Güncel

Sincan’dan, tutsak Partizanlar’dan mektup

Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane’den Tutsak Partizanlar, gazetemize gönderdikleri mektupla son iki aydır yaşadıkları süreci ve hak gasplarını anlattılar. Tutsakların mektubu aynen şöyle:

“Merhaba,

Sizlere bir kez daha hapishaneler ve hak gaspları ile ilgili olarak yazmak zorunda kalmış bulunmaktayız. Zira neredeyse her hafta, bazen 2-3 günde bir yeni bir keyfi uygulama ile karşı karşıya kalmaktayız.

Ağırlaştırılmış Müebbetliklere 1 saat havalandırma

Tutulduğumuz Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane’deki kimi uygulamaların uygulanan tecriti daha da ağırlaştıracak şekilde değiştirilmeye başlanması 1. Müdür Celalettin Konca’nın göreve gelmesiyle birlikte başladı. Ve son süreçte peşpeşe yapılan yasa, hukuk, adalet tanımaz bu uygulamalar Şubat başlarından itibaren daha da yoğunlaştı. Anlaşılan o ki, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Onuk ve beraberindeki müdür yardımcılarının 27.01.2012 tarihinde bulunduğumuz hapishaneye yaptıkları ziyaretle (Bakınız, Sesleniş, Sayı: 119) bu yeni süreç ele alınıp kararlaştırılmıştır. Zira bu toplantının hemen peşinden Şubat ayında Ağırlaştırılmış Müebbet hükümlüsü olan arkadaşlarımızın 4 saat olan havalandırma süresi 1 saate indirilmiş, üstelik yasalar da çiğnenerek sohbet ve diğer etkinliklerden yararlanmaları (cezalı olmasalar bile) idarenin kararı ile engellenmiştir. 19 Şubat 2012’den itibaren bu arkadaşlarımız 23 saat hücresinde tutulmakta, adı konulmamış keyfi bir hücre cezasını ve haklarında bir ceza kararı olmaksızın “etkinliklerden men” cezasını fiilen çekmektedirler.

“Ben yaptım oldu” anlayışı hapishanelerde günümüzde geçerli tek “hukuk” kuralı haline gelmiş durumda. Buradaki idare de, her türlü uygulamayı yasa ve tüzükte kendine tanınmış sınırsız “haklardan” birine dayandırmakta zorluk çekmiyor. Tıpkı Osmaniye Hapishanesi’ndeki idarecilerin “şüphe halinde” uygulanacağı belirtilen çıplak aramayı rutin hale getirmeleri ya da yasadaki “tutuklu ve hükümlülerin düzenli ve tertipli yaşamaları sağlanır” ifadesinden hareketle her gün tıraş olmalarını zorunlu kılmaları gibi…

Avukat görüş yerlerine kamera

Ağırlaştırılmışlara yönelik katı tecrit uygulamalarının hemen ardından idare avukat görüş yerlerine de kamera taktırdı. Böylece yasalarda sözüm ona korunan “savunma hakkı” rafa kaldırılmış oldu. Daha önce bir personelin dışarıdan camın ardından gözetlemesi ile sınırlı olan taciz, kameraların görüş mahalline takılması ile tümden savunma hakkının ihlaline ve avukat-müvekkil mahremiyetinin sona ermesine dönüştü. Artık avukatlarımızla savunmalarımıza dair paylaştığımız her şey kameralarla kayıt altına alınıyor. Böylece savunmanın savcılık iddialarını boşa düşürecek her hamlesi daha mahkemeye başlamadan savcıların denetimine sunulmuş oluyor.

İaşe bedelleri gasp ediliyor, açlık grevindeki tutsaklara zorla yemek!

İdarenin en az sakal tıraşı zorunluluğu kadar insana “yok artık” dedirten yeni bir uygulaması da açlık grevindeki insanların hücrelerinin kapılarının açılarak hücreye yemek bırakılmaya çalışılması oldu. Normalde açlık grevine giden kişi günlük iaşe bedeline denk düşecek miktarda şeker, tuz ve limon verilirdi. Zira açlık grevindekiler su dışında sadece bu üç maddeyi alabiliyorlar. Son olarak 19 Mart-26 Mat arasında 4’er günlük dönüşümlü olmak üzere 2 grup halinde 7 arkadaşımıza şeker, tuz, limon verilmeyerek günlük iaşe bedelleri açıkça gasp edildi. Bununla da kalınmadı, yemek almayacaklarını mazgaldan söylemelerine rağmen, bu arkadaşlarımızın hücreleri açılıp, yemek arabası hücre kapısına dayanıp, zorla yemek bırakılmaya çalışıldı. Bu durumun Ramazan’da oruç tutan kişiyi yemek yemeye zorlamaktan bir farkı yoktur. İdare her şey gibi bunu da “geçmişteki uygulamalar yanlıştı, biz tüzük ve genelgenin gereğini yapıyoruz” diyerek savunmuş, bir kez daha tüzük ve genelgelere sığınmıştır.

Süreli-süresiz bütün yayınlar fiili olarak yasak

Baskı ve zorbalık için tüzük ve genelgenin yetersiz kaldığı yerlerde akla ziyan yorumlar ile yeni uygulamalara başvuruluyor. Haliyle bunlar tüzük vb. metinlere bile uydurulamadığından hiçbir belge tebliğ edilmeden böylece İnfaz Hakimliği gibi, hapishane idaresinin noter memuru olarak çalışan bir denetimden bile kaçırmaya çalışarak “ben yaptım oldu” anlayışıyla uygulamaya sokuluyor. Örneğin 2. Müdür tarafından sözlü olarak söylendiğine göre, bundan sonra (26 Mart sonrası) ailelerimizin bizlere getirdiği hiçbir dergi ve gazete alınmayacak, posta yoluyla gelenler de verilmeyecekmiş. Açıkça “Bundan sonra paranızla aldıklarınızı vereceğiz, dışarıdan getirilenleri, posta dahil vermeyeceğiz” denmektedir.

Gerekçesini sorduğumuzda Ceza İnfaz Kanunu’nda bir “hak” maddesi olarak yer alan 62. Madde dayanak gösterilmiştir. Yasanın ilgili maddesinin (1) fıkrasında şöyle denmektedir: “Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.” Hapishane idaresi büyük bir “maharet” örneği göstererek yasayı ikiye bölmekte ve bir bölümünü (“bedelini ödeyerek”) diğer bölümünün (“…yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan… yararlanma hakkı”) engeli haline getirmektedir. Oysa yasada geçen “bedelini ödeyerek” ifadesi idarenin tutuklu ve hükümlülere süreli ve süresiz yayın temin etme yükümlülüğünün olmadığını, bunu kendi imkanlarıyla yapmak zorunda olduklarını belirtmek için kullanılmaktadır. Bu çok açık olmasına rağmen tam tersini yapan idarenin bu hukuku, hakkı, aklı ve vicdanı ayaklar altına alan yaklaşımının Osmaniye ya da Pozantı hapishane müdürlerininkinden özelde hiçbir farkının olmadığı açıktır. Bu karar uygulandığında herhangi bir üniversitenin, belediyenin, bakanlığın, vakfın, yayınevinin, sendikanın, odanın çıkardığı yayını ya da yerel-bölgesel yayınları takip etmemiz imkansız hale gelecektir. Çünkü böylesi birçok yayının genel dağıtımı yapılmamaktadır.

Aynı maddedeki “süresiz” ile kitaplar kastedildiğinden kitapların durumunu sorduğumuzda “şimdilik” kaydıyla kitapların alınmaya devam edileceği söylendi. Bununla bilgi edinme hakkı, posta alma hakkı, araştırma-inceleme yapma, düşüncelerini geliştirme hakkı… hepsi çiğnenmektedir. Örneğin birçok yayınevi, hapishanedeki siyasi tutsaklarla dayanışmak amacıyla yayınlarını ücretsiz olarak göndermektedir. Hapishane idaresi şimdi bunların satın alınmasını şart koşmaktadır. Daha ilginci, yıllardır bazı yayınları bizler para ile satın almak istedik. Her defasında “bayide bu yayın yok, satılmıyor” denilerek bu yayınlar getirilmedi. Şimdi de aynı şey yaşanacak. Zira bayi aynı bayi. Yani para ile satın almak istesek bile istediğimiz yayınlara ulaşmak mümkün olmayacak. “Yatırılanları almayacağız, posta ile gelenleri vermeyeceğiz, para ile satın alın” demenin pratikteki karşılığı, para ile satın alınabilecek bir yayın da olmadığından, yok denildiğinden “size yayın vermeyeceğiz” demektir.

Aynı dosyadan tutukluların birlikte kalması yasak

İdarenin son uygulamasından biri de tutukluları da birbirinden ayırmak oldu. Silivri’de ilk örneği uygulanmıştı. Bakanlık “Silivri’ye özel bir şey yok” demek istiyor olmalı. Mahkemede aynı dosyadan yargılanan insanları hapishanede aynı hücrede tutmuyorlar. 10 yıla kadar tutuklu olarak tutmakta sakınca görmeyenler, bu insanların bir arada kalmalarını sakıncalı görüyor nedense! Oysa ki bu insanların ortak savunma yapma, savunmalarını hazırlarken geçmiş uzun yıllardaki olayları hatırlamak için diğer insanlardan yardım alma gibi doğal hakları bulunmaktadır. 30 Mart Cuma günü tüm bu haklar bu hapishanede de çöpe atılmış, aynı dosyadan yargılanan insanlar zorla birbirinden ayrıldılar. Bu durumu protesto etmek için hücresindeki eşyaları almadan, birlikte kaldığı arkadaşlarından ayrılmak istemeyen tutuklular zorla alınıp başka hücrelere götürüldüler. Eşyaları verilmedi, günlerce eşyasız bırakıldılar. Bazıları yolda tartaklandı, hakarete uğradı. Bazılarına küfredildi. Yetmedi haklarında uydurma tutanak tutulup disiplin soruşturması açıldı, ceza da verilecek. Yani pervasızlık sürüyor.

Size bu aktardıklarımız yaşadıklarımızın çok küçük bir bölümü, ve belki de yaşayacaklarımızın, yeni bir Osmaniye’nin alametleri… Gelişmelerden kamuoyunu bilgilendirmeniz dileğimizle çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane’den Tutsak Partizanlar

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu