EmekGüncel

Söyleşi | DGD-Sen: “İşçilere 2 seçenek sunuluyor; ya aç kalıp öleceksin, ya da koronadan öleceksin”

Koronavirüs salgını ile birlikte depo ve servis elemanı olarak çalışan işçilerin sorunları bir hayli artmış durumda. İşçiler hem patronlarla hem de koronavirüsle mücadele ediyor.

Koronavirüs pandemisinin yaygınlaşmasının ardından Türkiye’de ‘işçi ve emekçileri kapsamayan’ bir ‘Evde kal’ kampanyası başlatıldı. Başlatılan kampanyanın ardından insanlar evlerinde kalmaya ve ihtiyaçlarını da evden gidermeye başladılar.

Bu da insanların e-ticaret veya evden alışverişe yönelmesine yol açtı. Burada ise marketlerde çalışan depo işçilerini ve bu eşyaları evlere taşıyan işçileri daha da kötü etkilemeye başladı. Şok, Migros gibi marketlerde işçiler, koronavirüse karşı önlem almadan, fazla mesai yaparak çalışmaya başladılar. Biz de Özgür Gelecek Gazetesi olarak yaşanan süreç ile depo ve kurye işçilerinin karşı karşıya kaldığı sorunları Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası(DGD-Sen) ile konuştuk.

-Özellikle bu son süreçte herkesin evde olmasından kaynaklı e-ticaret ve depo işçiliği de zor çalışma koşulları altında olmaya başladı. Nasıl bir süreç yaşanıyor?

“Özellikle e-ticaret üzerinden Arvato Lojistik gibi satış yapan depolarda iş yoğunluğu çok artmış durumda, işçi alımı da yapıyorlar. Hatta projelerinde mağazalar kapandığı için mağazadaki çalışanları da depoya çekiyorlar ve bu şekilde de çok yüksek karlarla çalışıyorlar. Dolayısıyla da depo işçilerine de şunu söylüyorlar, hali hazırda bir işsizler ordusu bekliyor, iş arayan çok kişi var. Burada da koşulları zorlaştırarak; fazla mesai, zorunlu mesai yaptırıyorlar, alınmayan önlemlere de razı ediyorlar. İşten atılırsan iş bulman zor, o yüzden buna tamah edeceksin. Bunları diyebiliyorlar çünkü biliyorlar ki elleri çok kuvvetli. Hem şu an hukuk yolları tıkandığı için hak arama da yapılamıyor. Yani aslında özellikle e-ticaret alanında koronayı fırsata çevirmiş durumdalar. O kadar rahatlar ki eğer bir alanda korona çıkarsa işçiler ölebilirler, patron için problem değil. Ama orası karantinaya alınmak durumunda kalır, işte depoyu kullanamam diye göstermelik önlem alıyorlar o kadar. İşçiler bu durumundan rahatsızlar ancak içeriden veya sendikadan bir müdahale olmadığı sürece bir değişme olmuyor. Ve işçilere de 2 seçenek sunuluyor; ya aç kalıp öleceksin ya da koronadan öleceksin.”

-Bir de buralarda çalışan işçilerden e-devlet şifresini isteyip, sendikalı olup olmadığı kontrol edildiği haberi vardı.

“Evet. Özellikle Arvato Lojistikte esaslı olarak yaptıkları bir şey bu. Amirler, müdürler, şefler talimat alarak, yasa falan tanımadan e-devlet şifrelerini istiyorlar. Sendikalı olan işçilere sendikadan çık diyorlar. Biz bu konuyla ilgili suç duyurusunda da bulunduk. Şirkette sendikal örgütlenlemeden şefleri sorumlu tutarak işten attı. Diğer şefler, müdürler de şimdi işten atılmamak için hem sendika konusunda hem de korona konusunda işçilere daha da baskı yapıyorlar.”

“İşçiler ölüyor, sepeti boşalt!”

-Herkesin eve kapandığı bu süreçte Şok, Migros gibi tekeller de e-ticaret olayın ağırlık vermeye başladı. Oralarda da hem depo alanında hem de sipariş götüren işçiler için büyük sıkıntılar var. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Migros ve Şok gibi, insanların doğrudan alışveriş yaptığı yerlerde de pervasızca tutumlar oluyor, özellikte Şok’ta. Hani diğerleri işlerini biraz daha kapalı yürütüyor. Mesela Arvato uluslararası bir şirket olduğu için bir nebze önlem görebiliyorsunuz ama Şok veya Migros da durum daha kötü. Düşünün ki depolarda temizlik bile yapılmıyor. Orada işçileri pisliğin içinde tutup sonra işçilere diyorlar ki ‘elini yıka’. Yani sen hiçbir önlem alınmıyor işçilere önlem alınması söyleniyor.

Burada zorunlu tüketim depolarının dışında da olan yerlerde bizim talebimiz buraların kapatılması ve işçilere en az 1 ay ücretli izin verilmesi. Zorunlu tüketim olan yerlerde de çalışma saatinin 6 saate düşmesi, işçilerin birbiriyle temasının minimuma indirilmesi. Biz bu talepleri patronlara yazılı olarak da gönderdik.

Bir de insanların zorunlu ihtiyaçlarını almasını anlayabilirsiniz. Ama bir kişinin internet üzerinden TV almasını, tişört almasını, makyaj malzemesi almasını anlayamıyoruz. Yani bunlar için çalışan işçiler var, taşıyan işçiler var, onlar için büyük bir risk. Biz o yüzden halka ‘sepeti boşalt, tüketme, işçiler ölüyor’ çağrısı yapıyoruz. Yani gereksiz tüketmek gibi bir alışkanlıkta var. Sonuçta burada en azından duyarlılıkta gerekiyor. Yani bir işçi arayıp ‘Ben az önce 100 tane tişört, 100 tane iç çamaşırı paketledim’ diyorsa sormak lazım ‘ne oluyor?’. Biz açıkçası bunu anlaşılır bulmuyoruz.

Bir de zaten Koton, LC Waikiki gibi kıyafet veya elektronik alet satışı yapan yerlerin de kapanması gerekiyor. Mesela e-ticaret yapmayıp depolama yapan yerlerde var Borusan Lojistik gibi. Orada olan üyelerimiz de fazla mesai yaptıklarını söylüyorlar. Sebebi de Samsung gibi elektronik alet satan yerlerin satış yapmaya devam etmesi ve buraları da depo olarak kullanması. Bu yüzden acil olarak buraların da kapanması lazım. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu