Makaleler

1 Mayıs faaliyetinde Taksim’i daha güçlü ifade edelim!

2014 yılı 1 Mayıs’ı hazırlık sürecinin önemli bir dönem olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu hazırlık süreçleri işçi ve emekçilerin taleplerinin en çok öne çıkarıldığı dönemlerdir. Bu süreçteki çalışmalardaki pratik tutumumuz kitlelerle olan bağımızın gelişmesine ve örgütlenmemize katkı sunacaktır. Kitleler bu süreçlerde yürütülen faaliyetin kendisine ait çelişkilerle ilişkisine bakarlar. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, düşük ücret, güvencesiz çalışma, sendikasızlaştırma bugün emekçilerin en temel sorunlarının başında gelmektedir. Bu açılardan bakıldığında yapacağımız çalışmalar bunların tamamını kapsamalı ve bu sorunların kaynağının sistem olduğu gerçeği, propaganda yaparken asla unutulmamalıdır.

İşçilerin çalıştığı üretim yerleri başta olmak üzere fabrika önlerine, işçi ve emekçilerin işe gidip geldiği otobüs, tren, metrobüs vb. duraklara kadar tüm kesiştiği noktalar bizim de faaliyet yerlerimiz olmalıdır. Faaliyetin görünür kılınması esas olarak sürece müdahalede bir ön adım olarak görülmelidir. Bu süreçteki ajitasyon ve propagandanın görünür kılınması için çaba göstermeliyiz. Bu çalışma kitlelerle buluşmamızın zeminidir.

Yolsuzluğun, hukuksuzluğun her alanda ayan beyan ortaya çıktığı bu süreçte demokratik haklarımızın kullanılması meşrudur. Hakkımızdır. Bu hak ne kadar güçlü kullanılırsa sürecin karşısında o kadar güçlü durulabilir. Bu sürecin örgütlenmesi ve yürütülmesinde izleyeceğimiz yol, verilen çaba bu bakımdan sonucu etkileyecektir. Elbette yalnızca bizim çabamızla bu süreç kotarılamayacaktır. Ancak her çaba büyük sonuçlar yaratmıştır/yaratır. 1 Mayıs 2014 de böylesi bir sürece denk gelmektedir.

Bir yandan işçi ve emekçiler 1 Mayıs’a hazırlanırken diğer yandan siyasi iktidar da bir süreci izlemekte ve buna göre taktik geliştirmektedir. 1 Mayıs yaklaştıkça iktidar kutlamaları özünden koparmak için bütün olanaklarını kullanmaktadır. Öncelikle tartışmaları alan üzerine çekerek 1 Mayıs’ın meşru yönü ile Taksim’de oluşan iradeyi etkisizleştirmek istemektedir. 1 Mayıs öncesi Taksim ısrarını boşa çıkarmak için adeta yan kuruluşu gibi çalışan Türk-İş eliyle Kadıköy; Hak-İş eliyle de Kayseri’yi gündeme getirerek işçilerin ve emekçilerin birliğini bozmanın, sonra da tartışmaları alan üzerinden boşa çıkarmanın hesabındadırlar.

Bu etkisizleştirmede kullanılan Truva atı Türk-İş’in Kadıköy başvurusu da buna hizmet etmektedir. Ancak traji komiktir ki Başbakan daha sonra yaptığı açıklamada Kadıköy’de de miting yasağı bulunduğunu ifade etmiştir. Sınıfın organik birliğinin olmadığını gören ve tüm iplerini eline alan iktidara satmada, alçalmada sınır tanımayan sendikal bürokrasinin bu durumu bile cevap olmamıştır. Başbakan’ın son çıkışı ise Kadıköy yolunu dahi kapatmış görünmektedir.

Bu nedenle 1 Mayıs’a hazırlanırken 1 Mayıs’ın esas talebi olan birlik, mücadele ve dayanışmanın oluşmasını sağlayacak olan, bu süreçteki çalışmaların toplamıdır. Faaliyetimizin bir yanını da işçi ve emekçilerin birlik olması gerektiği yanı üzerine oturtmalıyız. Son Türk-İş İstanbul Şubeleri toplantısında bunun olmaması için başta Türk-İş’in duruşunun etkili olduğunun altını çizmeliyiz. Öyle ki bu toplantısında böyle olması gerektiği tavrını ortaya koyanlara karşı bir koro şeklinde karşı tavır dahi alınmıştır. Bu durum, bir kez daha sendikaların sınıfla bağının ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.

Sendikalar apolitikleştirilmiş, alan adeta sınıfa yabancılaşmış, neredeyse sınıf kelimesi dahi kullanılmamaktadır. Buna rağmen şubeler platformunda görülen gerçeklerin net ifade edilmesi sendikal bürokrasi ile yapılan bir hesaplaşmada safların değişeceğini görmek mümkündür. Ancak bunun için daha güçlü müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Tüm bu gerçekler ışığında 2014 1 Mayıs’ına yaklaşırken yürütülen tüm faaliyetlerde daha güçlü bir şekilde “Her yer Taksim, her yer 1 Mayıs” diyelim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu