EmekMakaleler

MERSİN | Önemli Olan İşçilerin Vicdanında Aklanmak

Güvenlik-Sen Genel Başkanı Serdar Aslan ve ekibinin ismi emekçi karşıtı çalışmalarıyla gündemde yer alıyor. Daha önce bizzat kendi seçtiği listelerde bulunan yöneticilerin Aslan’ı yolsuzluk ile suçlamıştı. Burada dikkat çeken detay ise yolsuzluk yapıldığı konusunda yönetime dava açan kişilerin şu anda Güvenlik-Sen’de yönetici koltuklarında olması.

Mersin Büyük Şehir Belediyesi bünyesindeki güvenlik işçileri, aynı meslek grubundaki ve aynı statüdeki diğer işçilerin yararlandığı haklardan faydalanamıyor.

Güvenlik-Sen Genel Başkanı Serdar Aslan ve ekibinin ismi emekçi karşıtı çalışmalarıyla gündemde yer alıyor. Daha önce bizzat kendi seçtiği listelerde bulunan yöneticilerin Aslan’ı yolsuzluk ile suçlamıştı. Burada dikkat çeken detay ise yolsuzluk yapıldığı konusunda yönetime dava açan kişilerin şu anda Güvenlik-Sen’de yönetici koltuklarında olması.

Olayların bu şekilde gelişiyor olması akıllara türlü soruları getiriyor. Yolsuzluk yaptıkları sırada işçinin alınteri olan parayı bölüşme konusunda bir anlaşmazlık mı yaşandı? Yoksa, yolsuzlukları fark eden yöneticiler istedikleri payı alabilmek için ellerindeki sopayı göstermeyi mi seçti?

Halihazırda bu tür yolsuzluk davalarına büyük ölçekte koltuk değneği olmuş yargıda bile henüz aklanamadığı davaları sürerken Serdar Aslan, bir de Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan güvenlik görevlilerinin çağ dışı şartlarda çalıştırılmasına neden oluyor. Masaya oturma yetkisinin henüz çıkmamış olmasına rağmen güvenlik görevlilerinin de içinde bulunduğu sözleşmeye imza atan Genel İş Sendikası’na geçişlerin sağlanması bakımından kolaylık sağlanmıyor. Geçmişi oldukça kirli olan bu yöneticilerin, işçilerin alınteri ile balık restoranlarında “toplantılar” düzenlemesi aslında oldukça doğal hatta işçilerin motivasyonunu arttırmak adına öyle güzel fikirler ortaya çıkmış ki gerçekten takdir edilecek türden.

Mesela sebze fidelerine binlerce lira verilerek botanik bir ortam oluşturmayı amaçlayıp işçilerin rahatlamasına yardımcı olmaya çalışmışlar. Burada da kalmayan ‘yaratıcı’ fikirler? Böylesi bir ortama en çok alkollü içecek yakışır deyip yine bir de tekel bayiilerden alış-veriş yapmışlar. Gerçekten haklarını teslim etmek gerekir başka hangi sendika işçilerin paralarını bu şekilde kullanır ki? Ama biter mi? Asla! Daha yeni başlıyoruz. Mesela işçiler daha iyi temsil edilsin diye gönüllü çalışan avukatlığın yeterli olmadığını düşünüp bir de dışarıdan avukat tutup binlerce lira “danışmanlık” ücretleri ödenmiş. Ama kızmayın her şey proleterya için!

Yapılanları ne kadar yumuşatmaya çalışsak da maalesef üç kuruşa çalışmaya ve aldıkları ücret ile hayata tutunmaya çalışan her işçinin gerçeği evlerinde boş kalan dolaplar, mamasını, bezini alamadıkları, iyi bir eğitim verme şanslarının ellerinden alındığı çocukları, ödenememiş faturalar, krediler… saymakla bitmeyecek olan bu acı tablodur. Gelelim Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde yapılanlara. Güvenlik işçilerinin sendikal örgütlenmesi 2019 kışından beri büyük bir umutla yapılmaya başlandı. Umudun olması kadar doğal ne olabilir ki sonuçta işçiler ilk defa sendikalı olarak çalışmaya başlayacaktı ve bunu DİSK çatısı altında bir sendika ile yapacaktı! Daha ne olsun? Ama maalesef işçiler en sarı sendikadan bile daha sarı bir sendikayla karşı karşıya geldiler. Aylardır yapılan örgütlenmeler her noktada ismin önemli olmadığını bilen ve birlikten kuvvet doğacağına inanan gönüllüler ile gerçekleşti ama o günden bu güne gelene kadar tek bir sendika yöneticisi -taleplere rağmen- süreci nasıl yönetecekleri hakkında toplantılar düzenlemedi. Bu durumu şaibeli bulan işçiler sorular sormaya, sorgulamaya ve haklarını savunmak için en önemli şey olan bilgi edinmeye başladılar. Olayı sorguladıkça ve karıştırdıkça işçiler kötü kokularla karşılaştı ve kendi inisiyatifleri ile toplantı düzenleyip Mersin’de bulunan ve sendikanın atanmış temsilcisi olan Hüseyin Ali Vural’ı sürece dair bilgi vermesi için günler öncesinden davet ettiler. Lakin ne fayda, işçiler bilgilendirme için kimseyle görüşemedi. Bu durum Genel Başkanların konuyu Serdar Aslan’a iletilmesine rağmen müdahale edilmedi. Bunun üzerine toplantıyı tertipleyen işçiler bu durumu tutanak altına aldı.

Bu arada İmar Ltd. ile Genel-İş Sendikası arasında, güvenlik görevlilerini de kapsayan ve belediye şirketleri arasında yapılan en iyi sözleşme 17 Temmuz günü davullar zurnalar eşliğinde imzalandı. Bu duruma oldukça sevinen güvenlik görevlilerinin sevinci maalesef maaş günü gelene kadardı. Yapılan sözleşmeden, hiç bir haktan faydalanamayan işçiler itiraz etmek ve Güvenlik-Sen’in işçiden yana değil de kendinden yana tavır sergilemesini protesto etmek adına imza kampanyası başlattı. 180 kişinin imza attığı kampanya DİSK Genel merkezine faks ve e-mail yolu ile bildirildi.

Geçmiş dönemin kurcalanmış olması ve bu bilgilerin işçiler ile paylaşılması Güvenlik-Sen’i rahatsız etmiş olacak ki bölgede atamış oldukları temsilcilerine içi bomboş, hiç bir geçerliliği olmayan bir TİS taslağı gönderip kampanyanın önüne geçmeye çalıştı. Bu sırada işçiler ısrarla toplantı talep ettiklerini, kendi çıkarlarının ardına sığınan temsilcilere (Hüseyin Ali Vural ve Cuma Karakaya) bildirmelerine rağmen bir toplantı düzenlemediler.

Artık daha fazla sabırları kalmayan işçiler bir an önce Genel-İş Sendikası’nın yapmış olduğu sözleşmeden geçmişe dönük hakları ile birlikte faydalanmak istiyor.

Bunun yolu ise GÜVENLİK-SEN’in yetkisini tıpkı bu durumun söz konusu olduğu belediyeler de yaptığı gibi yetkisinin feshidir. (Bu yazı Özgür Gelecek gazetesinin 222’inci sayısında yayımlanmıştır…)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu