GüncelManşet

(İzlenim 4)Anaların ağıtları ve sloganları bizlere evlatlarının siperlerini doldurma mesajıdır!

5 Haziran günü Dersim’de son yolculuğuna uğurlanan Beş kadın yoldaşımızın cenaze törenine İstanbul Sarıgazi’den katılan yoldaşların izlenimlerini, duygularını aktaran kısa yazılar ayrı bölümler halinde derlenmiştir.

Yıl 2011 Nisan’ın 23’üydü yoldaşların yanına gittim. Bir yoldaş hüzünlü bir sesle ANF haber ajansını aç demesiyle kötü bir haber geldiğini anlamak hiçte zor olmamıştı. Siteyi açtığımda 5 kadın gerillanın 2 Şubat’ta göçük altında kaldığı haberini veriyordu. Hepimiz yıkılmıştık onlar gerillaydı, düşmana aman vermeyenlerdi.  Dersimde, Karadeniz’de bir gelenek yaratanlardı. Onlar böyle kolay ölmemeliydiler. Beş kızıl karanfilin Meral Yakarlardan, Barbaralardan aldıkları bayrağı yeni yoldaşlarına teslim etmenin vakti gelmişti. Biliyorduk hiçbir yoldaşımızın beşlerin yerini dolduramayacağını ancak o bayrağı Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’nın zirvelerine dikmenin andını içten içten haykırıyorduk.
Ve gün gelip çattı. Aradan 3,5 yıl geçmiş ve yoldaşlarımızın mezar yerleri açıklanmıştı. Hüzünlerimiz, acılarımız tekrardan tazelendi. Ama artık daha inançlı daha öfkeliydik. Düşmandan hesap sorma bilinciyle hareket ediyorduk. Dersime 5 kızıl karanfilimizin cenazelerini defnetme vakti gelmişti. Çarşamba günü yola çıkılacaktı. Gece yatağa yattığımda bir türlü uyku tutmuyor ve ilk defa yoldaşlarımın cenaze törenine katılacaktım, katılmalıydım da yoldaşlarımızın yanında olmalı, hesaplarını soracağımızın andını içmeli, kavga kaçkını olmamalıydım. Öyle de yaptım!
Sabah oldu ve araçlarımıza bindik Dersim’in yolunu tutma vakti gelmişti. Marşlarla türkülerle bazen de yoldaşlara ağıt yakarak yolculuğumuzu sürdürüyorduk.  Dersim il sınırı göründüğünde gözlerimiz dağlık bölgelere yöneldi. Tepelere mağaralara bir arayış içinde bakıyor, gerillaları görürüz umuduyla bir heyecan ve sevinç yaşıyorduk.  Saat 07.30 civarı Dersim merkeze geldik. Artık otobüsten inme yoldaşlarla buluşma vakti gelmişti.  Çoğu yoldaşı tanımıyor ama hepsiyle kırk yıldır tanışıyor gibi sarılıyor acılarımızı paylaşıyorduk.
Ben Cem evinde görevliydim ve yürüyüşe katılamadım.  İzlenimlerime göre bütün yoldaşlar görev ve sorumluluklarının bilincinde tam da bize yakışır şekilde PARTİZANCA hareket ediyorlardı. Şehitlerimizi beş kızıl karanfilimizi toprağa vermenin vakti gelmişti. Yoldaşların mezar yerleri özenli bir şekilde hazırlanmış, şehitlerimiz sıralı bir şekilde mezarlara konulmuştu. Anaların ağıtları eşliğinde defin işlemleri tamamlandı. Beş kızıl karanfilimize olan görev ve sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi düşünüyorum artık yeni görev ve sorumluluklar bizi bekliyor.

(…)

Beşlerimizin mezar yerlerinin açıklandığı haberini okuduğumda hüzünlendim, aynı zamanda öfkelendim. 10 gün sonra cenazelerin Adli Tıptan alınarak, uğuruna gözlerini kırpmadan canlarını feda ettikleri Dersim topraklarına defnedilecekleri haberi geldi. Cenazeye katılacak arkadaşlarla buluşarak saat 15.00 civarında yola çıktık. Acıyı, hüznü ve sevinci bir arada yaşıyorduk sanki. Sabah 06.00 civarı yüksek dağları görünce heyecandan yerimde durmakta zorlanıyordum.  Gözlerim dağlarda sanki yoldaşlarımız çıkacak karşılaşacağız umuduyla bakıyordum.
Dersim merkezde otobüsten indi
ğimiz anda “beşler yaşıyor kavga sürüyor” diye haykırıyoruz her bir ağızdan. Yoldaşlardan biri  “beş kızıl karanfilimizin tabutlarını süsleyeceğiz” dedi. Ben daha bir duygulandım o an hastaneye geldiğimizde daralıyorum.  Dün dağlarda keleş elde savaşan yoldaşlarımız morgda yatıyordu. O an yoldaşlarımızın mevzilerini doldurmanın zamanı geldi de geçiyor diye düşündüm.
Önce Fatma yoldaşın cenazesi alınıyoruz hastaneden sloganlar ve Kürtçe ağıtlar eşliğinde.  Annesinin ağlayışları, ağıtları beni çok etkiledi.  Anaların ağıtları ve sloganları bizlere evlatlarının siperlerini doldurma mesajını anlatıyordu.
Cenazemizi alk
ışlar, sloganlar, ağıtlar eşliğinde cenaze araçlarına koyup konvoy eşliğinde Dersim merkeze doğru yola çıkıyoruz. Merkeze geldiğimizde Dersim halkı evlatlarımızı sahipleniyor. Her bir ağızdan “Dersim’de düşene dövüşene bin selam” sloganı haykırılıyor. Cem evine doğru yola çıkıyoruz. En önde yoldaşlarımızı taşıyan cenaze araçları, araçlara sarılmış analarımız karakolun önünden geçtiğimiz sırada hep bir ağızdan umudun adını haykırıyorlar. Evlatlarının mücadelesini sloganlaştırıyorlar.
Anaların ağıtları, yoldaşlarımızın yeminleriyle mezarlığa doğru yola çıkıyoruz. Ölülerimizden korkan devletin köpekleri dağ tepelerinden dürbünlerle, kameralarla izliyor, kayıt yapıyorlardı. Korksunlar çünkü 42 yıldır süren savaş onların korkulu rüyası olmaya devam ediyor,  edecek.

(…)

Beş yoldaşımızın cenazesinin üç yıl sonra ailelerine teslim edilmesi bizi ve aileleri de çok duygulandırdı. Duygulandığımız kadarda düşmana kinimizi arttırdı.
Ailelerin cenazeleri sahiplenmeleri çok iyiydi. Yoldaşları ile birlikte slogan atarak yürümesi, diğer devrimci dostlarımızın birlikte hareket etmesi,  halkımız tarafından da sahiplenmesi bizi daha da çok duygulandırdı.

(…)

5 kızıl karanfilimizi dersimde uğurlarken sonsuzluğa duygularımı ve gözyaşlarımı tutmakta zorluk çektim. Yoldaşların naaşı defnedilirken bir kez daha anladım mücadelemizin önemini ve yoldaşlarımızın taşıdığı değeri. Kızıl karanfillerimizi, kızıl kefenle sonsuzluğa uğurlarken bende yarattığı duygu daha kararlı mücadele etmek ve yoldaşlarıma daha da iyi bir yoldaş olmaktı.

                                                                                                       Sarıgazi Partizan

                                                                                                   

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu