Emek

“Cennetten köşeler” aslında “ucuz emek cennetleri”!

H. Merkezi: TC’nin yaklaşık bir yıldır, ezilen her kesime yönelik açmış olduğu savaşın bir hedefi de işçi ve emekçiler. Dış ve iç politikadaki saldırgan politikalarını, işçi ve emekçiler üzerinde işten çıkarmalar, güvencesiz çalışma koşulları ve iş cinayetleri ile yansıtan devletin bu politikalarından yaz aylarında en çok etkilenenler ise turizm işçileri oluyor.

200 bin turizm işçisi işsiz!

Yarattığı krizin faturasını işçilere kesen TC, bu yıl Antalya’da 200 bin turizm işçisini işsiz bıraktı. Türkiye’de her yıl otel, plaj, kafe, eğlence yerleri ve benzeri alanlarda çalışan 2 milyon 500 bin turizm işçisinin 600 bine yakınının çalıştığı Antalya’da otellerin yüzde 30’u bu yıl hiç açılmadı. Ekonomide, turizmden doğru başat rollerden birine sahip olan Rusya ile ilişkilerini yaz aylarının gelmesi ile düzelten TC, ne olursa olsun savaşın faturasını işçi ve emekçilere keserken turizm işçilerine yönelik emek sömürüsü yeni bir mevzu değil.

Yaz ayları boyunca “cennetten bir köşe” olarak adlandırılan, çeşitli kampanyalarla turist çekilmeye çalışılan tatil beldelerindeki turizm işçilerinin çalışma şartları, emek sömürüsünün en somut hali. Günde 12-14 saat çalıştırılan, ücretli hafta tatili yapamayan, sigorta ve emeklilik hakları gasp edilen, mesai ücreti alamayan turizm işçileri, “cennetten köşeler”in aslında “ucuz emek cenneti” olduğunu gösteriyor.

 Stajyer personeller ile genç işçilere yönelen ve sigortasız işçi çalıştırmak için özellikle bu yöntemi kullanan patronlar kârlarına kâr katıyorlar. % 10 stajyer personel çalıştırma hakkının olduğu turizm sektöründe, mesele tam tersinden işliyor; % 10 sigortalı işçi çalıştırılırken stajyer personele ağırlık veriliyor. Mültecilere yönelik hak gaspları, elbette ki bu sektörde de es geçilmiyor! Binlerce mülteci, sigortasız olarak çalıştırılırken çalışma koşulları da bir o kadar ağırlaştırılıyor.

ILO sözleşmesi 25 yıldır imzalanmıyor!

Turizm çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirilmesini öngören ILO sözleşmesi ise 25 yıldır Türkiye tarafından imzalanmıyor.

Patronların ceplerini, işçilerin alınteriyle dolduranlar kendi düzenlerinin bozulmalarını istemezlerken yaşadığımız süreç de bu tablodan farklı ilerlemiyor. Krizin faturasını işçiden kesen ve patronların kârına kâr katmasına öncelik verenler, İŞKUR’un “İşbaşı Eğitimi Programı” kapsamında işçilerden tahsil ettikleri işsizlik fonunu patrona aktarıyorlar. Bunun yanı sıra İŞKUR ile birlikte otelin kendi alması gereken sezonluk işçilerin alınmasına engel olunurken daha önce askıya alınmış ve işbaşı yapacak olan yılların deneyimli işçi, patron tarafından İŞKUR üzerinden gelmesi söylenerek “stajyer personel” konumuna düşürülüyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu