillendirmeyi başarmış ya da bu politik iklimi yaratmış olmasıdır.

Son yıllarda seçim süreçleri egemenlerin politik seviyesinin ve düzeyinin düşüklüğünü, kamplaşma ve kutuplaşmayı, toplumsal kesimleri düşmanlaştırmayı adeta amaç edinen bir araç haline gelmiştir. Meydanlarda Kürtlere urgan gösterilmiş, Aleviler başbakan tarafından kitlelere yuhalatılmış, herkes karşıtını vatan hainliği ve ihanetle suçlamış, yalanın bini bir para haline gelmiş; velhasıl seçim kazanmak için akla hayale gelmeyecek hile, düzenbazlık, karanlık ilişkiler ve söylemler kitlelerin üzerine boca edilmiştir. Bu şekilde politize olan kitlelerin seçime ilgisi de bir şekilde yoğun ve sıkı olmuştur.

Bu seçim süreci ise egemenler açısından adeta gerçeğin çölünde geçmektedir. Çünkü içinde bulundukları durum tam anlamıyla devlet aygıtını yönetememe halidir. Bu aygıt olabildiğince parçalı, dağınık ve dengesini yitirmiş durumdadır. Dini değerler ekseninde bloklaşma ve saflaşma berhava olmuştur. Bu son 15 yıldır tepe tepe kullanılan siyasal argümanların etki ve kabiliyetini yitirmesini de getirmiştir.

Egemenler bir yandan seçimlerin tarihsel niteliğini, referandum özelliğini döne yana vurgularken, diğer yandan adeta can derdine düşmüş ve seçimlere odaklanacak koşulları bir türlü yaratamamaktadır. Ayrışmalar bir yandan, yeni birlik arayışları diğer yandan tüm dengeleri alt üst etmiştir. Adayları dahi son düzlükte belli olmuş, belirlenen adaylar yeniden süzgeçten geçirilmiştir.

 

Gezi’nin yarattığı politik kriz: Söz, yetki, karar talebi!

Türk egemen sınıfları son 10 yıl içinde sahici diyebileceğimiz bir politik krizin içinde seçimlere gitmektedirler. Gezi İsyanı bu krizin ilk ve en etkin tetikleyicisi olmuştur. Bu şu açıdan önemlidir; kitlelerin gerçek sorun ve taleplerinin, siyasal istemlerinin geniş bir kitle ayaklanmasıyla gerçekleşmesi kitlelerin sürece oyun bozan ve yeni oyun kurma isteği ile dahil olması anlamına gelmektedir. Yani kitleler artık bir dolgu malzemesi olma, nesneleştirilme durumuna dur demiş ve politik krizin tetikleyicisi olmuştur. Bunun yanında dış politika ve iç politikadaki bir dizi faktör de bu krizin büyümesine, olgunlaşmasına zemin sunmuştur. Ancak ezilen geniş kitlelerin eskisi gibi yönetilmek istememesi sürece damgasını vuran bir niteliğe sahiptir.

Bu eskisi gibi yönetilmek istememe sadece Gezi kitlesiyle sınırlı olmaktan çıkmıştır artık. 17 Aralık süreci ve onun yarattığı sonuçlar daha geniş kesimleri bu halkaya eklemekte ya da bu eğilime sokmaktadır. Bunun sonuçları ilk seçimde berrak bir şekilde açığa çıkmayacaktır kuşkusuz. Çünkü kitleler hala karşı-devrimci söylem ve yönlendirmenin etkisi ve baskısı altındadır. Bunun yanında yeni olan ve karşılarına sarih bir şekilde çıkan seçenek de yoktur.

Ancak politik krizler kitlelerin ilk başta güvenini yıkar, sonra sorgulama sürecini başlatır, arkasında ise reaksiyonu ete kemiğe bürünür. Henüz güvenin ortadan kalktığı aşamadayız. Gelişmelerin hızı ve açığa çıkan pisliklerin boyutu aynı zamanda sorgulama sürecini de buna içsel kılmaktadır.

Devrimci, demokrat kesimler için gerçek ve kitlelerin müdahalesiyle yaşanan politik kriz ve bunun egemen sınıf kliklerinin iç parçalanması, soygun ve düzenbazlıkların açığa çıkması ile derinleştiği koşullarda gerçekleşen seçimler büyük fırsat ve olanaklara işaret eder. Politik krizle birlikte zaten yaşamın her alanında politika ve gelişmeler esas gündemdir. Bunun seçimlerin doğal politize etme karakteriyle iç içe geçmesi geniş kitlelerin gündemini tümüyle işgal etmesini getirir. Bu durum onlarla sıkı ve kaynaşmış ilişkiler kurmanın da olanaklarının artması anlamına gelir.

Bu bağlamda devrimci ve demokrat güçlerin ideolojik, politik ve örgütsel zayıflığının gerçek ilacı bu süreçlerin karakterine uygun olarak yaygın, geniş, etkin, sistemli faaliyetler yürütmek olacaktır. Bu durum devrimci enerjinin güçlü şekilde tezahür etmesinin yanında, kitlelerle iddialı bir duruşla buluşmanın da maddi zemini olmalıdır.

Seçimler: Devrim siyaset ve karalılık testi!

Bu bağlamda şunlar söylenebilir:

 – Kitlelerin sorgulama sürecini derinleştirecek, egemenlere yönelik güvensizliğini artıracak politik argümanlar yaygın şekilde kullanılmalıdır. Bu noktada bolca malzeme vardır. AKP’nin yolsuzlukları, CHP’nin azılı faşistleri büyükşehir belediyesine aday göstermesi ya da Kılıçdaroğlu’nun itiraf ettiği gibi kesin kazanılacak yerlerde yürütülen kavga (rant) kitlelere canlı propaganda ve ajitasyon araçlarıyla taşınmalıdır.

– Gezi İsyanı, onun amaç ve hedefleri sürece dahil olan kitlelerin hafızasında canlı tutulmalı, buna mesafeli yaklaşanlara ise onun gerçekliği kararlı ve sebatkar bir çalışmayla taşınmalıdır. Gezi’nin söz, yetki ve karar alma süreçlerinde yer alma talebini içeren özü ön plana çıkarılmalıdır.

– Seçim çalışmaları görünür olmalıdır. Yaşamın her alanında kendini göstermeli, ne amaçladığı anlatılmalıdır. Görünür olmak aynı zamanda kendini tartıştırmak ve gündem yapmak demektir. Bu unutulmadan yoğunluk ve konsantrasyon sağlanmalıdır.

– Seçimlerde en önemlisi iddia sahibi olmadır. Kitleler iddia sahibi olmayanı ciddiye almaz. İddia sahibi olmak ise söylediklerine tutkuyla inanmayı, ısrarla geniş kesimleri buna ikna etmeyi gerektirir. Disiplinli, sürekliliği sağlanmış, adeta gece ve gündüz demeden bu eksende yürütülecek çalışmalar geniş kesimleri etkileyecektir. Kamuoyu oluşturmadan, politik etkinliğin sağlanamayacağı unutulmamalıdır.

– Yerel seçimlerde somut projeler ve adaylar oldukça önemlidir. Bu açıdan bakıldığında kitlelere taşınacak, onları etkileyecek aday profilleri ve projeler mevcuttur. HDK/P bu yönüyle bizim açımızdan iyi bir avantajdır. Mevcut adaylar kamuoyu oluşturmada, kitlelere sunumu yapılmada üst düzey profillere sahiptirler. Bu durum kitlelerle kolaylıkla ilişki kurmada da bir olumlu yan olarak görülmelidir.

– Ezilen ulus ve mezhep olan Kürt ve Alevilerin blok olarak etkileme olanakları fazlasıyla mevcuttur. Bu kesimler siyasal olarak ileri düzeydedir. Bu kesimlere yönelik ve onların gerici partilerden etkilenmelerine karşı özel çalışmalar ve teşhir zorunlu ve ihtiyaçtır.

– Yine başta işçi sınıfı ve diğer ezilen sınıfların yoğun olarak yaşadığı ve çalıştığı alanlarda onların sorunlarına dair özel çalışmalar içinde olmak, özellikle taşeron işçilerin hedeflenmesi öncelenmelidir.

– Mezhepçi ve İslam gömleği giyen siyasal yaklaşımların ipliği pazara çıkmıştır. Deyim yerindeyse, paradigma iflas etmiştir. Bunların etkilediği yoksul ve yine güçlü demokratik duyarlılığı olan kesimler hem hayal kırıklığı içinde hem de bir arayıştadır. Bu kesimlerin HDK/P’ye yönelik bir ilgisinin olacağı ya da en azından ne söylediğine dair kulak kabartacağı unutulmamalıdır. Bu durum bu kesimlerle yeni ilişki biçimi kurmanın olanaklarını da yaratacaktır.

Seçim çalışmalarının bu bağlamda sıkı, kaynaşmış, bütünlüklü bir ele alışı; yaşanan politik kriz ve seçimlerin doğal politik atmosferinin çakışmasının yarattığı politik iklimde sıçramalı gelişimlere vesile olabilir. Gelişmeler sürecin ekonomik krizle birlikte politik krizin derinleşeceğine işaret etmektedir. Bu yaygın bir kitle hareketi şeklinde gelişeceği gibi geniş, tarafsız bir kitlenin memnuniyetsizliğini de tetikleyecektir. Bu seçim çalışmaları bu süreci karşılama da eksiklikleri azami düzeyde tespit etme, politika yapma tarzını olgunlaştırma ve devrimci süreci ivmelendirecek yeni olanakları yaratma açısından önemlidir. Bu, belli açıdan devrimci harekete tarihsel gelişme fırsatı sunacak bir özelliğe de sahiptir. Meseleye bu ciddiyetle yaklaşılmalı ve örgütlü çalışma ve disiplin bu eksende radikal bir şekilde hayat bulmalıdır. Bu andaki en devrimci görev olarak kavranmalıdır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu