Emek

“Biz bu davaya baş koyduk ve kazanacağız”

İstanbul: Ülkemiz genelinde işçi sınıfına yapılan saldırılara karşı bu soğukta işçi sınıfının bilinciyle ilmel ilmek işleniyor direnişler. Patrona ve sisteme inat işçi sınıfı direnişlerine kurdukları çadırdalarda tüm kararlılığıyla devam ediyor.

Biz de bu direnişin gazetemiz aracılığıyla bir parçası olmak adına DHL işçileriyle bir söyleşi yaptık.

Kaç gündür direniştesiniz?

Burcu Sonbahar: Direnişimiz 252 gündür devam ediyor.

– Neden işten çıkarıldınız?

– Performans düşüklüğü denildi. Ama tabii ki yalan söylüyorlar. 2011 yılında yılın en iyi ikinci elemanı seçildim ve ödül verdiler. Çıkarılmadan 2 hafta önce yine terfi edileceğimizi söylediler. Fakat beklettiler. Ardından beni çağırdılar ve işten atıldığımı söylediler… Bu süreçte sendikaya üye olduğumu anlamışlar… 100 ve 110 saat mesaimiz var ve buna rağmen performans düşüklüğü dediler.

– Sendikalı olmanızdan neden korkuyorlar?

– İstemiyorlar, çünkü ucuz işçi çalıştırmak istiyorlar. Yılda bir kez zam yapıyorlar. Biz de buna karşı duruyoruz, hakkımızı vermek zorunda kalacaklar. Bu yüzden DHL’ye mücadeleci sendika sokmuyorlar. İnsan gibi çalışacağız. Bu da onun cebine daha az para girmesi demek. Bu yüzden sendikalaşmamızdan korkuyor.

Şimdi kendine yandaş sendika bulmuş. Yani anlayacağınız patronlarla mücadele ettiğimiz yetmiyor, bir de onların işbirlikçi sendikaları ile uğraşıyoruz..

İşçiler birlik olsun, sendikalı olsunlar. Ancak bu şekilde istediğimiz gibi, sömürülmeden yaşarız. Özellikle kadınlar korkmasın.

“Kazanana dek…”

– Direniş sürecinden ve yaşadıklarınızdan söz eder misiniz?

Gülçehre Yıldırım: 6 ay önce günlükçü olarak çalışıyordum. Sonra çalışmamı beğendiler ve beni kadroya aldılar. 4 ay çalıştım. Daha sonra sendikaya üye olduğumu duyan işverenler, performans düşüklüğü deyip beni işten attılar. İşçinin yanında olan, bizim yanımızda olan sendikaları istemiyorlar. DHL’de kendi sendikasını istiyor. Çünkü o sendika işbirlikçisi, kârlarını paylaşacakları bir ortaklarıdır. Karşımıza Hak-İş sendikasını çıkarıyorlar. Ama bizler kazanana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Ya kazanacağız ya kazanacağız!

“Sonuna kadar…”

– Direnişe nasıl başladınız ve işten atılma sürecinde neler yaşadınız?

Dilek Yeşiltepe: Ben DHL’de gündelikçi olarak başlamıştım. Günlük 25 TL yevmiye ile çalışıyordum. Daha sonra 700 TL ücretle kendi bünyesine aldı şirket. Yaklaşık 2 yıl çalıştırdılar. 2012 yılında arkadaşlarımız sendikal örgütlenmeden dolayı işten atıldığında biz de artık örgütlenmeye ve bir şeyler yapmaya başladık. Yönetim bunu duyduğunda bana “bizimle işbirliği yap” teklifinde bulundu. Ama ben kabul etmedim. Direnişteki arkadaşlarıma selam verdim diye benden savunma istediler. Sonra işime son verildi. Hem de tazminatsız.

– Bu kadar ağır koşullar altında kadın işçi olmak nasıl bir durum?

– Bizler depolarda erkeklerden bile daha ağır şartlarda çalışıyoruz. Hamile kadınlara ağır eşyalar taşıtıyorlar. Bu kadar çalışmamıza rağmen, kadınız diye emeğimizi ve gücümüzü küçük görüyorlar. Ama bizler inanıyoruz ve haklı mücadelemizin peşinde gidiyoruz/gideceğiz. Ve kararlıyız, sonuna kadar gideceğiz. Bugün işbirlikçiler içerde, emek harcayan bizler dışardayız. Bizler onurlu bir mücadele veriyoruz. Emeğimizin hakkını istiyoruz… Sesimizi duyan herkes bu onurlu mücadelede yanımızda olsun istiyoruz.

“Yaşasın direnişimiz…”

– Nasıl başladınız direnişe ve nasıl devam ediyor?

Aysel: Dört yıldır sorunsuz çalışıyordum DHL’de. Ama sendikaya geçince sorunlar başladı. Baskılar artmaya başladı. Bizler sendika istediğimiz için tuvaletlerimiz kilitlendi, çaylar cam bardakta verilirken plastik bardakta verilmeye başlandı. Kadınlar içerde sürekli eziliyor. Emeklerinin karşılığını almıyorlar. Mesela erkeklere 35, bizlere ise 25 TL veriyorlardı. Benim sendikalı olduğumu duyduktan sonra beni çağırdılar ve işten attılar. Ama beni kovanlara inat diyorum ki; “Yaşasın DHL direnişimiz”!

– Nasıl başladınız direnişe, nasıl devam ediyor?

Faruk Güneş: Beş yıldır DHL’de çalışıyorum. Benim yerime müşterilerden dört-beş kat fazla para alıyorlardı. Ben artık buna sessiz kalamazdım. Bizler yöneticilere gidip, derdimizi anlattığımız zaman “kapı orada“ deyip yol gösteriyorlardı. Üç hafta önce beni çağırdılar, Hak-İş’te örgütlenmem gerektiğini söylediler. Ben de “yok” dedim. Sendikalı olduğum için de dün işten atıldım.

Biz bu davaya baş koyduk ve kazanacağız. Bizler mücadelemize sahip çıkarak davamıza devam ediyoruz, edeceğiz.

– Neden atıldınız ve direniş nasıl gidiyor?

Doğan Ermen: İşten atılmamın esas nedeni mesai vb. değil, sendikalı olmamdır. İşçiler burada çok ağır şartlarda, ucuz bir şekilde çalıştırılıyorlar. Sendikalı olmamızı istemiyorlar çünkü; sendikaya üye olursak hakkımız olanı alacağız. Direnişimiz ilk günkü kararlılığıyla devam ediyor ve kazanana dek sürücek. Burada işçilere diyorum ki; kendi çıkarlarına, emeğine ve kendi sendikalarına sahip çıksınlar.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu