GüncelKadın

ROJAVA | “Devlet bizden korksun!”

Yaşamın görünmeyen kadın kahramanları geçmişten günümüze, Flormar direnişinden Gezi’ye, Rojava’ya, metropollerinden köylere, Türkiye Kürdistanı’na, Heftanin’e… Direnen yiğit kadınlar her yerde.

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi’nin (KBDH) attığı bu slogandaki özgürlüğün kokusunu özgür alanlardan, kadın devriminin caddelerinden hissetmek… Günlerdir hem cinslerimiz şiddete, katliama karşı “Aile değil, kadınız”, “Devlet bizden korksun” vb. sloganlarla kazanılmış hak olarak gördükleri İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanılması ve kadına yönelik tüm saldırılar için sokakları terk etmiyor. Biz de buralardan güzelim kadınları özlemle, coşkuyla izliyor, dinliyoruz.

Tarih kadınların direnişini kaydediyor!

Kadın katliamlarının sıradanlaştığı, katillerin mahkemelerce neredeyse ödüllendirildiği, her şeyin tahrik indirimi olarak görüldüğü bu düzende her yıl, her gün, her saat ya da her dakika bir kadın sokak başında, bir ormanda, bir evde ya da ıssız bir köşede katlediliyor. Erkek egemenliğinin tüm alanlarımızdaki “hakimiyetine” karşı tarih bir yandan da kadınların direnişini kaydediyor. Sosyal medyayı, film sitelerini “toplumsal standartlara aykırı davranışları normalleştiriyor” vb. ile kapatmaya çalışan faşist zihniyet daha dün “pembe otobüs” ve taksilerle hararetle kadına yönelik şiddete güya karşı olduğunu açıklarken bugün kadınların kadına şiddeti önlemeyi “güvence” altına almaya çalıştığı uluslararası bir sözleşmeyi savunmasına dahi tahammül edemiyor.

Ama devlet, polis, medya şiddetine karşı kadınların biriken öfkesinden kurtulamayacaklar.

“…Ne zamandır ertelediğim her acı,
Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi
…”

Nilgün Marmara

Kadınlar korona, devlet şiddeti, kadın kırımı ya da baskı yasalarını dinlemiyor. Dün bir kadın “…Pınar Gültekin’in cansız bedeni bugün bir varilin içinde bulundu. Pınar bir erkeğe hayır dediği için katledildi…” sözleri ile tüm öfkesi ile haykırdı. Kadınlar itirazlarını, isyanlarını sokakları yankılandırarak kazanılmış haklarını savunarak kadın katliamlarını “durdurmaya” çalışıyor.

Yaşamın görünmeyen kadın kahramanları geçmişten günümüze, Flormar direnişinden Gezi’ye, Rojava’ya, metropollerinden köylere, Türkiye Kürdistanı’na, Heftanin’e… Direnen yiğit kadınlar her yerde. Bize de adlarını bir haberde okuduğumuz, kadınlar ve çocuklar için sokakları erkek egemenliğine dar eden “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganlarını her koşulda haykıran kadınları selamlamak düşüyor. 

Önce kadınları vurun!

Faşizmin kadın derneklerini kapatması, kayyım atadığı belediyelerin kadın eşbaşkanlarını tutuklaması, kazanılan hakların gasp edilmek istenmesi, şiddete ya da kadın cinayetine sessiz kalması daha doğrusu teşvik etmesi boşuna değil. Çünkü kadınların bin yıllardır bastırılmış potansiyelinden, yaratıcılığından, yaşam enerjisini yeniden açığa çıkarmasından korkuyor.

“Önce kadınları vurun” öğüdünün “terörist” eylemlerle ilgilenen polis ekiplerine verilen öğütlerden biri olması kadınların erkeklerden daha acımasız, erkeklerden daha tehlikeli oldukları için değil, kadınların yaşadıkları toplumsal düzene başkaldırdıklarında Leyla Halid, Susanna Ronconi, ETA’lı IRA’lı kadınlar olmasından korktukları içindir. Başkaldırdıklarında Sakine, Eylem, Sefagül, Mercan, Aynur, Ceren olmasından korktukları için “Önce kadınları vurun” talimatını veriyorlar.

Faşist AKP iktidarı ve tüm erkek egemen sistemler bu sebeple daha çok kadınlara saldırıyor. Kadınlar varlıkları, direnç ve kararlılıklarıyla zulmün ve erkek egemen şiddetin karşısında duracaklardır. Bu tarihin, doğanın, insan ve kadın olmanın şaşmaz yasasıdır. Bu direniş ve başkaldırı yasasının karşısında ne zulmün sahipleri ne de erkek egemen anlayışıyla kirlenmiş zehirlenmiş canavarlar durabilir. Biz her yerdeyiz her yerde var olmaya direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Her şeye inat varız. Kadın sesi, sözü, direnci ve onuru vardır, var olmaya devam edecektir. (Bir TKP-ML TİKKO savaşçısı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu