Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay ve Murat Çepni, HDP İzmir İl Örgütü’ne yönelik gerçekleşen ırkçı, faşist saldırıda katledilen Deniz Poyraz katliamında delillerin karartılmasına ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Katliamın ortaya çıkan delillerle de çok net anlaşılacağı üzere organize bir katliam olduğunun altını çizen Çepni, katliam davası sürecinin katilin kendisine verilmiş olsaydı bu kadar güzel, bu kadar kendisini koruyan bir biçimde yürütemeyeceğini kaydetti.
Şu anda yürütülen soruşturma katliamın tüm delillerinin karartılması üzerine kurulmuş bir dava olduğuna dikkat çeken Çepni, bu yüzden ibretlik bir dava olduğunu belirtti. Irkçı, faşist saldırgan Onur Gencer’in gözaltına alınırken polisler tarafından korunması, 18 saat içerisinde apar topar tutuklanması, olayın çok yönlü ele alınmadan, deliller toplanmadan, HTS kayıtları, kamera kayıtları gelmeden sürecin yürütüldüğüne işaret eden Çepni, “Emniyette ne kadar ilginçtir ki katile ve ilişkilerine dair soru neredeyse sorulmuyor. Düşünün; böyle bir vahşi katliam gerçekleştiriliyor, Emniyette neredeyse durum geçiştiriliyor. Oysa sıradan bir öğrenci, bir okulda gözaltına alınsa, günlerce gözaltında tutulur. Neredeyse bütün ilişkileri, telefonları didik didik sorgulanır ve her türlü onun tutuklanmasına, yargılanmasına yarayacak her türlü şey açığa çıkartılmaya çalışılır. Katil nedense emniyette korunuyor. Sorulardan bir tanesi ‘öz geçmişiniz nedir?’ 2. babasının oğlu üzerine yaptığı psikolojik değerlendirmeler var. 3. Soru yine aynı biçimde babasının yaptığı açıklamalar. 4. Soru sağlık çalışanı olmasına rağmen heyet raporunu nasıl aldığı soruluyor ve sonrasında katilin verdiği ifadelerde, cevaplarda başka birileri ortaya çıkmasına rağmen, orada katil cevap vermeye çalışmasına rağmen polis bunu engelliyor ve yeniden kendisinin seçtiği mecraya katili sokuyor” dedi.
‘Savcılık, emniyet katliamın ortağı haline geldi’
Otopsi raporuna göre Deniz Poyraz’ın canavarca katledildiğini dile getiren Çepni, şöyle devam etti: “Katil ‘isminiz neydi abicim’ diye karşılanıyor polis tarafından. Bütün bu anlattıklarımız bir anlayışın sonucu. İsmin ne abicim anlayışının sonucu. Yine SADAT ile ilgili sorulmuyor katile. Çünkü, SADAT ortaya çıkan delillerden sonra kendisi bir açıklama yapıyor, olayla ilgisinin olmadığına dair açıklama yapıyor ve İzmir Emniyeti bu açıklamayı yeterli görüyor. Oysa, katil Suriye’ye gitmiş bir sağlık personeli olarak. Sağlık personeli olarak gitmiş, orada silahlı eğitim almış, bütün bunları resim olarak paylaşmış olmasına rağmen ve SADAT’ın bu konudaki çalışmaları bilindiği halde, bu konuda da hiçbir soru katile sorulmuyor. Yani savcılık ve emniyet, cinayeti gizlemek, delilleri karartmak için elinden ne geliyorsa yapmış. Bunu yaparken de hiçbir biçimde özel bir itinaya da gerek duymamış. Bir sakınmaya, gizlenmeye de ihtiyaç duymamış. Çok aleni bir biçimde bunu yapmış. Bu katliamın ortağı haline gelmiş aslında.
Biz buradan bir kez daha şunu söylemiş oluyoruz bu delillerle; bu katliam hem göz göre göre gerçekleştirildi hem de Devletin içerisindeki bu güçlerin organizasyonu içerisinde gerçekleşti. Yetmiyor, sonrasında da İzmir Emniyet Müdürlüğü ve savcılık ve mahkeme, bu davanın, bu katliamın doğrudan ortağı haline gelmiş durumda son gelişmelere göre.”
Kemalbay: Partimize yönelik bir saldırının da fişeği
HDP İzmir Milletvekili Kemalbay da soruşturmanın soruşturulmamak olarak kendini ortaya koyduğunu belirtti. 25 Kasım’a giderken, kadın cinayetlerini konuşacaklarını kaydeden Kemalbay, “Deniz Poyraz katliamının aynı zamanda 25 Kasım günüyle de anlamlı bir bağı olduğunu düşünüyoruz. Ondan önce şunu söylemeliyim. Partimize yönelik saldırılar hiç durmadan devam ediyor. Deniz Poyraz Katliamından sonra da Partimize yönelik saldırılar sürdü. Urfa’da en son iki gün önce il binamıza bir saldırı yapıldı. Bu saldırı da aslında kameralarla kaydedildi. Partimizin kapısına çarpı işareti konması, orada ülkücülerin MHP’nin sembolü olan kurt resimlerinin duvarlara çizilmesi ve partimize yönelik, Urfa İl Örgütümüze yönelik bu saldırı da şu ana kadar aydınlatılmış değil. Kimlerin bu saldırıyı yaptığı belli olduğuna rağmen bir gözaltı ve etkili bir gözaltı da yapılmış değil. Yani, asılında İzmir il binamıza yapılan bu saldırı, Partimize yönelik bir saldırının da fişeği oldu” diye konuştu.
Kemalbay, şu ifadeleri kullandı: “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününe giderken, biz HDP Kadın Meclisleri olarak, Deniz Poyraz’ı bir sembol olarak burada alıyoruz ve bu sene 25 Kasım için yapacağımız bütün çalışmaları Deniz Poyraz’a atfediyoruz ve 19 kasımda da İzmir’de 25 Kasım etkinliklerimizin ilk startını vereceğiz. Grup Başkan Vekilimiz Meral Danış Beştaş İzmir’de olacak ve burada Deniz Poyraz’la ilgili ve bütün katledilen kadınlarla ilgili bir basın açıklamamız da gerçekleşecek. Burada elbette ki Deniz Poyraz’ın katledilmesi, Çilem Doğan’a verilen ceza, Pınar Gültekin cinayetinin aydınlatılmaması, Başak Cengiz’in katledilmesi ve diğer kadın cinayetlerinden bağımsız olarak ele alınamaz. Kadın cinayetlerinin politik biz her zaman söylüyoruz. Ve bu cinayetler nasıl etkin bir şekilde araştırılmıyor, soruşturulmuyorsa, nasıl ki kendini savunan Çilem Doğan’ın 15 yıl aldığı ceza onanmışsa bu zihniyet erkek Devletin zihniyetidir. Erkek adalettir. İstanbul Sözleşmesini fesheden zihniyettir. Bu zihniyeti de kabul etmediğimizi burada söylüyoruz.
Deniz Poyraz’ın hukuki sürecini yakın bir şekilde takip edeceğiz. 29 Aralık 2021 tarihinde de mahkemede olacağız. Ve bu katliam aydınlatılıncaya kadar HDP olarak, HDP’nin dostları olarak bir arada bu süreci takip edeceğiz. Aynı zamanda, kadın örgütleri ve kadın mücadelesi de Deniz Poyraz’ın yanında olacak. Kamuoyunu, değerli halkımızı bu takvimi takip etmesi için burada bilgilendirmiş olduk. Hepinize çok teşekkür ediyoruz.”
