Kadın

İstikrarlı ve daha güçlü bir faaliyet!

Bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha geride bırakırken, bir değerlendirme yapmak, çalışmalarımızı ve aldığımız sonuçları nedenleriyle birlikte ortaya koymak önemli elbette. Ancak bu noktada durmak değil, kadın çalışmamızın önünü açmak, faaliyete dair sıkıntıları ortadan kaldırmak için harekete de geçmeliyiz. Aksi takdirde bir sonraki 8 Mart’a kadar çalışma, aynı şekilde ama ivme sürekli düşerek devam edecektir. Bu yıl 8 Mart çalışmalarına geç başlandığını öncelikle belirtelim. Bu, hemen hemen tüm kadın örgütlerinin yaşadığı bir durumdu. Gezi İsyanı’ndan itibaren bir yanda kadın hareketi güçlenip genişlerken diğer yandan örgütlü kadın çalışmasında belli bir düşüş gözlemlenmesi çelişki gibi görünse de gerçeklik budur. Yapılan çağrılara örgütsüz kadınların katılımındaki artışa rağmen, örneğin birçok ilde 8 Mart toplantılarına oldukça geç başlanması bunun bir göstergesidir. Yine bu duruma en açık örnek 8 Mart akşamı Taksim’de yapılan 12. Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılımdır. On binin üzerinde kadının katıldığı söylenen eylem, kitleselliği kadar coşkusuyla da dikkat çekiciydi.

Bizim açımızdan çalışmalara geç başlayışımız telafi edilemez bir noktada olmamış, yoğun bir faaliyete girilen yerlerde kısa sürede olumlu bir çalışma hattı oluşturulabilmiştir. Örneğin İstanbul, İzmir, Mersin ve Amed Yeni Demokrat Kadınlar geç başlayan çalışmaya karşın bir faaliyet örgütleyebilmişler ve bunu miting alanına da yansıtabilmişlerdir. Buralar dışında Ankara, Antakya, Erzincan ve Bursa’da da Yeni Demokrat Kadınlar pankart ve dövizleriyle alanlardaki yerlerini alarak kadın mücadelesinin bu önemli gününde “Vardık, varız, var olacağız” demişlerdir. Henüz çalışmalar başlamadan yapılan içerik tartışmasıyla birlikte, 8 Mart sürecine dair bir şiar belirleyerek, çalışmalarımızı bu şekilde yönlendirmemiz de önemlidir. Ancak, bunu geçmiş yıllarda yaptığımız gibi daha geniş kadın katılımlı toplantılarda tartışamamış, hem faaliyetçilerin hem de çevremizdeki kadınların iradesini yansıtamamış olmamız bir eksikliktir. Böylece, kadın çalışmasına başladığımızdan bu yana özellikle hassas olduğumuz ve önemsediğimiz irademizin ve aklımızın birleştirilmesi meselesi bu 8 Mart öncesi yaşama geçirilememiştir.

Kuşkusuz bunun öznel ve nesnel bir dizi nedeni mevcut. Ancak bizce en önemli neden, 91. sayıdaki Göğün Yarısı köşesinde ifade ettiğimiz gibi erkek egemen sömürücü sisteme karşı örgütlü mücadelemizdeki istikrarın azalması ve zayıflaması diyebiliriz. Kadın çalışması, ihmal etmeye gelmeyen, istikrarın bozulmasının daha büyük sonuçlara yol açtığı bir çalışmadır. Çalışmadaki en ufak bir düşüş, boşluğun ataerki ile doldurulması anlamına gelmekte, güven kırılması yaratmakta ve her seferinde daha geriden başlamak zorunda kalınmaktadır. Bu sürecin bizim açımızdan tipik özelliklerinden biri de tek tek sorunlara yoğunlaşarak, faaliyetin bütününü örgütleme konusunda yaşadığımız sıkıntılarla tanımlanabilir. Elbette tek tek sorunlar önemlidir ve bunlara müdahil olmamız şarttır. Ancak bunun, alanlarda yapılması, gerekli tartışmaların alanlarda yürütülerek çözümün de buralarda örgütlenmesi hem edilgenliğimizi aşmamız hem de gelişmemiz açısından son derece önemlidir. Aksi takdirde, kadın kitlelerine dönük politika üretmekten kopma ve bu sorunlar içinde boğulma riski taşır. Ayrıca tekil sorunlar enerjiyi yiyip bitirerek çalışmanın istikrarını da bozar.

Bizim bu 8 Mart’tan çıkarmamız gereken en önemli sonuçlardan biri kitlesel kadın toplantılarından (yorucu ya da katılım istenilen düzeyde olmasa dahi) asla vazgeçmememiz ve hem şiarımızı hem yönelimimizi hem de çalışma tarzımızı birlikte tartışmamızdır. Ayrıca yerellerden doğru yaptığımız bu çalışmaların merkezi olarak tartışılması için kadın koordinasyonunu yeniden canlandırmalı ve kadın cinayetlerinin sürdüğü, kadının eşit temsiliyet mücadelesi vererek başarı elde ettiği bir süreçte istikrarlı bir şekilde mücadelemizi sürdürmeliyiz. Geçtiğimiz yıllara göre kadın çalışmasına daha yakın duran ve kendiliğinden harekete geçen bir kadın kitlesinin varlığından söz edebiliyorken, esas olarak bu kesim üzerinden ayağa dikilmeli ve son bir yıllık sürecimizden dersler çıkarmalıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu