Kadın

YORUM | Kürtaj haktır, fişleme suçtur!

"Açıktır ki benzer kadın kimliği ve bedenine dönük saldırı girişimleri ne zaman gündeme gelirse gelsin aynı karşı duruşu gerçekleştirerek bedenimiz üzerinde söz söyleme hakkını kimseye vermeyeceğiz"

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, 1 Ocak 2017 ile 31 Mayıs 2019 tarihleri arasında kentteki tüm kamu ve özel hastanelerde 30-40 yaş aralığında “polikistikover sendromu” olup, kürtaj yaptıran kadınların listesini İl Sağlık Müdürlüğü’nden istedi.

Emniyet Müdürlüğü’nün “ivedi” ve “gizli” ibareleriyle gönderdiği kadın düşmanı belgesi yazının ardından İl Sağlık Müdürlüğü de ilgili kurumlardan listenin en geç 13 Eylül’e kadar kendilerine ulaştırılmasını talep etti. Ancak kadınların bedenlerine dönük saldırı anlamına gelen bu “gizli” bilgiye karşılık verdikleri tepki nedeniyle Emniyet Müdürlüğü geri adım attı.

Çünkü Emniyet Müdürlüğü’nün istediği bilgi; sağlık ve cinsel hayata ilişkin “özel nitelikli kişisel veri” kapsamına giriyor. Bu bilgiler normal koşullarda “mahrem” olduğu için ancak belli şartlarda verilebiliyor.

Mevzu bahis erkliğin tahsisi olunca…

Bilindiği gibi TCK’nin 135. maddesinegöre hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası veriliyor. Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda ise aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılıyor. Ancak Emniyet Müdürlüğü çok rahat bir şekilde verileri alabiliyor, yasa uygun mu değil mi bakmıyor. Mevzu bahis erkliğin tahsisi olunca yasaların hükmü kalmıyor…

AİHM de “sağlık verilerinin gizliliğine saygı” konusunu,  İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf devletlerin uygulamasını yasal sistemlerinde temel bir ilke olarak kabul etmektedir.Devletin hukuk devleti olabilmesinin bir yolu da, bireyin güvenliğini sağlamaktan geçer.

Diğer yandan sağlık hizmeti veren kişilerin, hasta hakları ve kişisel verilerin gizliliği gerekçesiyle bu bilgileri gizli tutması gerekir. Sağlık Müdürlüğü’nün bu temel bilgiye sahip olduğunu biliyoruz. Savcılık tarafından “terörle mücadele soruşturması” kapsamı kriter olarak alınarak kürtaj yaptıran kadınların listesini istenmesi, sağlık çalışanlarını suç işlemeye, hasta haklarını ihlal etmeye, mesleki etik değerleri çiğnemeye teşvik etmektir. Terörle mücadele söyleminin arkasında kadın düşmanı kartı ile kadınların kazanılmış haklarına saldırı, kadınların kaç çocuk doğuracağına ve daha bir çok kazanılmış hakkına saldırı söz konusudur.

“Kadınların “fişlenme”si kabul etmedik/etmeyeceğiz”

Kişisel verilerin devletin kendi kanunlarını dahi hiçe sayarak paylaşılması isteminin altında erkek devletin kürtaj hakkına saldırısı yatmaktadır.Meselenin özü erkek devletin kadınların bedeni üzerinde tahakküm kurma anlayışında yatmaktadır.

Kürtaj meselesi sadece Türkiye’de değil, dünyadaki tüm devletler tarafından kadınların sağlık, üreme hakkı, bireysel özgürlük meselesinden ziyade nüfus planlaması açısından ele alınmaktadır. Bu nedenle gündeme geldiği her yerde karar aşamasında kadınlar değil, siyasiler “söz sahibi” olarak konuşuyor.

Hatırlanacağı üzere kadınlar kürtaj haklarına karşı saldırılara 2012 yılında kitlesel bir şekilde sokağa çıkarak karşı durmuşlar, tepkilerini “Benim bedenim, benim kararım” sloganıyla dile getirmişlerdi.Kadınlar kürtajın yasaklanması girişimine karşı “Bunun orta yolu yok, kürtaj hakkımızı tartışmıyoruz. İstediğimiz zaman istediğimiz kadar çocuk yaparız, zorla gebelik istemiyoruz” demişlerdi. Ancak kadınların verdikleri mücadele ile kürtajın yasaklanması durdurulmuşken, kürtaj yasal olduğu halde kadınlar bu hizmete ulaşamıyor, bazı şehirlerde hiç kürtaj yapan hastane bulamıyor.

Kadınlar merdiven altı kürtaj ile sağlıksız ortamlarda hastalık kaparken kimisi ise kürtaj sırasında yaşamını yitirebiliyor. Devlet kürtaj yasal olmasına rağmen hastaneler üzerinde baskı kurarak ya da kürtaj yapanları fişleyerek kürtajı fiilen yasaklamış oluyor. Yine devlet kürtajı yasaklayarak tecavüze maruz kalmış kadınları ve kız çocuklarını doğuma zorluyor.

“Kürtaj haktır, hak  kadınlarındır”

Bugün Emniyet Müdürlüğü’nün Sağlık Bakanlığı’ndan istediği kürtaj bilgileri ile “fişleme” istemine karşı kadınların “Kürtaj haktır, karar kadınlarındır” diyerek tepkilerini ortaya koymaları, kadın mücadelesinin örgütlülüğü erkliğin yeniden tahsisine karşı etkili bir alan oluşturmuştur. Bu anlamda kadınların sağlık hakkına erişimini, cinsel sağlık hakkını, kürtaj hakkını kriminalize ederek engellenmesine izin vermeyeceğimizi tekrar ortaya koyduk.

Bizler, ücretsiz ve güvenli kürtaja erişim hakkının ortadan kaldırılması gibi, bir sağlık hizmeti olan kürtaja ait verilerin izinsiz kullanılmasını ve böylece kadınların “fişlenme”sini kabul etmedik/etmeyeceğiz.

Nitekim kadınlar gösterdikleri tepki ile geri adım attırarak sözlerini yeniden tekrar etti. Açıktır ki benzer kadın kimliği ve bedenine dönük saldırı girişimleri ne zaman gündeme gelirse gelsin aynı karşı duruşu gerçekleştirerek bedenimiz üzerinde söz söyleme hakkını kimseye vermeyeceğiz.

Bir YDK’lı

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu