Güncel

Wan ve Elazığ Hapishaneleri hedefte: “Her yerde Hayri, Kemal, Mazlum’ların ruhunu taşıyan tutuklular var”

H. Merkezi: Bölge cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini değerlendiren Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Eş Sözcüsü Mehmet Temizyüz, Van ve Elazığ cezaevlerinin pilot bölge olarak seçildiğini, her türlü psikolojik ve fiziki şiddetin oradan başlatılarak tüm cezaevlerine yayıldığını söyledi.

Türkiye cezaevlerinde artan hak ihlalleri, işkence boyutunu da aştı. Her türlü fiziki ve psikolojik şiddetin yaşandığı cezaevlerinde şimdi de tek tip elbise dayatılıyor. Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Eş Sözcüsü Mehmet Temizyüz, bölge bölge cezaevlerinde yaşanan son durumu anlattı.

PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çeken Temizyüz, “İmralı tecridi ile tüm cezaevlerinde iradeyi teslim alma süreci başlatıldı” dedi. Temizyüz, yaşanan darbe süreci ile birlikte ilk etapta oda sayısının arttığını, tutukluların bir biriyle iletişimlerinin ortadan kaldırıldığını, eşyalara el konulduğunu, sık sık aramalar yapılarak baskının artırıldığını dile getirdi.

Temizyüz, Elazığ ile Van cezaevlerinin özelikle son bir yılda hak ihlalleri bağlamında hiç gündemden düşmediğini anımsattı. Temizyüz, Elazığ Cezaevi’nde yaşananları şöyle anlattı: “Tutukluların yaşam alanlarına yönelik bir saldırı var. Çıplak arama dayatılıyor, hastaneye gittiklerinde hem taciz hem de işkenceye maruz kalıyorlar. Tutukluların bir biriyle iletişim kurmalarına izin verilmiyor. Cezaevlerindeki sosyal aktiviteler tamamen ortadan kaldırılmış durumda. Avukatlarla yapılan görüşmeler dinleme cihazı ve kamera ile kayıt altına alınıyor. Aynı uygulama ailelerin görüşünde de açığa çıkıyor. Bu sisteme karşı çıkan tutuklulara ise disiplin cezaları veriliyor. Tek hücreye atılıyor. Aileler ile hem telefon hem de normal görüş yasaklanıyor. Süngerli odalara atılıyorlar. Elazığ bir örnektir. Aynı uygulamalar bütün bölge cezaevlerinde yaşanmaktadır.”

 

‘Kadınların eylemi direnişin mesajıdır’

Van T Tipi Cezaevi’nde de aynı durumun yaşandığını söyleyen Temizyüz, geçtiğimiz hafta baskılara karşı 35 kadın tutuklunun tepki olarak saçlarını kazıttığı eylemi hatırlattı. Temizyüz, eylemin büyük bir direnişin başlangıcı olduğunu söyleyerek, Van’ın durumunun da Elazığ’dan bağımsız olmadığını kaydetti.

 

‘Van ve Elazığ pilot bölge olarak seçildi’

Hak ihlallerinin en fazla kendini gösterdiği bölgelerin Van ve Elazığ olduğunu söyleyen Temizyüz, “Bu da bu iki ilin bölgeyi temsil ettiğini gösteriyor. Son dönemlerde Siirt ve Şırnak’tan Van’a, Ağrı, Kars, Diyarbakır ve Malatya cezaevlerinde kalan tutukluların tümü Elazığ cezaevine sürgün edildi. Devlet kendisine göre 2 merkezi pilot bölge seçmiş. Bu da Van ve Elazığ oluyor. Baskı işkence ve her türlü hak ihlalleri oradan başlıyor. Bölge cezaevlerine yayılıyor. Geçmişte bölgeden batıya yapılırdı. Şimdi ise merkezi seçilen bölgelere yapılıyor. Bölgeler üzerinde yeni bir sistem oluşturulmaya çalışılıyor. Bu sisteme karşı direnenler ise merkezi cezaevlerine sürgün ediliyor” diye belirtti.

Temizyüz, özelikle F ve T tiplerinde 8 kişilik koğuşta 24 kişi, 3 kişilik koğuşlarda ise 7 kişinin kaldığını belirterek, tutukluların birçoğunun ya yerde ya da dönüşümlü olarak uyumak zorunda kaldığını vurguladı.

 

‘Şırnak’ta baskılar sürüyor’

Sokağa çıkma yasakları sürecinde çatışmaların yaşandığı illerdeki bütün tutukluların özelikle Karadeniz cezaevlerine sürgün edildiğini dile getiren Temizyüz, “Yine Şırnak Cezaevi’nde aileler bir yıl boyunca güvenlik gerekçesiyle çocukların görüşüne gidemedi. Ya da akşama kadar aileleri yol üzerinde bekletme daha sonra da ‘görüş saati bitti’ denilerek eve gönderilmeleri işkencesi vardı halen de sürüyor. Orada yaşanan baskılara karşı tutuklular cezaevini ateşe verdi. Bunun sonucunda 2 kişi yaşamın yitirmişti. Aynı yöntem sürüyor.”

 

‘Hasta tutuklular hastaneye gitmiyor’

Hasta tutukluların genel durumuna da dikkat çeken Temizyüz, hastalara tecridin iki kat fazla uygulandığını söyledi. Temizyüz, “Hasta tutuklular her hastaneye gidişlerinde darp, hakaret, işkence ile karşı karşıya kalıyorlar. Bunun için de tutukların yüzde 80’i artık hastaneye gitmek istemiyor. Bir de şöyle bir sıkıntı var. Bazı hasta tutukluların sürgün edildikleri illerde üniversite hastaneleri yok. Tedavi için farklı bir ile götürülüp getiriliyor. Hasta tutukluların tedavisi üniversite hastaneleri dışındaki hastanelerde yapılamaz. 3 aydır Antep- Elazığ cezaevinde kalan tutukluların ilaçları da verilmiyor” diye ekledi.

 

Tek tip elbise dayatması

Cezaevlerindeki tek tip elbise dayatmasını ve nelere yol açabileceğini de değerlendiren Temizyüz, şöyle konuştu: “Devletin yıllarca Kürtleri aynı cezaevi politikasıyla ele alması büyük bir felaket ve hatanın başlangıcı olacak. Devletin bu hatadan bir an önce vazgeçmesi gerekir. Kürtlerin 40 yıllık cezaevi geçmişi var. 80’lerden sonra Kürtler bu baskı ve sisteme karşı büyük mücadele ve direnişler vermiştir. Bugün de yapılan baskılar ile sonuç alamayacakları açıktır. Esat Oktay döneminde de aynı sistem hayata geçirilmeye çalışıldı. Sonuç alınmadı. Yeni bir 12 Eylül süreci başlatılmak isteniyor. Her türlü şiddetin daha fazla üst boyutta olduğunu görüyoruz. 12 Eylül’de sadece Amed vardı. Ancak şu an baktığımızda Türkiye’deki bütün cezaevlerinde Kürtler var. Ve bunların hepsi Amed zindanındaki ruhu taşıyorlar.”

 

‘Tek tip elbise dayatması büyük isyanlara yol açar’

Tek tip kıyafet dayatmasını tekçilik zihniyetinin bir ürünü olarak değerlendiren Temizyüz konuşmasının devamında şunları aktardı: “Tek millet, tek vatan, tek dil, tek bayrak, bugün ise tek elbise dayatılıyor. Amed Cezaevi gerçekliği ortadadır. O dönem sadece Amed 5 Nolu cezaevinde direniş vardı. Bugün Türkiye’nin her yerinde Hayri, Kemal, Mazlum’ların ruhunu, ideolojisi ve direnişini taşıyan tutuklular var. Bugün tek tip elbise dayatmasını tutuklular kabul etmeyecektir. Bu dayatma büyük isyanlara ve aynı zamanda direnişe, katliama da yol açar. Çok değil bu yaklaşımlar sürdükçe önümüzdeki aylarda cezaevlerin tümü direnişe geçer. Bunun altından ne AKP hükümeti kalkar, ne de Türkiye devleti. Zorbalığa karşı direniş açığa çıkar. İradesi için kendi şehadetini ortaya koyan militan kişilikler 25-30 yıldır cezaevlerinde. Bu dayatma ile sonuç alacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar.” (Dihaber)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu