GüncelMakaleler

Barajları yıkta geç kurbanın olam!

Yapılan toplantı ve görüşmelerden edindiğimiz ilk izlenim, tabanımız ve de ilerici, demokrat kesimler ve Kürt halkında AKP iktidarına yönelik büyük bir öfkenin biriktiği yönünde.

24 Haziran seçimlerine doğru son düzlüğe girilmiş bulunuyor.

Kalan sürede yapılacaklar, atılacak adımlar, hayati bir değer taşıyor. Seçim tavrı, kitlelerle birlikte tartışılarak ana eğilim belirlenmiş ve nihayetinde kamuoyuna duyurulmuştu, bundan sonrası ise artık somut planlamalardaydı.

İstanbul’da seçim tavrının kamuoyuna ilan edilmesiyle birlikte hızlıca HDK/HDP ile görüşmeler gerçekleştirerek, çalışmaların nasıl bir koordinasyon içinde yürütüleceğine dair bir planlama yapıldı. Akabinde, gerek tek tek kitle ilişkilerimize gerekse yönelik tartışmalar yürütüldü.

Somut anlamda İstanbul 1. bölgede yoldaşlarımız ve kitlemizin bulunduğu alanlarda seçim çalışmalarının nasıl somutlanacağına ilişkin bir çalışma yürütüldü. Benzer bir çalışma daha kapsamlı bir şekilde 3. bölgenin iki alanında gerçekleştirildi.

3. bölgenin bir alanında birkaç mahallede bulunan devrimci, ilerici güçlerle yan yana gelinerek seçim büroları açıldı. Bu kapsamda seçim büroları üzerinden yürüyen planlamaya dâhil olduk.

3.bölgenin diğer alanında ise iki aşamalı bir çalışma yaşama geçirildi. İlk olarak daha dar bir bileşenle sürecin politik muhtevasına ilişkin devamında ise daha geniş bir katılımla somut planlamalar üzerine tartışmalar yürütüldü. Söz  konusu toplantı ve görüşmelerde açığa çıkan genel tutumları ve bizimde sürece yönelik yaklaşımımızı özetlemek yerinde olacaktır.

“Bizi bu adamdan kurtarın” 

Yapılan toplantı ve görüşmelerden edindiğimiz ilk izlenim, tabanımız ve de ilerici, demokrat kesimler ve Kürt halkında AKP iktidarına yönelik büyük bir öfkenin biriktiği yönünde. Bir süredir çeşitli vesilelerle pek çok kurumun dile getirdiği bu durumun, bir ajitasyon argümanından öte somut bir gerçeklik olduğunu bir kez daha yakından deneyimledik.

AKP’ye oy veren, çeşitli saiklerle ve  de kimi çıkar ilişkileri üzerinden bu partiye bağlarını sürdüren kesim dışında geniş yığınlarda AKP iktidarına yönelik belirgin bir bezginlik, bıkmışlık ve kurtulma isteği olduğunu söylemek yanlış olmaz. AKP iktidarının kitleleri kutuplaştırarak, düşmanlaştırma politikasının devrimci, ilerici, demokrat ve diğer düzen partilerinin tabanı durumundaki kesimlerde ciddi bir karşılık bulduğuna şüphe yok. Bu durum ilerici ve demokratlarda, devrimci güçlere güncelde şu anda HDP’ye yönelik belirgin bir ilgiye dönüşmüş durumda. Başka bir deyişle AKP iktidarının politikaları, “biz devrimciler için ajitasyon-propaganda ve örgütlenme bağlamında daha olgun koşulları yaratmıştır” demek yanlış olmaz.

OHAL karanlığı altında, bırakalım demokratik tepkilerini göstermeyi neredeyse nefes alamaz hale gelen yığınlarda AKP iktidarına karşı “bir şey” yapma eğilimi bulunuyor. Bu tepki, bugün için seçim -sandık denklemi içinde karşılık bulsa da oldukça anlamlıdır ve bir ilk adım olarak geliştirilmeye açıktır.

Bugün, CHP, Saadet ve İYİ parti kitlesi de olmak üzere çok geniş kesimlerde AKP’ye duyulan öfke bağlamında HDP ve ittifaklarının stratejik bir yerde durduğu üzerine konuşmak mümkündür. ” Bizi bu adamdan kurtarın” söylemi düzen partilerine oy vereceğini söyleyen çok sayıda insan tarafından bile dile getirilmektedir.

 Birleşik mücadele kazandırır!

24 Haziran seçimleri AKP iktidarının önümüzdeki 10 yıllık planlarına, tek adam diktatörlüğünü yaşama geçirme politikalarına çomak sokmak, bunları suya düşürmek açısından hayati bir önem taşıyor.

Nitekim AKP ile girdiği klik dalaşında inisiyatifi önemli oranda bu partiye kaptıran CHP’de bu durumun farkındadır. Bundandır ki, Kılıçdaroğlu ve CHP’li yöneticiler HDP’nin barajı aşması gerektiğine yönelik ifadeler kullanmaktadır. Kuşkusuz onların derdi demokrasi ve özgürlük mücadelesi değildir. Ancak nihayetinde klikler arasında bu dalaş, HDP’nin kilit parti durumunda olma gerçekliğini de perçinlemektedir. Bu anlamda, Kılıçdaroğlu’nun söz konusu söylemleri- niyeti başka olsa da- olumludur. HDP’nin, CHP’nin demokrat ve ilericilerin etkisine açık tabanına ulaşması açısından kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır.

Yürüttüğümüz tartışmalarda bu noktaya sık sık dikkat çekildi. Geleneksel olarak Kürt-Türk Alevi halk kesimleriyle olan yoğun ilişkilenme gerçekliğimiz, HDP’nin Alevilerle daha sıkı bağlar kurması mücadelesinde önemli bir rol oynamamıza vesile olabilir. Elbette, faaliyetimizin ana ekseni bu değildir anacak böylesi bir somut gerçekliğinde üzerinden atlanamaz. Bu bağlamada DKÖ’lerdeki çalışmaların geniş kitleler üzerinde önemli etkiler yaratma potansiyeli vardır. Toplantılarda yürüyen tartışmalardan, özellikle Suruç ve sonrasında Ankara Gar katliamlarının, Kürtler ile Alevi-demokrat, ilerici kesimlerin bir araya gelmesini engellemeye yönelik olduğuna dair yoğun bir vurgularla karşılaştık. 24 Haziran’a giderken, AKP iktidarının en çok korktuğu gelişmelerden birinin devrimci, ilericiler, Aleviler ile yurtsever güçler, Kürt halkının birlikte mücadelesi olduğu anlaşılıyor.

Bugün HDP ve ittifakları etrafında ortaya çıkan tablo bu konuda ezilenler açısından umut vaad ediyor!

Alternatif projeler önemli

Bugün AKP’den umudun kesse de diğer partileri henüz adres olarak görmeyen geniş bir kitle bulunuyor. “Kararsız” olarak tabir edilen bu kitleye ulaşmak çok önemli. Yürüyen tartışmaların bir diğer odak noktası da buydu.

HDP’nin barajı geçmezse AKP’nin 70-80 civarında bir milletvekili alacağı gerçeği bu kesimler açısından etkili bir propaganda argümanı değil.

Özellikle de bu kesimlere HDP’nin ekonomi, çevre, kadın, istihdam, sağlık vb. başlıklardaki alternatif projelerinden söz etmek doğru olacaktır.

“Herkesin mutlaka yapacağı bir şeyler vardır”

Bugün tabanımızın politikayla daha haşır neşir olan kesimi seçim çalışmalarına çoktan başlamış durumda. Biz en ileri olandan geriye doğru bir kategorileşme yaklaşımı ile hareket edebiliriz.

Örneğin, çalışma yürüten yoldaşlara bağ kurma, bu çalışmayı kendi politik çizgimiz ekseninde yürütme ve de örgütlenme; çalışma yürütmeyen tabanımızın en yakın seçim komisyonlarına, koordinasyonlarına dahil olması için yönlendirme, teşvik etme; tavrını 24 Haziranda HDP’ye oy verme ile sınırlayanlar açısından da sandıkların korunması, bu kapsamda sandık görevlisi olma vb. sorumluluklar alma şeklinde planlamak doğru olacaktır.

Nihayetinde geriye kalan kısa süre içinde, işyerinde, evde, sokakta, otobüste, yaşamın her alanında, bu faşist-gerici iktidara yönelik mücadele, daha özgün olarak 24 Haziran için yapılacak mutlaka bir şeyler vardır.

Daha özel olarak bizim açımızdan, söz konusu olan sadece bir seçim süreci değil aynı zamanda politikleşen bu atmosfer içinde tabanımızla ve de daha geniş kesimlerle ilişkilenme, bağ kurma ve örgütlenme çalışmasıdır.

Perspektifimiz 24 Hazirandan sonrasına, Türk hakim sınıflarının çeşitli partiler eliyle yaşama geçireceği politikalar karşısında güçlü bir duruş için örgütlenme, fiili-meşru mücadeleyi inşa etme sürecidir.

Bugüne değin, ulaştığımız, ilişkilendiğimiz kesimlerden aldığımız tepkiler son derece olumludur! Yığınların politik nabzının doğru bir şekilde tuttuğumuz pratik içinde ortaya çıkmıştır.

Kalan süreyi, daha büyük bir enerjiyle, daha güçlü bir şekilde örgütleme ve zaman kaybetmeden harekete geçme zamanıdır!

İşçi sınıfı ve emekçilerin; Kürtlere ve Alevilerin; kadın, genç ve LGBTİ’lerin; azınlık milliyet ve inançlardan halkımızın direnişi ve mücadelesi önünde kurulan barajları yıkma zamandır!

Direnişle değişmek, mücadele ile değiştirmek için şimdi bir adım öne!

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu