GüncelKadın

YDK ile kampanyasına dair söyleşi; Kampanyamız bir isyanı da barındırıyor!

"Bu sürecide yine kolektif bir şekilde komisyonumuzla birlikte ele alıyoruz. Bu süreci daha ağırlıklı olarak yazı komisyonumuz işletiyor. Yakın zamanda yani 25 Kasım’a kadar bitirmeyi hedefliyoruz"

Yeni Demokrat Kadın’ın kampanyasının ilk kısmının bitmesiyle YDK aktivisti Rahime Karvar ile bir araya gelerek, yürütülen çalışmayı değerlendiren bir söyleşi yaptık.

Karvar, çalışmanın çıkışına, genel olarak nasıl geçtiğine ve ikinci aşama için neler yapıldığına dair  değerlendirmelerde bulundu.

Öncelikle kampanyanızın çıkış noktasından başlasak.“Kadınlar konuşuyor patriarkanın maskesi düşüyor. Pandemiyi birde bana sor” şiarlı kampanyanıznasıl başladı? Biraz çıkış noktasına dair tartışmalarınızı öğrenebilir miyiz?

Rahime  Karvar, İsminden de anlaşılacağı gibi aslında pandemi döneminin kadınlara ve LGBTİ+’lara dönük baskılarını teşhir etmek, konuşmak ve paylaşmak üzerine doğan bir fikirdi. Tam da pandemi döneminde  oluşan bir fikir oldu bu.

O dönemde YDK olarak iletişimimizi süreklileştirmek adına fiziksel olarak yan yana gelişlerimiz zayıflasada çeşitli zoom görüşmeleri ile iletişimimizi geliştirdik ve burada “pandemi sürecinde yaşananlara; devletin kadınların kazanımlarını gaspetmeyi hedefleyen politikaları karşısında sessiz ve politikasız kalamayız” tartışmasının sonunda böyle bir kampanya yürütme kararı aldık.

Özellikle “normalleşme” diye dayatılan bu süreçte kadınlarla temasımızı güçlendiren, kadınların kendi normalini tartışacağı/yaratacağı, kadınların pandemi sürecinde bir kez daha açığa çıkan örgütlenme eğilimini YDK politikaları ile buluşturan bir kampanya fikri açığa çıktı.

Bu dönemde açığa çıkan deneyimleri konuşabileceğimiz bir çalışma yürütelim dedik ve fikir oradan doğdu.

Ve kampanyamız bir isyanı da barındırıyor. Çünkü pandemi boyunca gördük ki, kadınlara bir şey sorulmuyor. Pandemi boyunca “Evde kal” çağrıları yapıldı.

Bu çağrılara paralel evdeki bakım yükü, ev içi hizmet yükü kime kalacak, nasıl paylaşılacak buna dair hiçbir düzenleme yapılmadı. Ve kadınlara ev içi emek sömürüsünün katlandığı bir süreç dayatıldı.

Çalışma ile ilgili nasıl bir dönem geçirdiniz, Bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz, çalışma sırasında hangi kesimlerle bir araya geldiniz? Nasıl tepki aldınız, nasıl hareketlilik oldu?

Bu süreçte temas ettiğimiz her kadınla bu süreci birlikte konuşma, deneyim paylaşma ve aslında o deneyimleri bir araya getirerek mücadeleye dair birlikte sonuçlar çıkarma, çözüm yolları geliştirme hedefine yöneldiğimiz bir dönem oldu. İstanbul açısından daha çok emekçi mahallelerde bu süreçte işsiz kalan veya ev emekçisi kadınlarla temas kurduk.

Sarıgazi, Gülsuyu, Gazi, Esenyurt’ta ev emekçisi, tekstil işçisi kadınlarla, genç kadınlarla, işsiz kadınlarla bir araya geldik. Yine LGBTİ+larla bir araya geldik. Biraraya gelerek deneyimleri paylaştık. Yine çalışma sırasında genç kadınların sorunları üzerine tartışma fırsatı bulduk.

Zaten bir kaygı vardı. Ancak bu süreçte geleceksizlik, işsizlik kaygısının daha fazla yaşandığını gördük. Özellikle pandemi döneminde genç kadınların daha fazla işsizleştiğini, kriz dönemlerinde çalışma alanında ilk vazgeçilenin, “eve gönderilenin” kadınlar olduğunu en canlı hali ile gördük.

Kampanya özgülünde çalışma tarzımızın da altını çizmemiz gerekiyor. Biz kampanya faaliyetine başlamadan önce çalışma tarzımıza dair kapsamlı tartışmalar yürüttük. Bunun uzun süreli kampanya faaliyetinin istikrarı için önemli olduğunun farkındaydık. Komisyonlar oluşturduk.

Kitap çalışmasına odaklanan yazı komisyonu, bulunduğu yerdeki ihtiyaca göre kitle çalışmasını organize edecek bir teknik komisyon ve bu dönemde çalışmalarımızı daha aktif, düzenli bir şekilde yansıtacak sosyal medya komisyonunu öncelikli olarak sıralayabiliriz.

Komisyonlara dayanan çalışma tarzımız, işlerimizi organize ederken bize epey kolaylık sağlayan, kadınlarla bir araya gelişlerimizi daha sistematikleştiren bir yerde durdu. Uzun süredir uzaklaştığımız kolektif çalışmanın önemini bizlere haztırlattı. Bu nedenle önemliydi.

Komisyonlarımız düzenli bir araya gelişlerle işleri organize etti. YDK çalışmasının daha fazla kurumsallaşmasını katkı sağlayan bir işlevi oldu. Yine  burada eklememiz gereken bir şey daha; biz mümkün mertebe daha fazla kadınla, YDK’lı kadınlarla kolektif bir şekilde, ara buluşmalar gerçekleştirdik.

Hem zoom görüşmeleri hem de birebir bir araya gelişler bize nefes aldırırken, çalışmayı daha kolektif bir şekilde organize  etmemizin önünü açan bir yerde durdu.

Ulaştığımız kadınların çeşitliliği gerçekten önemliydi. Kampanya çalışması boyunca hedeflediğimizin üstünde kadın ve LGBTİ+ ile temas ettik. Kitap çalışması için 100’ün üstünde söyleşi var elimizde ancak bir araya geldiğimiz kadın sayısı çok daha fazla.

“Kadınlar pandemiye rağmen kapılarını sonuna kadar açtı”

Bizim genel  ulaştığımız kesimler içinde çok olmayan, birlikte yol yürümediğimiz, özellikle daha muhafazakar kadınlara temas ettik. Örneğin KHK ile işlerinden edilen  2 öğretmenle söyleşi yaptık. Bu oldukça önemli.

İstanbul dışında İzmir, Ankara, Antalya’da birebir kitle çalışması yürüttük. Antalya’da özellikle sera işçisi kadınlarla, ev işçisi kadınlarla bir araya geldik. Çalışmanınbütününde kapısını çaldığımız kadınların kiminin balkonunda, kiminin evinde toplu buluşmalar yaptık.

Kadınlar pandemiye rağmen kapılarını sonuna kadar açtı. Çünkü insanlar konuşmak ve paylaşmak istiyor. Pandeminin yarattığı, devletin yaratmaya çalıştığı yalnızlığa, “sosyal mesafe” denilerek, yaratılmak istenen yalnızlığa karşı bizim kapıları çalmamıza bir dönüt oldular.

Bu bizler açısından öğretici bir süreçti. Biz aslında bu dönemi sosyal medya açısından verimli, canlı kullandık. Sosyal medya platformlarımızdan çeşitli canlı yayın programları yaptık. Akademisyenlerle, feminist, anarşist, sosyalist, ilerici  örgütlerle,kadınlarla temas etmiş olduk. Ve onlarla da bu süreci konuşmuş, fikirlerini, nasıl baktıklarını, ne tartıştıklarını paylaşmış olduk.

Tepkiler çok çok önemliydi. Temas ettiğimiz kadınların büyük bir kısmında; devletin kadınları önemsemediği, kazanımlarını hedef aldığı, keza LGBTİ+lar açısından nefret söylemi ve saldırının daha fazla arttığı bu süreçte, temas etmenin, paylaşmanın, dayanışmanın önemsendiğini güçlü biçimde gözlemlediğimizi ve hissettiğimizi söyleyebiliriz.

 

Peki kampanyanızın ikinci  kısmı olan çalışmanızı kitaplaştırma kısmına dair neler söylemek istersiniz, şuan kitap çalışmanız nasıl gidiyor?

Çok kısa olarak bu kısma dair; çalışma tarzımızın bir parçası olarak ele alıyoruz. İlk kısmı kitle çalışması, ikinci aşama ise kitle çalışmasından elde ettiğimiz  verilerin değerlendirilerek bir kitap haline dönüştürülmesiydi. Şuan elimizde olan röportajların toparlanmasına, çözülmesine ve belli başlıklara ayırmaya başladık.

Söyleşileri belli başlıklar altında sıralayarak, kadınların aktardığı değerli deneyimleriinceleyeceğimiz bir çalışma süreci olacak bizim için.

Bu sürecide yine kolektif bir şekilde komisyonumuzla birlikte ele alıyoruz. Bu süreci daha ağırlıklı olarak yazı komisyonumuz işletiyor. Yakın zamanda yani 25 Kasım’a kadar bitirmeyi hedefliyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu