Makaleler

“Tahıl ambarı” boşaldı: Üretim değil ithalat artırılıyor -2-

CHP’nin hazırladığı “2016 Yılında Tarım” raporu uygulanan emperyalist tarım politikaları sonucu nasıl ithalatçı bir ülke haline gelindiğini gözler önüne seriyor. Rapora göre 2016 yılında tarım 1. ve 2. çeyrekte (yılın ilk ve ikinci üç ayında) yüzde 5,6, 3. çeyrekte yüzde 7,7 oranında küçüldü. Tarım ve tarıma dayalı sanayideki düşüş ve Ortadoğu ve T. Kürdistanı’ndaki savaş, Rusya ile yaşanan gerilimin etkisiyle ihracattaki daralma bu küçülmede önemli etken oldu. Hububat (buğday, mısır, arpa, çavdar, yulaf vb.) üretimi 2015’e göre 4 milyon ton azalarak 2016 yılında 35 milyon tona geriledi. Tarımsal üretimin esas üreticilerin elinden alınıp büyük üreticilerin azami kârına göre yapılandırılmasının kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan üretim açığı nedeniyle dışa bağımlılık arttı.

Rapora göre 2016 Ocak-Kasım arası dönemde 14.3 milyar dolarlık tarımsal ithal yapıldı. Tahıl ambarı sıfatını kullanan TC devletinin ithal ettiği ürünlerin başında tahıllar geliyor. Buğday (4 milyon ton) ithalat yapılırken, ekmek zammıyla gündeme gelen un ithalatı 17 kat arttı. Kuru baklagil (414 bin ton), mercimek (290 bin ton), soya fasulyesi (1,9 milyon ton) ithal edilen tahıllar oldu. Bunlar dışında bir dönem ihraç edilen pamuk (793 bin ton), yağlı tohum (ayçiçeği, susam, yer fıstığı gibi 2.9 milyon ton), ayçiçeği tohumu (360 bin ton) ithal edildi. İthalat bitkisel üretimle sınırlı değil. Hayvansal üretimde ithal edilen canlı hayvan sayısı 670 bine ulaştı. 2017 yılı için daha şimdiden 500 bin canlı hayvan ithalatı için karar alındı.

15 yıllık iktidarı boyunca tarım sektörünü büyük üreticilerin kâr alanına çevirmekten bakla bir çivi bile çakmayan AKP hükümetinin bu süre içinde yaptığı tarımsal ithalat 400 milyara yükseldi. Rakamın büyüklüğü aynı zamanda dışa bağımlılığın da büyüklüğünü göstermektedir. Küçük üreticileri tasfiye eden, verimli tarım arazilerini, geniş meraları imara açan, “terör”, “güvenlik” bahanesiyle yaylara çıkışı ve gübre satışını yasaklayan, çıkarılan yasalarla zeytinlikleri talan eden, üretmeyen, sürekli tüketen bir tarım politikası izleyen AKP hükümeti büyük üreticileri zengin ederken, tarımda dışa bağımlılığı giderek artırıyor.

Tarımsal ithalat üretim açığının çözümü değildir. Tam tersine üretim açığının artmasına neden oluyor. Kısa vadeli düşünülen “çözüm” uzun vadeli sonuçlara yol açıyor. İthalat üreticiler üzerinde fiyat baskısı yaparak ürün fiyatlarını maliyetin altına düşürüyor. Kendi imkânlarıyla üretim yapan küçük üreticiler maliyetini dahi karşılayamıyor, dolayısıyla üretimden koparılıyor. Üretimden kopmayanlar emeğinin karşılığını alacağı, geçimini sağlayacağı ürüne yöneliyor. Bu durum ürün desenini darlaştırmakla kalmıyor, üretim açığına da yol açıyor. İthalat, ithalatçıları ve büyük üreticileri zengin ediyor. Tüketicilerin de gıda masrafını artırırken emekçi-yoksul halkımızın temel gıda maddelerine ulaşmasını zorlaştırıyor, kuru ekmeğe muhtaç hale getiriyor.

 Emperyalist tarım politikalarıyla tarım sektörü dışa bağımlı hale getirildikten sonra “Milli Tarım Projesi” açıklayan AKP hükümeti tarımdaki yapısal sorunları çözeceğini iddia ediyor. “Çözüm” olarak uygulanacak olan proje Havza Bazlı Sisteme dayanıyor. Ürün kalitesi ve evriminin yüksek olduğu bölgelerde stratejik ürün denilen ve piyasada azami kâr sağlayan ürünlere destek verilerek büyük üreticilere kâr alanı açılıyor. Ne üretim açığına ne de dışa bağımlılığa bir çözüm üretiliyor. Dünya üretiminde ilk sıralarda yer alınan tütün, fındık, incir ve üzüm gibi ürünler dahi bu çözüm denilen Proje’de yer almıyor. Havza bazlı değil kâr “bazlı tarım projesiyle” küçük üretici bir kenara itilerek toprağından koparılıyor, sefalet içinde bir yaşama sürükleniyor. (Bitti)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu