Makaleler

Suriye için çözüm yolda -2-

Ardından toplum ve halkla yapılan tartışmalar üzerinden ikinci taslak hazırlandı. Bu taslak, birçok Arap için sürpriz oldu. Onların birçoğu -özellikle de gerici örgütlenmelerin etkisi altında olanlar- 2015 yılında kısmi olarak da 2016 yılında Kürtlerin, Baas rejimi tarafından on yıllar boyunca uğradıkları baskı ve topraklarına el konulmasının intikamını alacaklarını, kendilerini asimile etmeye çalışacaklarını veya bir Kürt devleti kuracaklarını düşünüyorlardı. “Önümüzdeki süreç, başlangıcından bu yana çok ağırdı doğru. Fakat inanıyorum ki biz olağanüstü bir şey başardık” diye vurguluyor Hediye Yusuf.

İkinci taslak bitti, federasyon inisiyatifi meclisinin ikinci kongresi Kasım 27-29 2016’da gerçekleştirildi. Uzun tartışmalar ve topluluğun yoğun katılımı nedeniyle zarar verici hiçbir çatışma yaşanmadı. Kongre, adındaki “Rojava” teriminin silinmesi ve “demokratik” teriminin eklenmesiyle yeni adı “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu” (KSDF) isimlendirmesiyle sonuçlandı. Birkaç Kürt partisinin yeni politik yapının isminden Rojava’nın silinmesine karşı çıkan önerisi birçok tartışmaya yol açtı. Netice olarak, TEV-DEM ve Kürt olmayanlar, KSDF’nin Rojava’dan daha kapsayıcı olduğu, zira bu topraklarda -Kürtlerin çoğunlukta olmadığı- birçok kültürün yaşadığı ve nihayetinde bunun Suriye’nin tümü için bir modele hizmet etmesi gerektiği üzerinden ikna edici bir tartışma yürüttüler. Aramenler/Asuriler Cizîre kantonunu Gozarto veya Beth-Narin olarak tanımlamaktalar. Dahası, (demokratik konfederalizmle birlikte ideolojik bir çerçeveyi oluşturan) “demokratik ulus” kavramı, özellikle karışık kültürel yapıya sahip bölgeler veya alanlar için etnik-dini imaları içermemesi gerektiğine işaret etmektedir. Aslında “Kuzey Suriye” isimlendirmesi (bir devletin ismine atıfta bulunduğundan) aynı zeminde eleştiri konusu olabilir, ancak en azından bu ortak bir paydadır.

Ardından, tarihi bir adım olarak, Toplumsal Sözleşme’nin ikinci taslağı 165 delegenin tümü tarafından onaylandı. Ağustos 2016’da QSD tarafından uzun bir mücadele sonucu özgürleştirilen Minbic’ten de ekstra 14 delege gelmişti. Minbic veya Tel Abyad (Gire Spî) gibi özgürleştirilmiş bölgelerden gelen delegeler haricinde, aralarında birisi Süryani (Suryoye), bir Asuri ve iki Arap partisi olan bu önemli toplantıya toplam 22 siyasi parti katıldı.

Hediye Yusuf o zamandan bu yana yaşanan gelişmeleri tarifliyor. 2017 Ocak ayının başında toplanan koordinasyon, Toplumsal Sözleşmeye son bir cila yaptı ve iki eş-başkan, bir Kürt (Foze Al Yusîv) ve bir Süryani (Senherip Bersim) seçildi. Bu adım, ağırlıklı olarak Christian Suryoye’nin projenin tamamında daha iyi temsil edildiği anlamına geliyordu. Ayrıca Suriye’deki ihtilafa çözüm önerileri içeren bir siyasi belge üzerinde karar aldılar. Bu belge, şu anda Suriye’de ve uluslararası alanda devam eden tartışmalara demokratik bir bakış açısı sağlamayı amaçlıyor.

Gerici güçler Cenova ve Astana’daki toplantılarında Suriyenin demokratikleştirilemesini tartışmıyorlar esasta. Aksine asıl ilgi alanları, Suriye’deki iktidarı yeniden dağıtmaktır. Onlar demokratik projeyi gizlerler, onu aşağılarlar, doğrudan mücadele ederler ya da kendi amaçları için kullanmaya çalışırlar. Bu bakımdan, siyasi belge ileri görüşlü bir müdahaledir.

Bu şekilde Hediye Yûsîf ile görüşmemiz son diplomatik çabalara dönüyor. Yûsîf, DFNS’in ilk onbir ayı boyunca ve başta olumsuz tepkiler aldıktan sonra, durumun olumlu bir değişime uğradığını söylüyor. Bu, şimdiye kadarki bütün sürecin başarıyla geliştirilmesine ve aynı zamanda halkın artan desteğine yorumlanmalıdır. Devrimin ve onun oluşturduğu demokratik projenin düşmanları ya da ondan şüphe duyanlar politik, sosyal ve askeri gücün kaynaklarını dikkatle irdeliyor ancak sağdaki kimseye kulak vermiyorlar. Fakat, nüfusun çoğunluğu tarafından desteklenen bir proje, Hediye Yusuf’un kendisinde de görülebilen bir özgüvenle hareket eder.

Özellikle batılı devletlerin oluşturduğu birçok uluslararası güç, önerilen demokratik federal yapının olası çözüm yolu olduğuna dair çok aceleci bir şekilde görüşlerini ifade etti. Sömürgeci geçmişlerinin çözümüne dair ülkede barışı sağlayabilecek ve demokratikleştirecek bir önerileri olmamakla birlikte, kendilerini yine de “demokrasi ve modernliğin” gerçek unsurları olarak görüyorlar. Fakat İngiliz Dışişleri Bakanlığı, federasyon projesinin Suriye sorununun çözümü için çeşitli seçeneklerden biri olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Ayrıca, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa ulusal parlamentolarının birçok üyesi de projeyi memnuniyetle karşıladı. Arap Birliği’nin tepkisi de oldukça ilginç: Suriye için federasyonun tartışmaya değer olduğuna karar verdiler.

Bunların hepsi kulağa hoş geliyor. Ancak gerçek tanıma yolu halihazırda çok uzun ve risklerle dolu. DAİŞ henüz yenilmedi ve özellikle Türk hükümeti Rojava ve Kuzey Suriye’ye karşı aşırı düşmanlıkla hareket ediyor. Rus hükümetinin, böyle bir anda, Ocak 2017’in ortasında, yani Astana’daki Suriye konulu müzakereler öncesinde yeni bir Suriye anayasası için bir öneri yayımlaması şaşırtıcı bir gelişme olarak görüldü; ancak bu, Rusya’nın Suriye ihtilafına bir çözüm bulmak için inisiyatif almak istediğini gösteriyor.

DFNS’in, özellikle de TEV-DEM’in bu öneri hakkında ne düşündüğünü bilmek istiyoruz. Hediye Yusuf bunu olumlu fakat yetersiz bir adım olarak görüyor. Olumlu, çünkü ‘Arapça’ terimi devletin adından silinmelidir: ayrıca bölgesel seviyelerde Arapça dışında başka dillerin resmen tanınması önerilmektedir. Ortak-komünal yönetimlerin sağlamlaştırılması ve Kürtlerin kültürel haklarının verilmesi normal koşullarda pozitif bir sinyal olacaktır. Fakat Kuzey Suriye’de taslağın adalet önermediği çok geniş kapsamlı etkileri olan bir gerçeklik mevcut. Bu, devletin tamamen yerinden yönetim ve demokratikleşmesi ve çeşitli kültürlerin birlikte yaşadığı belirli bir bölge için özerklikle ilgilidir. Yûsîf, bu eksiklikler bir kenara bırakılırsa, en azından bir tartışmanın başlamış olmasını önemsiyor.

Nihayet, röportajda Kuzey Suriye’deki yeni siyasi yapıya döndük. Öncelikle, kantonların korunacağını belirtmek zorundayız. Minbiç’in dördüncü kanton olup olmadığı henüz sonuçlandırılmadı. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonunun en önemli bakış açısı, TEV-DEM tarafından 2011’den beri kurulan radikal demokratik yapıların resmi olarak entegre edileceğidir. Kesinlikle bu DÖY tarafından tam olarak sağlanamamıştır ve bunun en iyi nasıl başarılabileceği üzerinde anlaşmaya varmak için önemli tartışmalara neden olmuştur. Bu öneriye göre Kuzey Suriye’de günlük olarak neredeyse her geçen gün artan topluluklar (komün) en alt basamağı oluşturuyor. Bunu üç basamaklı demokratik halk meclisleri takip ediyor, bunların en üstteki bölgesel düzeydir (herêmî olarak adlandırılmaktadır, “kanton” isimlendirmesi artık kullanılmamaktadır). Nihayetinde Kuzey Kuriye Demokratik Halk Kongresi var.

Bütün bu seviyelerde, çok önemli bir özellik olarak komitelerin üyelerinin % 60’ı seçimle, % 40’ı da en geniş temsiliyet için farklı türde örgütler vasıtasıyla belirlenecektir. Örgütler arasında, diğerlerinin yanı sıra sosyal hareketler (kadınlar, gençler, öğrenciler vb.), eğitim-sağlık yapısı, kooperatifler, meslek örgütleri, insan hakları örgütleri veya dini gruplar bulunmaktadır.

Bu hüküm özellikle Hıristiyanlar gibi daha küçük etnik ve dini gruplar için önemliydi. Mutlak olarak, tüm üst düzey görevler için cinsiyet eşitliğine dayalı eş başkanlık düzenlemesi ve % 40 oranında toplumsal cinsiyet kotası mevcut. Aktivistler, ondan fazla sosyal alanda (desta) ayrı ayrı bu beş seviyede kendilerini örgütlüyorlar; Bunlar örneğin kadın, gençlik ve ekonomi gibi alanlardır. Ekoloji de, bir yıl önce DÖY yapısından düştüğü için olumlu bir spesifik sektör oluşturacaktır.

Bunların ne zaman yürürlüğe gireceğini sorduğumda, bu kanun ve düzenlemelerin şu an üzerinde çalışıldığı ve net bir zaman diliminin verilemeyeceği cevabını alıyorum. Diğerlerinden en fazla yarım yıllık bir söylenti duyduk. En kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz, çünkü başarılı bir uygulama, Rojava’da başlatılan devrimi muhtemelen komşu bölgelere ve muhtemelen Suriye’nin ve Ortadoğu’nun diğer bölgelerinin tamamına yayabilir ve sonuçta insanlığı bu eşsiz tecrübe ile zenginleştirebilir. (Bitti)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu