Makaleler

Sendikaların 1 Mayıs 2014 sonrasına bıraktığı izler

1 Mayıs sona ererken, 1 Mayıs’ta ortaya çıkan sonuçlar üzerine çok söz edilebilir. Hepimiz 1 Mayıs sona ererken gördük ki, 1 Mayıs’ta yaşanan tüm gelişmeler, asıl olarak 1 Mayıs öncesi süreçteki toplam gelişmelerin sonucudur. Bu nedenle öncesi sürecin doğru değerlendirilmesi 1 Mayıs’a ışık tutacaktır. Bu değerlendirmeyi birkaç yönüyle ele alabiliriz. Ancak işçi sınıfı ve sendikalar yanı önemli yerde durmaktadır. Bu değerlendirmeler dışında 1 Mayıs gününü ayrıca değerlendirmek gerekiyor.

1 Mayıs’ta tüm fırtınanın üzerinde koparıldığı Taksim tartışmasını işçi ve emekçilerin aleyhine boşa çıkarmak için bizzat talimatla Türk-İş’i Kadıköy’e müracaat ettiren başbakan, Türk-İş başkanı ile yaptığı görüşme sonrası Ankara’yı da ayrıştırdı. Bu ayrıştırma, sendikal alana yapılan son dönemlerdeki en doğrudan müdahaledir. Aslında Kadıköy’e yapılan müracaat ile bunun böyle olacağını önceki yazıda belirtmiştik.

Türk-İş, işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelik saldırılar karşısında bugüne kadar sınıf karşıtı tutumuyla bilinmekteydi. Bu tutumunu grevlerde, direnişlerde, hak kayıpları karşısındaki yaklaşımlarında görmekteyiz. Bugüne kadar yapılan tüm 1 Mayıslarda zorla İstanbul’a gelenlerin 2014 1 Mayıs’ında Kadıköy’ü istemeleri niyetlerini göstermekteydi. Bu durum baştan itibaren işaret etmeye çalıştığımız sonuçları ortaya çıkarmıştır.

Bugüne kadar Türk-İş’e muhalif olduğunu söyleyen Sendikal Güç Birliği’ne bağlı sendikalar bu 1 Mayıs’ta ortaya koydukları tavırla Türk-İş ile aynı yerde durdular. 1 Mayıs öncesi yaptıkları açıklama ile “1 Mayıs’ta sendikalar, ortak kutlamalar yapılmalıdır” yönlü ifadeleri, sadece süreçteki sorumluluğu üzerinden atma çabası sonucuydu. Çünkü 2014 1 Mayıs’ının diğer 1 Mayıslara göre daha sert geçeceğini, şiddetin dozunun daha fazla olacağını herkes görmekteydi. Ayrıca AKP’nin yerel seçimlerde aldıkları oy, bu sendikaları epey ürkütmüş görünüyor. Açıklama sonrası yapılan başkanlar kurulu toplantısında herkes hizaya girmiş gibi, Türk-İş Genel Başkanı “bizim işçiler çatışmalara girmek istemez, yasaklı olan yere gelmek istemiyorlar” diyerek esas niyetlerini de ortaya koymaktadırlar. Bu tutumla aslında Türk-İş’le farklı bir yanlarının olmadığını da gösterdiler.

Aslında hükümet 1 Mayıs’ta alan üzerinden başlattığı Taksim yasağında dayanaklardan biri olan “sokaktaki şımarıklığa” karşı durma konusu, Türk-İş’ten tam destek alırken bugüne kadar bunun karşısında farklı tutum alan Türk-İş içindeki sendikalar da bu 1 Mayıs’la farklılıkları ortadan kaldırmış oldular. Bu anlamda hükümet, sendikal alanda tam anlamıyla istediğini elde etmiş oldu. Türk-İş’in bu işbirlikçi çizgisinden ayrılmak ve düşman cephesinden gelen bu saldırıya işçi-emekçi cephesinden cevap vermek gerekiyordu. Nitekim, Taksim bu anlamda önemli yerde durmaktadır.

Bu noktadan bakıldığında Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube’nin bu bürokratik yapıya hayır diyerek “Kadıköy’e değil Taksim’e gidiyoruz” tavrı ve tutumu önemli yerde durmaktadır. Üstelik Türk-İş içindeki tüm sendikaların Kadıköy korosuna karşı söylenmesini düşündüğümüz bu tutumun önemli olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Üstelik bu tutum işçilerle birlikte basına yapılan bir açıklama ile duyurulmasına rağmen bu tutumun herhangi bir basında yer almaması anlaşılmaktadır.

Sendikalarda durum böyle iken, diğer yandan Türk-İş içinde bulunan ilerici işçiler sendikalarına rağmen Kadıköy yerine Taksim’de oldular. 1 Mayıs’ta yaşanacak baskı ve şiddet görülmesine rağmen, her sokakta Taksim’e çıkmak için çaba sarf eden örgütlü-örgütsüz işçilerden işsizlere, öğrencilerden çeşitli meslek gruplarından oluşan emekçilere kadar sesleri yankılandı. Şiddetin dozu ne olursa olsun artık sökmüyor, sökmeyecektir. İşçiler, emekçiler yaşadıkları baskı ve şiddete karşı mücadele etti, direnmekte ısrarcı olduklarını bir kez daha 2014 Taksim iradesi ile ortaya koydular. Bu 1 Mayıs bir yandan teslimiyet ve mevcut sisteme boyun eğen bir anlayış ile diğer yandan kendi geleceğine dair kendi sözlerini ve taleplerini söyleyen bir anlayışın ayrıştığı bir süreci de gösterdi. İşçi sınıfı mücadelesi gelecekte mücadele edenin ve direnenin yaratacağı mücadele ile gelişecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu