GüncelMakaleler

ANI-ANLATI | Komutanımız Orhan yoldaşa…

“Orhan yoldaşta gördüğüm sıra dışı her şey onun geçmişine dair bir şeyler söylüyordu.”

Nubar Ozanyan ya da bilinen adıyla Orhan yoldaş hakkında yazmak, bizim ve proletarya partisinin yaşamının bir bölümünü anlatmaktır. Tüm şehit yoldaşlarımızın “normalin dışında” bazı özellikleri vardır. Bu geçmişleri, fedakârlık duyguları, katılımları, kişilikleri, yoldaşlıkları vb. olabilir. Orhan yoldaş bütün bu özelliklerin tek bir bedende toplanmış halidir.

Onunla tanışmamı çok iyi hatırlıyorum. Rojava’ya yeni gelmiştim. Sınırdan alındım ve karargâha götürüldüm. Gecenin karanlığında dışarıda masada oturan belli bir yaşı geçmiş bir yoldaş gördüm, sağduyulu ve ciddi. Yoldaşlar onu bana “Bu bizim komutanımız Orhan yoldaş” diye tanıttılar. Ortadoğu’ya ve silahlı mücadeleye yeni gelmiş biri olarak kendi kendime ilk söylediğim şey “Gerçekten komünist tipi var” oldu. “Komünist tipi” nedir diye sormayın, açıklayamam ama böyle düşündüm. Tabii ki kendimi tuttum ve bir şey söylemedim.

Ertesi gün bana askeri ve ideolojik eğitimimi bir çevirmen yardımıyla vereceğini söyledi, çünkü Fransızcası iyi olsa da bazı konularda biraz yetersiz kalabilirdi.

Rojava’ya gelmeden önce kendimi fiziksel olarak biraz hazırlamıştım ve bana spor ve askeri eğitimimi verecek olanın bu yoldaş olduğunu görünce, kendi kendime “bu yaşta bana tüm hareketleri ve egzersizleri göstermek onun için zor olmayacak mı?” dedim. Şınav ve mekiklere geldiğimizde önyargılarımdan ve bu düşüncemden hemen pişman oldum… Sonra bana onun spor geçmişini anlattılar.

Aslında Orhan yoldaşta gördüğüm sıra dışı her şey onun geçmişine dair bir şeyler söylüyordu. Çok merak uyandıran mütevaziliği ya da sessizliği gibi. Onunla her çalıştığımda beni izler ve çoğu zaman tek kelime etmezdi, ben de kendi kendime “Şimdi ne düşünüyor acaba?” derdim. Orhan yoldaş düşündüğü yüzüne vuran bir tip değildi, onu ancak yakından tanıyan arkadaşları anlayabilirdi.

Eğitim dönemi akabinde cepheye gitmeden önce ve cepheden döndükten sonra birlikte çok zaman geçirdik. Tamirat, inşaat, icat ve benzeri şeyler yaptık. Ben ve diğer yoldaşlar zamanımızı boşa harcamayı, çayımızı içmeyi, saatlerce konuşmayı bilirdik ama o bilmezdi, her zaman yapacak bir şey vardı. Beni sık sık çağırdığını hatırlıyorum, gelip ona yardım etmemi ya da ufak tefek işlerde onunla vakit geçirmemi isterdi, arkadaşlar şikâyet ettiğimi görünce gülümseyerek “Seni çok seviyor da ondan… Bize bak, vazgeçti artık çağırmıyor bizi” derlerdi. Haklıydılar, keşke gitmeden önce etrafımızdaki arkadaşların kıymetini bilebilseydik…

Orhan yoldaş duymakta zorlansa da dinlemeyi bilirdi. Akşamları saatlerce dışarıda soba eşliğinde sohbet eder, gece nöbetleri başlamasını beklerken ısınırdık. Fedakârlık duygusunun bir başka örneği de nöbet tutarken Orhan yoldaşın bir sonraki nöbetçi biraz daha dinlenebilmesi için nöbetini 15-20 dakika uzatmasıydı. Orhan yoldaşa bakınca kendimiz bencil hissederdik ama onun nöbetinden sonra kendi nöbetimizin gelmesi için dua ederdik, çünkü uyumayı çok severdik!

DAİŞ çeteleri mevzilerimize kapsamlı bir saldırı girişimi bulunduğunda, cephede onunla birlikte olma şansını yakaladım. Onun kahramanlığı ve yeteneği o gün bizimle birlikte olan yoldaşlar tarafından defalarca anlatıldı. Bu nedenle bu çatışmayı yeniden anlatmaya çalışmayacağım, cephedeki kahramanlığı ve yeteneği komünist veya devrimci olduğunu iddia eden herkes için örnek teşkil etse de Nubar Ozanyan’ın her şeyden önce örnek alınması gereken günlük “kahramanlığıdır”. Onu çok seven yakın yoldaşı Mehmet yoldaş (Ulaş Bayraktaroğlu) “Devrimcileri kahraman yapan iki şey vardır” derdi: “Nasıl yaşadıkları ve nasıl ölümsüzleştikleri”. Yaşama biçimi ve yaşam tarzı Nubar Ozanyan’ı kahraman yaptı.

Bugün Rojava’da Ermeni Tugayı onun adını taşıyor ama kimse Nubar Ozanyan’ı sadece Ermeni kimliğine indirgeyemez. Onunla geçirdiğim saatler ve günler boyunca benimle Ermeni kimliği hakkında fazla konuşmazdı ama Stalin ve Mao yoldaşlar hakkında hep konuşurdu. Nubar Ozanyan, Ermeni kimliğinden önce bir komünistti ve bu yüzden onu öncü ve komutan yapan niteliklere sahipti.

O, şehit düştüğünde alanda değildim ama birçok yoldaşım gibi ben de haberi gördüm. Bedenimin tüm gözyaşlarını kendim için, son ana kadar yanında olan yoldaşlarım için, sadık ve samimi bir yoldaşını kaybeden tüm dünya halkları için akıttım. Ancak Derik’teki mezarına döndüğümde onu, halk için canını veren diğer tüm kahramanlarla çevrili gördüğümde yas tutabildim ve o zaman onun yerinde olduğunu anladım. Zordu ama gerekliydi. Bugün, Orhan yoldaşı ve adanmışlığını her zamankinden daha fazla hatırlıyoruz ve bu bizimle kalıyor. Bizi korkularımıza cesaret etmeye, zorluklarımızın üstesinden gelmeye ve mücadelemize devam etmeye iten şey budur. (Bir TİKKO savaşçısı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu