EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Sinbo ve Migros İşçileri: Direnişler Kaybederse İşçi Sınıfı Kaybeder!

"Başlangıçta bir çekimserlik olmasına rağmen işten atılma, Kod-29,ücretsiz izin ve kısa çalışma dayatıldı bunu gören, yaşayan işçiler Sendikalı Sendikasız karşı durmaya mücadele etmeye direnmeye başladı. Sendikal örgütlenmeye karşı Kod-29 tavan yaptı, karşılığında mücadelede aynı biçimde arttı ve direnişler büyüdü."

Koronavirüs pandemisinin Türkiye’de yakıcı etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Aradan geçen bir yıla rağmen, pandemi hala kontrol altına alınmamışken, AKP iktidarı pandeminin tüm yükünü işçi sınıfının üstüne yükleme devam ediyor. Yoksullukla boğuşan emekçi halk bu yükün altında açlık ve sefaletle yaşamaya devam ediyor.

Pandemi döneminin henüz başlarında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işten çıkarmaların yasaklandığı ve Kısa Çalışma Ödeneği ile destek olunacağı açıklamasının ardından bu söylemlerin de bir anlam ifade etmediği süreç içerisinde tekrar tekrar öğrenilmiş oldu. İşçiler Kod-29 denilen bir ‘kanun’ çerçevesinde işlerinden edilmeye devam edildi. İşten atılmayan işçiler ise ücretsiz izinlere zorlandı. İşçi sınıfına yönelen bu saldırılara karşı da direnişler yükseldi. İşçiler birçok yerden örgütledikleri direniş ve grevlerle sermayeye karşı mücadeleyi yükselttiler. Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak, güncelde mücadeleyi sürdüren işçi ve sendikacılarla mücadelelerini konuştuk.

İlk olarak İstanbul Haramidere’de yer alan Sinbo fabrikasından atılan Dilbent Türker’le konuştuk. Dilbent sendikal düşmanlık sonucu işten atılan bir işçiydi. Direnişle işine geri dönen Dilbent, bu sefer de Kod-29’la işinden edildi. Dilbent, Kod-29’a karşı mücadelesini ve işçi direnişlerinin önemini şöyle anlattı:

Pandemi süresinde Avrupa ülkeleri tam kapanmaya giderken, üretim anlamında Türkiye’de çarkların durması bir kenara ihracat rekorları kırıldı. Ne pahasına? İşçi emekçilerin canı, sağlığı pahasına. Patronların servetine servet kattığı bu süreçte çalışma şartlarının ağırlaşması, esnek çalışma, telafi çalışması, çok işe az ücret, az işçi politikası da devreye hiç olmadığı kadar sokuldu. İşçi emekçiler bu süreçte bu kölelik koşullarına karşı canları ve gelecekleri için ses çıkarmaya sendikalaşmaya başladı.

Hali hazırda patronlara verilen ücretsiz izin ve Kod-29 gibi saldırılar çıkarılan 7244 nolu yasayla devreye sokuldu ve bu başkaldırıyı ezmek için bütün yasal dayanaklar patron lehine kullanıldı. Kod-29 “işten çıkarma” yasağının dışında bırakıldı. Bundan dolayı işten çıkarmak yasak değil tazminatlı çıkarmak yasak olmuş oldu.

Üstelik işçi ve emekçileri ahlaksızlıkla itham ederek tazminat hakkı işsizlik ödeneği hakkı elinden alınarak ve hayatının geri kalanını da olumsuz yönde etkileyecek şekilde adeta cezalandırma ve iş alanlarından yaşamdan uzaklaştırma yoluna gidildi. Tıpkı KHK ile damgalanan işinden edilen yüzbinlerce memur gibi.

Türkiye de 177 bine yakın işçi Kod-29 ile güvencesiz yaşama itildi. Bu zulmü kabul etmeyen işçiler direniyor. Direnişçiler olarak zaman zaman bir araya geliyor eylemler ve dayanışma gösteriyoruz. Direnişlerin bu süreçte sahiplenilmesi büyütmesi ve birleştirilmesi gerekir. Direnişler kaybederse Türkiye İşçi Sınıfı kaybeder.

Ancak biz işçi ve emekçiler olarak bu topyekun insanlık dışı saldırıya karşı topyekun mücadele vermeliyiz başka da bir yolu yoktur. Bu gün Sermayedarlar İşçilerin sessizliğinden bir araya gelemeyişlerinden besleniyor onlara gereken dersi bizler bir araya gelerek sessiz kalmayarak vereceğiz.  Haklarımız ve geleceğimizi Sermayedarların ellerine bırakmamalıyız.

Kod-29 ve ücretsiz izin saldırılarına karşı sahada aktif bir şekilde mücadele eden bir diğer isim de Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) Başkanı Murat Bostancı. Bostancı Kod-29’un patronlar tarafından sendikal örgütlenmeye karşı sopa olarak kullanıldığını ifade etti.

Sendikalarında örgütlü olan Migros işçilerinin devam eden direnişinden de örnekler veren Bostancı, süreci şöyle anlattı:

Pandemi döneminde sömürü daha katmerli uygulanmaya başlandı. Başlangıçta bir çekimserlik olmasına rağmen işten atılma, Kod-29,ücretsiz izin ve kısa çalışma dayatıldı bunu gören, yaşayan işçiler Sendikalı Sendikasız karşı durmaya mücadele etmeye direnmeye başladı. Sendikal örgütlenmeye karşı Kod-29 tavan yaptı, karşılığında mücadelede aynı biçimde arttı ve direnişler büyüdü.

Kod-29 “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymamak” olarak nitelendiriliyor ama ucu açık madde. Nerede haksızlığa karşı durma varsa, anında Kod-29 kullanılıyor. Bunu patronlar işçileri cezalandırmak için kullanıyor. Bu saldırılara karşı, topyekun bir mücadele, fiili meşru direnişlerle sonuç almaya yönelik hamleler yapmak gerekiyor.

Tekil direnişler de önemli. Biz Migros Depo Direnişini İstanbul ve Kocaeli’de direnen işçi arkadaşlarla birlikte hareket ediyoruz, önemsiyoruz. Yine İstanbul İSİG Meclisi ile Kod-29, işten atmalara, iş cinayetlerine, sömürüye karşı ortak mücadele zemini içinde hareket ediyoruz, bunu önemsiyoruz ve bundan sonra da mücadeleyi büyüteceğiz.

Kod-29,Ücretsiz izin ve işten atmalara dair konfederasyonlar göstermelik açıklama dışında bir şey yapmadılar. DİSK, Türk-İş, Hak-İş pandemi sürecinde alanlara inmedi gerekli tepkiyi, direnişi, eylemi yapmadılar. Tabii ki bu süreçte DİSK ve Türk-İş içinde mücadeleci sendikalar eylemler, direnişler yaptı.

96 gündür süren Migros Direnişini hala görmeyen sendikalar, siyasi partiler var. Buradan sormak istiyorum, TÜSİAD YİK Başkanı, Anadolu Grubu ve Migros patronu Tuncay Özilhan’dan mı korkuyorlar? Siyasi iktidardan mı korkuyorlar? Yine haber yapmayan basına Tuncay Özilhan’ın baskısı mı var diye düşünemeden edemiyoruz.

Bağımsız Sendika DGD-SEN Migros Depo Direnişini dayanışma ile sürdürüyor. Bu konuda Migros depo, Migros mağazalar, TÜSİAD, Anadolu Grubu Ümraniye ve Tuncay Özilhan’ın Beykoz Kanlıca Çubukludaki konutuna Beykoz Kaymakamlığının 15 günlük özel yasak getirmesine rağmen direnişimiz devam ediyor. Tuncay Özilhan’ın evinin önüne 5 defa gittik, 4 defa gözaltına alındık. DGD-SEN Genel Örgütlenme Sekreterimiz Neslihan Acar darp edildi ve bu darp sonucu bayıldı. Yine Sendikamız Örgütlenme Uzmanı Kemal Yılmaz polis işkencesi ile kolu kırıldı. Bin defada gözaltına alınsak, kafamız da kırılsa, kolumuz da kırılsa direnişimiz kırılmayacak mücadeleye devam edeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu