Kadın

Gazetecilerin pusulası hala çalışıyor: Mirası sahipleniyoruz

Kürt Kadın Gazeteciler Günü'ne ilişkin Jinnews'e konuşan Özgür Gelecek çalışanı Sevda Erkılınç “Bu gücün geldiği mirası sahipleniyoruz” dedi.

 Gurbetelli Ersöz, güçlü kalemi ve cesaretiyle yalnızca Kürt kadın gazetecilere değil, ülke ve dünyadaki hakikatin izinde olan tüm kadın gazetecilerin pusulası olmaya devam ediyor. Gazetecilerden Sevda Kılınç “Bu gücün geldiği mirası sahipleniyoruz” derken, Melis Alphan ise “Kürt kadın gazetecilerin azmini ve dirayetini çok kıymetli buluyoruz” diye belirtti.
Özgür basın geleneğinin ilk kilometre taşlarından olan Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz’ün yaşamını yitirdiği 7 Ekim, 2013’te “Kürt Kadın Gazeteciler Günü” olarak ilan edildi. Yaşamını yitirişinin üzerinden 23 yıl geçmesine karşın Gurbetelli’nin güçlü kalemi ve cesareti yalnızca Kürt kadın gazetecilere değil, ülke ve dünyadaki hakikatin izinde olan tüm kadın gazetecilerin pusulası olmaya devam ediyor.
Kadın gazeteciler, Gurbetelli’ye ve Kürt Kadın Gazeteciler Günü’ne ilişkin duygu ve düşüncelerini  ajansımızla paylaştı.

‘Kadın gazeteci olmak…’

Özgür Gelecek Gazetesi’nden gazeteci  Sevda Erkılınç, sözlerine Kürt Kadın Gazeteciler Günü’nü kutlayarak ve Gurbetellli Ersöz’ü anarak başladı. Ülkede zor olan gazetecilik mesleği içinde muhalif ve sosyalist gazeteci olmanın ötesinde kadın gazeteci olmanın çok daha ağır zorlukları olduğu belirten Sevda, neden olarak ise şunları ifade etti: “Erkek egemenliğin çok yoğun olduğu ve her yerde yeniden üretildiği bir ülkede ve coğrafyada yaşıyoruz. Aynı zamanda bölge açısından çok daha zor. Orada yaptığın haberler senin gözaltına alınmana ve tutuklanmana neden olabiliyor ya da gazetenin yayın yönetmeni olmak yıllarca içeride kalmana neden olarak gösterilebiliyor. Türkiye’de yoğun bir baskının yaşandığı bir zaman dilimindeyiz, özellikle son 4-5 seneye bakıldığında…”
‘Bu gücün geldiği mirası sahipleniyoruz’
Gurbetelli’nin gözaltı, tutuklama, kaybetme ve katletme olaylarının yaşandığı 90’lı yıllarda Türkiye’nin ilk kadın genel yayın yönetmenliği yapmasının kendisini heyecanlandıran ve gururlandıran bir yerde olduğunu belirten Sevda, “Gurbetelli’nin ortaya koyduğu direngenlik bizim açımızdan çok önemli. Biz sosyalist gazetecilerin öğrendiği çok şey oluyor. Kürt kadın gazetecilerin ısrarı, ortaya koyduğu direniş biçimi aslında gücünü buradan alıyor diyebilirim. Biz bu gücün geldiği mirası sahipleniyoruz. Ben Özgür Gelecek gazetesinin bir kadın gazetecisi olarak da,  bir Kürt kadın gazetecisi olarak da bu direnişi sahipleniyorum” dedi.
‘Kadın gazeteciler ısrarı elden bırakmıyor’
Gurbetelli’nin mirasçısı kadın gazetecilerin sahadaki çalışmalarına ve başarılarına dikkat çeken Sevda, “Gazetelerde, ajanslarda kadınların yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Kadın gazetecilerin her türlü baskı aracına rağmen sahip oldukları ısrarı elden bıkmadıklarını ve işlerini hakkıyla yaptıklarını görüyoruz. Gurbetelli ’den bahsederken aklıma gazeteci Suzan Zengin de geliyor. Özgür Gelecek gazetesinin Kartal Bürosu’nda çalışan kadın arkadaşımızdı Suzan. Bir dönem tutuklandı ve daha sonra sağlık hakkının engellenmesi ve tedavisinin yapılmayışı nedeniyle yaşamını yitirmişti. Suzan’ın işçi direnişlerine ısrarla gitmesi, objektifini ve kalemini hiç bırakmaması, gittiği her yerde mutlaka haber çıkarma kaygısı ve emeği çok önemli bir yerde duruyor. Kadın gazetecilerin ortaya koyduğu şeyler, mutlaka takip edilecek ve hatta üstüne katılarak büyütülecektir.  Öğrenilecek şeyler ve üstüne kata kata, biriktire biriktire gittiğimiz noktalar olduğunu düşünüyorum. Evet çok heyecan ve mutluluk verici bir noktada duruyor. Gözaltına alınabiliyor, tutuklanabiliyoruz. Ancak bu direngenliğimizi sürdürüyoruz. Çünkü bizler ancak bu şekilde var edebiliyor, var olabiliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Meslektaşlarımın azmi ve dirayetini çok kıymetli buluyorum’

Gazeteci Melis Alphan ise, “Bugün Türkiye’de ifade özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne yönelik baskı inanılmaz bir boyutta. Gerçek anlamda gazetecilik yapanlar sürekli hedefte ve saldırı altında. Bu baskı ve saldırılar söz konusu gazeteci kadın, bir de Kürt olunca katmerleniyor. Yani Türkiye’de gazetecilik zaten zor, kadın olmak zaten zor, bunlara ek olarak bir de ötekileştirilen bir halkın mensubu olarak gazetecilik yapmaya çalışınca iş iyice zorlaşıyor. Gözaltılara, tutuklamalara, kapatmalara rağmen gerçeklerin peşinde koşan ve bunları kamuoyuna duyuran bu meslektaşlarımın özellikle de kadınların sesini duyurma yönünde azmini ve dirayetini çok kıymetli buluyorum” diye konuştu.
Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu