Kültür&Sanat

Yetenek mi eğitim mi?*

Diyalektik; hayatın her alanına uygulandığı, her eylemin içerisinde düşünceyi biçimlendirdiği ölçüde anlamlı olur. Bu anlamda diyalektik düşünceden yol alarak, olayların, olguların farklı yanları olduğunu reddetmek, değişimi reddetmek hayatın içinde, politikada savunulan düşünceyle çelişmeyi de birlikte getirecektir. Bu şekilde bir yaklaşım ile insan eylemlerini yorumlamak, olayları değerlendirmek, eleştirmek en iyi haliyle eksik veya yanlış bir değerlendirme olmaktan ileri gidemeyecektir.
Genellikle bir konu üzerine değerlendirme yapılırken düşülen yanlışlar böylesi yaklaşımlardan meydana geliyor. Maalesef bir yöntem, bir düşünce tümden reddedilirken bir diğeri göklere çıkarılıyor.

Yaratıcı yazarlık üzerine yazılan “eleştiri”de düşülen en vahim hata, bu atölyelerin yazar yetiştirmek adına, yazarlığa meraklı bireylerin duygularını sömürdüğü, önemli yazarların hiçbirinin yazarlık atölyelerinden çıkmadığı ve bu atölyelerin yazar yetiştiremeyeceğidir.
Yazarlık atölyeleri bireyleri yazar yapmak gibi bir iddia taşımıyor. Hatta kimileri elbette ki böyle bir söz veremeyeceklerini en baştan belirtiyor.

Bu atölyeler amacını genellikle şu şekilde açıklıyor; temel yazım ve kurmaca teknikleri hakkında bilgilendirmek, gözlem gücünü geliştirmek, bakış açısı kazandırmak ve kendilerine ait bir üslup geliştirmelerini sağlamak olarak açıklıyorlar.

Uygulamada ise genellikle klasik metinleri okuyarak çözümlemelerini yapmak, kendi yazdıklarını değerlendirmek, birbirlerinin metinleri üzerine eleştirel yaklaşımlarda bulunmak ve kuramsal olarak edebi bilginin geliştirilmesi üzerine çalışmalar yapılıyor.
Bir diğer nokta; bir eleştiri yapıldığında söylenen şeyleri gerekçelendirmek, sebeplerini ortaya koymak gerekliliğidir. Bir olguyu temellendirirken, salt onun doğasıyla temellendiremeyiz.
yazarlikFelsefede bilindiği gibi önemli olan cevaplardan çok sorulardır. Bu sebeple soruyu yanlış sormak bizi doğru cevaba götüremeyecektir. “Yaratıcı yazarlık atölyesi olur mu?” Elbette ki yazarlığın da, resmin de, tiyatronun da atölyesi olabilir. Salt yeteneği ya da başka bir yöntemi tek doğru yöntem olarak açıklayıp, diğer yöntemleri tümden reddetmek, dıştalamak yanlış bir uğraş olur.

Bu aynı zamanda teori ve pratiğin birlikteliğini de reddetmek demektir. Şöyle açıklayalım; yazın, edebiyat konusunda çok okuyan, yazım tekniklerini çok iyi bilen birisinin çok iyi yazar olacak anlamına gelmez, iyi bir okuyucu belki eleştirmen olabilir. Bir konuyu bilmek ve uygulamak farklı şeylerdir. Bu yüzden kuramsal bilgisini pratiğe dökmeli, farklı bakış açılarından eleştiriler almalı, yazım üzerine denemelerle kendini geliştirmelidir.
Bu şekilde algısını açabilir belki hayal gücünü geliştirebilir.

Usta-çırak ilişkisi günümüzde maalesef yaşatılmıyor olabilir, ancak hayatta birçok olayda, olguda olduğu gibi böyle yöntemler istesek de istemesek de iyi veya kötü değişime uğramış, günümüzde uygulanabilirliğini yitirmiştir. Bunun için yeni yöntemler geliştirilmiş olabilir ve biz de bu yöntemlere açık olmalı, objektif değerlendirmeler yapmalıyız.
Örneğin güzel bir sese sahip olmayı güzel bir ses rengi, sesin doğal bir titreşime sahip olması, ses aralığının geniş olması gibi unsurlarla açıklayabiliriz. Ancak yanlış ses eğitimi alan birisi, ya da sesini kullanmayı bilmeyen birisi çoğu zaman doğru ve güzel şarkı söyleyemeyecektir. Bilindiği gibi ücretsiz veya ücretli (bazıları fazlasıyla yüksek) Şan eğitimi veren atölyeler, kültür sanat merkezleri vs. var. Artık halk ozanları eskisi kadar “doğal” yetişmiyor. Pekâlâ, Şan eğitimi veren kurumları da insanların duygularını sömürmekle, bu alanı ticarileştirmeyle, sermayeye hizmet etmekle ve “iyi bir ses sanatçısı” yetiştirmemekle suçlayabiliriz. Ancak bu ne gereklidir ne de tam anlamıyla doğrudur.
Salt sermayeye hizmet eden, ticari kâr uğruna insanların heveslerini, duygularını sömüren birçok oluşum (cast ajansları, ses yarışmaları vb.) varken; popüler edebiyat dışında çok da gelir getirmeyen yazarlığa meraklı bireylere bir şeyler katmak için oluşturulan yaratıcı yazarlık veya yazarlık atölyelerini eleştirmek, bizler açısından pek elzem değildir.

Örneğin iyi yazı yazabilen, hayal gücü geniş birisi için; farklı edebiyatseverlerle fikir paylaşımında bulunması, yazdıklarına farklı bir gözle bakması, yazım, kurgu tekniklerini öğrenmesi ve en önemlisi bakış açısı kazanması zararlı olmayacak, onu ileriye taşıyacaktır. Estetik beğeniler her birey için farklıdır.

Bu anlamda yazın konusunda deneyimli yazarların, yazmaya ilgili olanların denemelerini, pratiklerini eleştirmesi bireye katkı sağlar, farklı bir bakış açısından, dışarıdan değerlendirmesine olanak sunar. Bu anlamda faydalıdır.
yazarlık atölyesiKültürel, sanatsal etkinliklerin ticarileştirilmesi elbette ki savunulacak bir durum değildir.

Fakat yazarlık atölyeleri açısından endüstriyel bir alan haline geldiğini, sermaye için adeta yeni bir pazar alanı olduğunu söylemek haksızlık ve gerçeği görmemek olacaktır. Nitekim yaşadığımız ülkenin somut gerçekliği üzerinden bakacak olursak, bu alanda eğitim veren yerlerin belli bir ücret karşılığı beklemesi yadırganamaz (kimileri ücretsiz veriyor.). Keza devrimci-demokrat kültür sanat merkezleri de aynı kaygıyı taşımaktadır ve bugün için zorunludur.
Ancak şu eleştiriyi getirmek mümkün; bu eğitim merkezleri, giderleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bu beklentiyi taşımalı, ticari olarak yalnızca kâr amacı güden merkezler haline gelmemelidir. Yazıda düşülen hatalardan biri budur. Para karşılığında alınan satılan bir hizmet olmasından dem vuruluyor.

O halde kendi kurumlarımızın da aynı kaygıyı güdüyor olduğunu söyleyerek, kendi yaptığımız işi de boşa düşürmüş oluruz.
Bu ülkede sağlığın, ulaşımın, eğitimin, barınmanın, beslenmenin ve hemen hemen aklınıza gelebilecek her şeyin parayla olduğunu hatırlatmaya gerek yok. Elbette ki bu doğru değildir ve bunlar için mücadele etmek gerekir.

Ancak eleştiri yaparken somut koşulları göz önüne almak ve bunun sonucunda bir tahlil yapmak, doğru bir eleştiri yapmanın temel koşuludur.
 (İstanbul’dan bir ÖG okuru)
* Özgür Gelecek gazetesi 52. sayısında yayımlanan “Yazarlığın atölyesi olur mu?” başlıklı yazıya ithafen yazılmıştır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu