Makaleler

Gezi İsyanı Merkezkaç Kuvvetleri Bozdu: AKP Çatırdıyor!

AKP hükümetinin dershaneleri kapatma girişimi, AKP içinde yaşanan klik çatışmasının boyutunu da gün yüzüne çıkardı. Tayyip’in talimatıyla başlatılan operasyon, Cemaatin etki alanına, omurgasına yönelik bir saldırıdır. Keza dershaneler, Fethullahçılar için özel bir çalışma alanıdır. Cemaat, dünyanın birçok noktasına okullar açmış, bunları eğitim üzerinden iktisadi, siyasi, kültürel etkinlik için bir üs alanı haline getirerek kullanmaktadır.

Türkiye’de dershaneler de, bu bütünlüklü çalışmanın bir ayağıdır. Dershaneler öğrencilere ders verilen, üniversiteleri kazanmak için kullanılan bir basamaktan öte anlam taşımaktadır. Bunlar, Cemaat için bir nevi yaşamsal üs alanlarıdır. Kimi Cemaat yazarlarının deyimiyle, “Pislik üreten bugünkü eğitim sistemine karşı dershaneler ahlakı, İslamı öğrencilere öğretiyor, Doğuda dershaneler olmasa birçok genç terör örgütlerine katılır, dershaneler teröristlere karşı da işlev görüyor.” Özellikle T. Kürdistanı’nda Cemaat’in dershaneler üzerinden örgütlenme çalışması yaptığı, kimi yerlerde ücretsiz derslerle gençleri buralara topladığı bilinmektedir. Şimdi AKP bu üs alanlarını ortadan kaldırarak Cemaat’in kolunu-kanadını kırmak istemektedir.

 

Çatışma devam ediyor!

MİT krizi olarak bilinen, Cemaat’in AKP politikalarıyla belli noktalarda ters düşmesi, devlet-iktidar erkinde daha fazla yer alma isteğiyle Hakan Fidan’a açılan soruşturma direkt R.T. Erdoğan’ı hedef alan bir operasyondu. Kendisini açıktan hedef alarak yapılan saldırı karşısında geri adım atmayan R.T.E., cepheden saldırıya geçerek Cemaat’in bu hamlesini boşa düşürmüştü. Cemaat’in örgütlü olduğu emniyet içinde “cadı avı” başlatmış, birçok üst düzey bürokratı atama yoluyla etkisizleştirmiş, tasfiye etmişti. Operasyonların durdurulması için bizzat Gülen tarafından aracı gönderilse de tasfiye devam ettirilmişti. AKP’nin yani R.T.E’nin dershaneleri kapama girişimi Fethullah Gülen cemaatinin bütünlüklü faaliyet alanının Türkiye içinde darbelenmesi, MİT kriziyle patlak veren çatışmanın derinleşerek devam etmesidir.

Bir diğer yan ise CHP’nin İstanbul belediye başkan aday adayı Sarıgül’ün Cemaat’le olan ilişkisiyle oyların bir kısmının Sarıgül’e kaymasını engellemek adına “demokles’in kılıcı”nın devreye sokulmasıdır.

 

Yolun sonu mu?

AKP, farklı güçleri içinde barındıran bir koalisyon, ittifak partisidir. AKP’yi oluşturan grupların zaman ilerledikçe hükümet-iktidar olmanın imkânlarından daha fazla yararlanma isteği, beraberinde klik çatışmalarının şiddetlenmesini getirmiştir. Kutsal ittifaklar, araya giren menfaatler, uzun iktidar sürecindeki yıpranma, yönetme kabiliyetinin zayıflaması, yönetilenlerin muhalefeti vb. dağılmaya doğru sonuçlar üretmeye başlar. Bugün bu partiyi oluşturan güçlerin kendi içlerinde çatışmaya tutuşmuş olması, çıkar birliği üzerinden yükselen dengelerin ve oluşan koalisyonun sonuna gelindiğini de gösteriyor.

AKP’nin İslamcı muhafazakâr kimliği ve devletin karakterine uyum kazandığı otoriter siyaset tarzı, faşist yönetme biçimi bu ittifaktan ilk olarak liberallerin kopmasına neden oldu. İlkesiz liberaller, AKP’de aradıklarını bulmak için çok çaba harcadılarsa da AKP-Tayyip gerçekliğiyle yüz yüze kaldıkları zaman su almaya başlayan gemiyi ilk terk eden oldular. AKP’nin uluslararası siyasette izlediği saldırgan Sünni mezhepsel temel üzerinden ilişkiler geliştirerek yürüttüğü politikalar bölgede yalnızlaşmasını da beraberinde getirdi. Cemaatin uluslararası ilişkileri de bu politikadan olumsuz etkilenmiştir.

 

Yeni Osmanlıcılık düşü…

Dünya genelinde ve özelde ABD ve AB’de derinleşerek devam eden ekonomik kriz, emperyalistleri Ortadoğu ve K. Afrika’da yeniden yapılanmaya zorlamıştır. Bu bölgede, ABD’li ve AB’li emperyalistler tarafından TC’ye biçilen rolün ötesine geçmeye çalışan AKP hükümeti, yeni Osmanlıcılık düşleriyle sanki bir karşılığı varmış gibi kullandığı bölgesel aktör etiketiyle görece özerk bir bölge politikası işletmeye çalışmıştır.

Esat karşıtı güçlerle Sünni-mezhepsel temelden ilişkilenmesi, ABD’ye rağmen bölgede gerginlik çıkararak çatışmalı durumun devamı yönünde adımlar atması, Suriye Kürdistanı’nda PYD’ye karşı ne pahasına olursa olsun (emperyalistler tarafından –şu an için- makul görülmeyen) El-Kaideci, El-Nusra gibi çetelere hamilik yapması, politikalarının bir aracı olarak bu çeteleri kullanıp onlara sınırlarını sonuna kadar açması vb., özellikle ABD cephesinde rahatsızlıklara neden oldu.

“Arap Baharı” diye kodlanan süreç Ortadoğu ve Kuzey Afrikada kurulu dengeleri bozmuş, taşları yerinden oynatmıştır. Emperyalistler bu sürecin her bir etabında farklı politikalara dâhil olmuş ve olmaktadır. TC, S. Arabistan gibi işbirlikçi devletler bu esnekliği gösterme imkânına sahip değildir. Bu nedenle aynı çizgiyi koruyarak süreci sürdürmeye çalışıyorlar.

Emperyalistlerle karşı karşıya gelinmesi gibi bir görüntünün çıkması da bundandır. Bu karşı karşıya geliş, bu karşıt duruş görüntüsünü silmek, emperyalist politikalara tam bir adaptasyon sağlamak için Davudoğlu ve diğerleri, Amerika kapılarında çırpınıyorlarsa da bu hamleler AKP’nin emperyalist merkezlerde hızla irtifa kaybetmesinin önüne geçememektedir. AKP içi çatışmalarının özelde AKP-Cemaat çatışmasının önemli bir unsuru uluslararası gelişmelerdir.

 

Dershaneler çatışmanın görünen yüzü

Bugün yaşanmakta olan Cemaat-AKP çatışması birçok ayak üstünden sürmektedir. Bu ayaklardan biri olarak dershanelerde 2 milyonun üstünde öğrenci öğrenim görmektedir. Bunun 600 binden fazlası T. Kürdistanı’ndan öğrencilerdir. Cemaatin Kürt ulusal hareketi ve devrimcilere karşı buralardan örgütlendiği bir sır değildir. Bunların yanı sıra 7 milyar doların üstünde bir pazardan söz edilmektedir. Dershanelerin bu şekilde devasa bir rant alanı ve Cemaatin iktisadi, siyasi ve kültürel örgütlenmesinin üs alanı, omurgası olmasının yanısıra uluslararası ilişkilerde tökezleyen Tayyip’le çatışmanın ön cephesi haline gelmiştir.

AKP’yi oluşturan grupların çatışmasını boyutlandıran bir diğer nokta ise; yönetilenlerin artık eskisi kadar kolay yönetilemeyeceğinin beyanı olan Gezi İsyanı’dır. Gezi İsyanı Türk hâkim sınıflarının dengesini bozmuş, yönetme krizlerini boyutlandırmıştır.

11 yıllık AKP hükümetini dibinden dinamitleyen toplumsal muhalefet, alanları zapt ederek günlerce sokak sokak, barikat barikat direnişi örmüştür. Yaz sıcaklarında yanan isyan ateşi, devlet için tehlike çanları çalmasının yanında hükümet sahiplerini de derinden korkutmuş, bununla da kalmayarak iç çelişkileri de derinleştirmiştir.

Dershanelerin kapatılma sorunuyla birlikte ayyuka çıkan AKP-Cemaat çatışması, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözünün ete kemiğe bürünmüş halidir. Kitleler eyleme, mücadele alanlarına aktıkça sınıf mücadelesinin seyri ezilen halklar ve uluslardan yana geliştikçe, hâkim sınıflar onların siyasi temsilcileri olan bilcümle faşist partilerin içinde mevcut çelişkiler büyüyor, derinleşiyor. Ezilen sınıfların, ezilen ulus, cinsiyet ve inanç kesimlerinin faşist devlete, onun görünür yüzü olan AKP hükümetine karşı büyüyen tepkisi merkezi de, merkezkaç sistemi de dağıtıyor. Liberal güruhun ve şimdi Gülen Cemaati’nin tradejisi bunun göstergesidir. Sırada CHP’nin olduğunu belirtip söyleyelim; “Bu daha başlangıç…”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu