GüncelManşet

Devrimin büyük çınarı ölümsüz yoldaşımız Gregori Baba’ya!

Her zaman olduğu gibi ülkeden haberleri geç alıyoruz. Gregori Baba’nın sonsuzluğa uğurlandığı haberini alınca derin bir sızı ve anlatılması kolay olmayan bir acı düğümlendi boğazımızda. “Şimdi zamanı mıydı Gregori baba, bizleri bırakıp ansızın gitmek oldu mu?”, “senin değerli görüşlerine, eleştiri ve önerilerine en çok ihtiyaç duyduğumuz ocakta bizleri bırakıp gitmek olur mu?”, “Bunca sorunumuzun ve üzüntümüzün orta yerinde bizleri bırakıp haber vermeden çekip gitmek ne demek Gregori yoldaş?

Günlerce klavyenin etrafında döndüm durdm. Kalemi de elime almaya cesaret edemedim. Seni yakından tanıyıp yoldaşlığını yaşayan kim olursa olsun seni tamamlanmış cümlelerle anlatamaz. Hangi yoldaş yaşanan kaybın büyüklüğünü bilmeden yüreğinin derinliğinde hissetmeden seni konuşabilir? Ardında bizlere öylesine zorlu ve ağır bir görev bıraktın ki! Öylesine büyük bir boşluk yarattın ki? Sana ne demeli büyük yoldaş!

O artık aramızda yok. Onu artık o nemli dört duvar arasındaki odasında, yatağında bağdaş kurulu vaziyette, kare şeklindeki ince karton üzerinde defterin yazı yazarken göremeyeceğiz. Artık yerinden zor kaldırılan masa etrafında çocuklar gibi kümelenmiş yıllara meydan okuyan bakımsız tahta sandalyesinde oturmuş Gregor Baba’yı ağzından çıkacakları kaçırmamak için pür dikkat dinleyemeyeceğiz. Artık bize ülkemize, mücadelemize partimize en yakın yoldaşın sınıf mücadelesi hakkında görüşlerini alamayacağız. Artık tükenmez kalemle kağıda yazdıklarını bizlerle paylaşamayacak. Yaptığı ve yapacağı çalışmaları bizlere okutamayacak. Başımız sıkıştığında, bazen çaresiz kaldığımız anda kapısını çalacağımız yoldaşımız yok. Ekmeğini-zeytinini-yoldaşlığını öyle bir paylaştın ki, kalktığımız her yoldaş sofrasında sana daha fazla borçlandık.  Her defasında yoldaşlığınla cömert paylaşımlarınla bizi mahcup bıraktın Gregor Baba…

Devrimin-sosyalizmin o bilge ve mütevazi insanını görüp değerli görüşlerine öneri ve eleştirilerine kulak veremeyeceğiz. Gülen o güzel, kocaman iri gözleriyle selamlaşıp yoldaşlaşmayacağız.  Şimdi yoldaşlığa dair ne kadar Yunanca kelime varsa arıyorum. Seni kendi dilinle yüreğinle selamlamak istiyorum. Halklarımızın yaşadığı katliam acılarının yankılandığı türkülerle bir kez daha uğurlamak istiyorum seni.

 

YASU! CAMARADE GREGORİ BABA!

Partizanları gördüğünde kendi yoldaşlarını görmüş gibi sevinen, şehitlerimizle ilgili haber verildiğinde başını öne eğerek suskunlaşan ve durgunlaşan yoldaşımızı göremeyeceğiz. Gregori Baba’mızı artık anılarımızda arayacağız. Atina’nın direniş sokaklarında, Selanik’in miting meydanlarında geride bıraktığımız tartışma sohbetlerinde arayacağız seni.

Devrime-sosyalizme bağlılığın büyük insanı, otuz altı yıllık partimizin kadim yoldaşını kime-nasıl anlatacağız? Nasıl anlatalım ki “eksik” kalmayalım? Nasıl anlatırsak anlaşılır olur?” kaygısı önde ve üstümüzde dolaşırken onu anlatmamak hatırlarından bahsederek anmamak suç olur.

Bizim gibi ülkelerde komprador kapitalizmin egemen olamayacağına dair görüşlerini saatler süren görüşmelerimizde açıklardın. Ortada tercüman bir yoldaş, Gregori babanın etrafında dikkatli ve duyarlı iki Partizan, öğrencisi… Onun ağzından çıkan hiçbir cümle ve kelimeyi kaçırmak istemiyoruz. Aklımızı kurcalayan, beynimizi kemiren hemen her soruyu sormak, tartışmak istiyoruz. Çelişki yaşadığımız hemen her konuyu Gregori Baba’ya danışmak istiyoruz. Tercümanın varlığını dikkate alan Gregori Baba, bir yoldaş ciddiyetiyle görüşlerini açıklamaya başlıyor. Her konuşmasında, her anlatıda Kaypakkaya yoldaşın görüşleri daha fazla etkin bir şekilde bilincimizde egemen olmaya devam ediyor. Tane tane anlatısı sonrası o iri, kocaman, güzel gözlerini bir yoldaşa bir de bana çevirerek bizleri ne kadar önemsediğini gördüm. Hissettim.

Borçluyuz Gregori Baba! Sana karşı YKP/ML’li yoldaşlara borçluyuz. Ne yaparsak nasıl yaparsak yapalım, borcumuzu ödeyemeyeceğiz. Senin değerli görüşlerin değildi sadece bilincimizi aydınlatan, yıllara meydan okuyan bir çınar gibi gökyüzüne uzanan devrimci duruşun; sosyalizme-devrime olan bağlılığın kitaplar dolusu anlatıdan daha etkili ve sarsıcıdır bizim için. Muazzam düzeyde öğreticiydin. Duruşuna bakarak bir dava insanı nasıl olur? Nasıl yaşar? Nasıl çalışır? Yoldaşlarla nasıl ilgilenilir? Bunları senden bir kez daha öğrendik. Senden sosyalizme olan inancı-bitmeyen bağlılığı öğrendik Gregori yoldaş!

12 Eylül’ün azgın saldırıları karşısında sığınılacak devrimci bir liman-mevzi,  kapısı ilk başta çalınacak yoldaşımız oldun. Kimleri tanımadın ki Gregori yoldaş! Hangi yoldaşımız, hangi militan ve savaşçımız seninle tanışmadan, sana dokunmadan geçebilirdi ki! Parti tarihimizin en önemli kesitlerinde, en çatışmalı, en keskin dönemeçlerinde en ağır yenilgilerinde sen hep Partizan yoldaşlarınla birlikte oldun.

Sen öylesine güçlü devrimci enternasyonalist tohumlar serptin ki içimize artık hiçbir milliyetçi-şovenist güç ve dalga devrimin yoldaşlık ağaçlarını söküp atamayacaktır. Sen bir duruşsun Gregori Baba! Sosyalizmin sağlam bir kalesi gibi duruşsun. Sana bakan her genç Partizan, her genç Yunanlı devrimci-öğrenci sen de anlatılması kolay olmayan derin bir sosyalizm bilgisini, bilincini ve sevgisini görecek. Sosyalizmi yaşatan, sevdiren, uğruna yaşamımızı armağan etmemiz gereken bir duruşsun. Sosyalizmi-enternasyonalizmi-yoldaşlığı-dava insanı olmayı bir kez daha senden öğrendik.

Hep genç ve eskimeyen olarak kaldın. Uzun soluklu maratonun bitmeyen proleter soluğu oldun. Sosyalizme olan bilinç ve inancında kırılma ve sarsılma yaşayanların mutlaka seninle karşılaşıp seni tanımalarını isterdim.  Yılların o ağır ve zorlu sancılı ve sarsıcı günlerinde hep dimdik durdun. Yanımızda oldun. Sosyalizmin sınıf savaşımının orta yerinde yükseklere çekili tertemiz bir proleter bayrak oldun.  Ve biz yoldaşların, hep proletaryanın enternasyonal bayrağına bakarak yürüyeceğiz. Bir gün gelecek nasıl ki seninle, YKP/ML yoldaşlarla kolkola, gururla ve onurla yürüdükse yine aynı şekilde iki ülkenin işçileri- emekçileri kardeşçe, birlikte, omuz omuza yürüyecektir. İki ülke halkının, proleterlerinin, devrimcilerinin dayanışma ve kaynaşmasında senin payın hepimizden daha fazla daha büyüktür GREGORİ BABA!

Sana verdiğimiz sözü tutamadık Gregor Baba. Seni gerilla güçlerimizin huzurunda askeri tören önünde karşılayamadık. Ama inan bir gün gelecek, gerillalarımız yapacakları şehitleri anma töreninde o sıkılı yumruklu fotoğrafının önünde durup silah çatacak ve siz şehitlerimizin anısına silah sıkacak.  Ve her genç kadın-erkek gerilla yoldaşlarımız bir kez daha Gregori yoldaşın kim olduğunu, devrim ve sosyalizm davasının nasıl bir yıkılmaz çınarı olduğunu anlayacak. Sen gelmezsen de bizler senin sosyalizm düşlerini ülkemizin dağlarında yaşatacağız. Ve kızıla sarılı bayrağı yükseklere çekeceğiz. Aliboğazı şehitlerimizi, işkencehanelerde ölümüne direnerek Cihanlaşan Hasan Bayrak yoldaşlarımızı seninle birlikte bir kez daha saygıyla ve minnetle anacağız.

(Bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu