Güncel

Cumartesi Anneleri 769. Hafta | “Kemiklerini bulduktan sonra beni oğlumun kemikleriyle gömün”

Cumartesi Anneleri’nin 769. Hafta eyleminde, 29 Kasım-8 Aralık 1995 tarihleri arasında Mardin Dargeçit’te, JİTEM ve korucular tarafından kaybedilenlerin akıbeti soruldu

İstanbul: Cumartesi Anneleri 769. hafta eylemi 70 haftalık Galatasaray Meydanı yasağından dolayı bu hafta da İnsan Hakları Derneği’nin(İHD) bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yapıldı. Eylem öncesi sokağın çevresi yoğun polis ablukası altına alınırken, eylem sırasında da sokak polislerce daraltıldı.

Eylemde ilk olarak basın açıklaması okundu. Kayıp yakınlarından Maside Ocak tarafından okunan açıklamada gözaltında kaybetme suçlarında yaşanan ihlallere dikkat çekildi. “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda hukuk yolunun açılmamasının, insan haklarının sistematik ve yaygın olarak ihlal edilmesine neden olduğuna yaşayarak tanıklık ediyoruz” diyen Ocak bu ihlallerin güven içinde yaşama arzusunu yok ettiğini belirtti.

769’uncu haftada, ise 29 Ekim-8 Kasım 1995 tarihlerinde Mardin’in Dargeçit ilçesinde asker ve korucular tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen köylülerin hesabı soruldu. Ocak, Dargeçit JİTEM Davası ile ilgili olarak, “Dargeçit Jitem davasında mahkemenin insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçun sanıklarını hakkaniyete uygun biçimde yargılama iradesi göstermesi talebiyle buluştuk” dedi.

Dargeçit’te alıkonulanlar için adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini de vurgulayan Ocak, açıklamasını şöyle sonlandırdı:

“Davut Altunkaynak, Seyhan Doğan, Nedim Akyön, Mehmet Emin Aslan, Abdurrahman Olcay, Abdurrahman Coşkun, Süleyman Seyhan ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 70 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz”

“Kemikleri bulduktan sonra beni oğlumun kemikleriyle gömün”

Ocak’ın ardından Dargeçit’te kaybedildiğinde 12 yaşında olan Davut Altunkaynak’ın kardeşi Davut Atunkaynak konuştu. Altunkaynak, davanın peşini bırakmayacaklarını vurgulayarak şunları söyledi:

 “4 sene sonra dünyaya geldim adını taşıdığım için mutluyum ama keşke bu ismi o taşısaydı, o hak arasaydı. Ne yazık ki ben buradayım. Aradan 21 yıl geçti, annem 21 yıl boyunca gözü kapıda bekledi abimi. 12 yaşındaki insan size ne yapar, devleti nasıl bu kadar korkutur? Anlatacak bir şey yok. Biz bu davanın peşini bırakmayacağız, diğer davalar sonuçsuz kaldı ama bu dava sonuçsuz kalmayacak. Bu dava için elimizden gelenin her şeyi yapacağız.

Altunkaynak’ın ardından, Dargeçit’te 13 yaşındayken kaybedilen Seyhan Doğan’ın abisi Kadri Doğan seslendi:

“Eve baskın yapıldı. Asker korucu ne varsa geldi. İki tane kardeşimi yerlere yatırırken aldılar. Annem o gece sabaha kadar tabur önührde kaldı. Oğlun sabah gelecek dediler. Bir hafta sonra onların elinden kurtuldu geldi Seyhan. Annem 2000’de vefat etti. Babam takip etti davayı, o da İstanbul’da vefat eti. Bu kemikleri bulduktan sonra oğlumun kemikleriyle beni gömün demişti. Adalet arıyoruz, adaletin olmadığı yerde yaşıyoruz. Dargeçit davasını JİTEM davası, geçen hafta sonuçlandı. Söylenecek çok şey var, insan doluyor. Söyleyeceklerim bu kadar teşekkürler”

“41. yılında Maraş için hakikat ve adalet talebimizi yineliyoruz”

Doğan’ın konuşmasının ardından Maside Ocak 41. Yılına gelinen Maraş Katliamı’nda faillerin cezasızlığına ve katliamdaki kayıplara dikkat çekti.

19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta yaşanan ve yüzlerce insanımızın ölümüne neden olan katliamın 41. yılındayız. Güvenlik güçlerince Şeyh Alim mezarlığında topluca defnedildiler. Mezar yerleri hala net olarak bilinmiyor. Toplu defnedilenlerin dışında tespit edebildiğimiz kadarıyla Yusuflar Mahallesi’nde öldürülen Hatice Yılmaz ve Fetritepe Mahallesi’nde misafir olduğu evde, ev sahipleriyle öldürülen Mahmut Ünal’ın nerede olduğu hala bilinmiyor. Katliamın 41. yılında Maraş için hakikat ve adalet talebimizi tekrarlıyoruz”

Eylem, Pazartesi günü 23 Aralık’ta Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek Dargeçit JİTEM davasına katılım çağrısıyla sonlandırıldı

Dargeçit’te ne olmuştu?

29 Ekim — 8 Kasım 1995 tarihleri arasında ağır silahlı askerler ve korucuların Mardin/Dargeçit’te düzenlediği ev baskınlarında dördü çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadınında aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan, Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan Davut’un annesi Hayat Altunkaynak, Süleyman Seyhan’ın kızı Fehime ve Seyhan Doğan’ın 1 1 yaşındaki kardeşi Hazni 3 gün boyunca ağır işkence gördükten sonra serbest bırakıldı.

Serbest bırakılanlar gözaltında tutulan yakınlarının ağır işkence gördüklerini açıkladı.

Gözaltında tutulanları arayan ailelerinin başvurularına; “Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verildi. Aileler kayıplarını aramaktan vazgeçsin diye tehdit edildi, gözaltına alındı ve işkence gördü. Yapılan suç duyuruları soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı ve ilgili mercilere yaptıkları tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Süleyman

Seyhan’ın ailesine bilgi veren uzman çavuş Bilal Batırır da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildi.

İnsan Hakları Derneği’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi’nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı.

Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012 — 2013 ve 2015 tarihleri arasında yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, “birden fazla kişiyi taammüden öldürme” suçlamasıyla dava açıldı.

Hukukta kural olarak bir davaya bakma yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine ait olmasına rağmen, dava dosyanın açıldığı Midyat’tan “güvenlik” gerekçesiyle Adıyaman’a sevk edildi. Kayıp ailelerinin uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hakları ihlal edildi.

Davanın geçen duruşması 30 Eylül 2019 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bugüne kadar yapılan duruşmaların seyri mahkemenin, insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçu açığa çıkartacak, ceza adaletini sağlayacak istek ve iradede olmadığı yönündeki kaygılarımızı güçlendirdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu