Güncel

SÖYLEŞİ | “Tutsakların en temel hakkı yaşama hakkıdır”

"Kadına yönelik şiddet, cinsel taciz, uyuşturucu gibi topluma karşı işlenen suçlar için bir alternatif düşünülebilir fakat onun haricinde bütün tutsaklar için bu infaz yasası düzenlemesinin uygulanmasını ve bütün tutsakların serbest bırakılmasını istiyoruz"

Koronavirüs salgını nedeniyle hapishanelerdeki tutsakların infazında değişiklik içermesini hedefleyen yeni yargı paketi, diğer adıyla infaz düzenlemesi, kendisiyle birlikte birçok tartışmayı da getirdi.

Yeni yargı paketinin en çok tartışılan kısımları ise siyasi tutsaklar ile hasta tutsakları kapsamaması oldu. Tutsaklar karşısında alınan bu siyasi tutumu ve yine koronavirüs bahanesiyle tutsaklara karşı yapılan hak gasplarını Özgürlük için Hukukçular Derneği üyesi Avukat Eylem Arzu Kayaoğlu ile konuştuk.

Son günlerde tartışılan infaz kanunu düzenlemesi kimleri kapsamaktadır?

Yasanın kimleri kapsadığı henüz netleşmedi. Bizim ilk elimize ulaşan taslakta öldürme ve siyasi suçlar, yani TMK (Terörle Mücadele Kanunu) kapsamında nitelendirilen suçlar hariç diğer herkesi kapsamaktaydı.

Ancak taslağın meclis başkanlığına sunulmasından sonra AKP’nin milletvekilleri ve bakanları aracılığıyla yapmış olduğu bazı açıklamalarda kadına yönelik şiddet suçları, uyuşturucu suçları ve cinsel suçların da kapsam dışı bırakıldığı belirtildi. Bu yasa düzenlemesiyle ilgili şimdilik sadece bunları biliyoruz. Taslağın kesin olan yönü kimleri kapsamadığıdır. Onlarda siyasi tutuklu ve hükümlüler ile öldürme suçu işleyenler olarak belirtilmiştir.

Peki hasta tutsaklar ile ilgili belirli bir düzenleme var mı?

Yapılan görüşmelerde ve çalışmada hasta tutsaklarla ilgili herhangi bir düzenleme yapılmadığı belirtildi. Ancak bu dönemde hele ki koronavirüsün bu kadar yaygın olduğu ve çok basit bir şekilde yakınlık ve temas ile insana geçen bir virüs olduğu için bu düzenlemenin ilk önce hasta tutsakları kapsaması gerekmektedir. Ancak şu ana kadar hasta tutsaklarla ilgili bir çalışma görünmüyor.

Koronavirüs salgını nedeniyle tutsaklara dönük hak ihlallerinde bu artış oldu mu?

Hapishanelerde olan hak ihlalleri özellikle son 1 yılda her alanda artış gösterdi. Salgından önce hemen her şey bahane edilerek tutsaklara disiplin cezası uygulanmaya çalışılıyordu. En fazla uyguladıkları ceza yöntemi ise hücre cezası geliyor ki üç kere hücre cezası alan şartlı tahliye hakkını kaybetmektedir. Bu yüzden infaz mahkemeleri ve cezaevi idaresi tarafından çok basit şeylerden dolayı uyarı, kınama gibi cezalar verip ardından üçüncü yaptırım olarak hücre cezası veriliyordu.

“Tutsakların bütün sosyal faaliyetleri yasaklandı”

Cezaevi idaresi ile bakanlığın anlaşması sonucu hayata geçirilen bir takım “tutuklu ve hükümlülerin sağlığı için alınan önlemler” alınmaya başlandı. Burada tırnak içinde bahsettiğimiz önlemler, tutsaklar için tecrit içerisinde tecrit anlamına gelmektedir. Bu önlemlerden önce herkes kendi hücresi ve kendi odası dışındakilerle kısıtlı da olsa bazı durumlarda ortak sohbet alanlarını kullanabiliyorlardı. Fakat bunlar tamamen kaldırıldı. Yarım saat veya 45 dakikalık kapalı ve açık spor uygulaması vardı.

Her ikisi de salgın bahanesiyle cezaevi yönetimi tarafından keyfi bir şekilde yasaklanmış oldu. Sosyal faaliyet adı altında kütüphanede çalışma ve el sanatları etkinliklerinin de hepsi yasaklandı. Görüş hakları da kısıtlandı. Önce aile görüşleri yasaklandı. Ardından avukat görüşleriyle ilgili kısıtlama getirildi. Şu anda cezaevlerinin çok büyük bir kısmında ailelerle açık ve kapalı görüşlerin tamamı yasaklandı.

Avukat görüşleri de hem çok fazla sınırlandırılmış hem de kapalı olarak yapılıyor. Bu yasaklar normalde 30 Mart’a kadar öngörülmüştü. Ancak devletin diğer kurumlarında da koronavirüs kısıtlamalarının 30 Nisan’a kadar uygulanacağı için cezaevinde de en azından 30 Nisan’a kadar bu yaptırımların süreceğini düşünüyoruz.

“150 bin gardiyan sürekli dışarıyla temas halinde”

Hapishanelerde salgın riski halen devam etmekte midir?

Cezaevlerinde 300 bin hükümlü ve tutuklu var. 100-150 bin civarı da infaz koruma memurları, gardiyanlar var. Bu gardiyanlar 3 vardiya olarak çalışıyor ve sürekli dışarıyla temas halindeler. Cezaevlerinde normal şartlarda da hijyen koşulları sağlanmıyordu. Bir de gardiyanların sürekli dışarıda temas halinde olması işin içinden çıkılmaz hale getirdi.

Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada cezaevinde görevli olan memurların, bu sanırım gardiyanlarla birlikte cezaevi yönetimini de kapsıyor ama özellikle gardiyanların dışarıyla ilişkisini kesip cezaevine girdiği anda izolasyonun sağlanabileceği bir yerde bulunacakları belirtildi. Ancak orada da hijyen koşulları nasıldır, kendilerini koruyabiliyorlar mı bilmiyoruz.

Bu aşamaya kadar bizim cezaevlerini ziyaret eden avukat arkadaşlarımızın gördüğü şey ise bazı cezaevlerinde kapalı görüşte olsa içeriye girişte maske bulundurulduğu ancak zorunlu tutulmadığı, takmayanların uyarılmadığıydı. Ayrıca dezenfektanın çok az yerde bulunduğunu da belirttiler. Kapalı görüşlerde kullanılan telefon kabini, ahizeler, ve gardiyanların sürekli dokunduğu kapıların dezenfekte edilmediğini düşünüyoruz.

Tutsaklara 5 liralık temizlik ürünü 10, 20 TL’ye satılıyor

Bir de ailelerden en çok gelen şikayet ise kıyafet haricinde sabun, şampuan, peçete gibi aklınıza gelecek bütün temizlik ürünlerini cezaevinden para ile alınmak zorunda olduğudur. Bu ürünler de yedikleri yemekler, meyve, sebzeler de aslında dışarıdan gelmektedir. Parayla almak zorunda oldukları bu temizlik ürünleri de fahiş oranda, mesela 5 liralık bir ürünü 10 liraya, 20 liraya temin etmek zorunda kalıyorlar.

Özgürlük için Hukukçular Derneği olarak yeni infaz yasası düzenlemesi ve hapishanelerdeki salgınla birlikte artan hak gasplarıyla ilgili talepleriniz nelerdir?

Biz hem genel merkezimiz hem şubelerimiz hem de üyelerimiz olarak Mart ayının ortasında sosyal medyada #İnfazdaEşitlikİstiyoruz adlı bir kampanya başlattık. Herkesin kendi evinde karantinasını sağlamak zorunda olduğu bu dönemde sosyal medyanın daha etkin kullanılabileceğini düşündük. Olası hak ihlallerini bildirmek yada hukuki yargı taleplerini hem bize hem de TUHAD-FED’e iletmek için tutsak ailelerine de bir telefon numarası verdik. (0412 223 37 27) Genel olarak bu ikisini gündemde tutmaya çalışıyoruz.

Bizim bu aşamada en çok üzerinde durduğumuz şey, cezaevlerindeki hak ihlallerini rapor etmektir. Mart ayının ortasında ivedi olarak bütün cezaevlerini kapsayan bir hak ihlalleri raporu hazırlamıştık. Biz diyoruz ki siyasi tutsakların bu infaz yasasında yapılacak değişikliğin dışında tutulmasını kabul etmemiz mümkün değildir.

Devletin yapması gereken şey, canlarını korumakla yükümlü olduğu bu insanların en temel insan hakkı olan yaşama hakkını koruma altına almasını düşünmesi ve ona göre önlem alması gerekmektedir. Bunun için yapması gereken eğer infazda değişiklik ise bunun siyasi tutsaklara da uygulanmasıdır.

“Hapishanelerde hijyen koşullarının sağlanması mümkün değil”

Tutsaklar açısından olumlu olarak değerlendirebileceğimiz yasaları asla siyasi tutsaklara uygulamayan hükümetin ve devletin bu düzenlemeleri siyasi tutsaklara da, hasta tutsaklarla da uygulaması gerekir. Bu kadar riskli bir durumdayken, hayatları söz konusu iken ilk önce hasta tutsakların serbest bırakılması gerekiyor.

Kadına yönelik şiddet, cinsel taciz, uyuşturucu gibi topluma karşı işlenen suçlar için bir alternatif düşünülebilir fakat onun haricinde bütün tutsaklar için bu infaz yasası düzenlemesinin uygulanmasını ve bütün tutsakların serbest bırakılmasını istiyoruz. Daha önce de söylediğim gibi cezaevleri hijyen koşullarının sağlanabileceği bir ortam değildir. Tutsakların sağlığını koruyabileceği bir ortam hiç değildir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu