H. Merkezi: Bir YDK’lı tarafından yazılan yorum haberi bizlerde paylaşıyoruz:
“Kadınların gördüğü şiddeti ve tacizi açıklamanın bu kadar zor olduğu, açıkladıklarında ise çoğunlukta kendilerine inanılmadığı ancak kadınlarla dayanışma içinde olduklarında bunun karşısında güçlenebileceği gerçeğini bir kez daha Sıla’nın Ahmet Kural tarafından maruz bırakıldığı şiddet ile şahit olduk.
Hatırlanacağı üzere kadınlar Hollywood’da bir film yapım firması sahibi olan Weinstein’in kendilerine tacizde bulunduğunu açıklamasının ardından başlayan #meeto hareketi başta setlerde olmak üzere birçok film, dizi setlerinde açığa çıkan bir hareket oldu. Kadınların birbirinden cesaret alarak dünyanın birçok yerinde harekete katıldı. O günden sonra birçok film ve dizi setinde bu harekete katılan kadınlar cesaretlerini birbirine bulaştırarak erkekleri #meeto hareketi ile ifşa etti.
Türkiye’de de #meeto etkisiyle birçok set çalışanı kadın erkekler tarafından maruz bırakıldıkları şiddeti, tacizi teşhir etmeye başladı. Bu açıklamaların yakın olanları hatırlanacağı üzere Talat Bulut tarafından kostüm asistanı kadının tacize uğradığını açıklaması olmuştu. Genç kadına set arkadaşlarından oyuncu kadınlar ve daha pek çok kesim tarafından destek açıklamaları gelmişti, ardından “Yaşamayanlar” isimli internet dizisinin oyuncusu Elit İşcan rol arkadaşı Efecan Şenoğlu tarafından maruz bırakıldığı tacizi açıklamıştı. Daha birkaç gün önce ise Sıla Gençoğlu oyuncu Ahmet Kural gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddeti açıklayarak, suç duyusunda bulundu. Gördüğü şiddeti ve tacizi açıklamanın bu kadara zor olduğu, açıkladıklarında da çoğunlukta kendileri suçlu ilan edilen kadınlar ancak birbirileriyle dayanışma içinde olduklarında bunun karşısında güçlenebilir.
Oyuncu Ahmet Kural’ın şiddetine maruz kaldığını açıklayan şarkıcı Sıla Gençoğlu, “Artık ne yazık ki biliyorum, çok kolay değil sokağa çıkıp “Ben şiddete uğradım” sözleri erkeklerin şiddetini açıklamanın ne kadar zor olduğuna örnektir. Diğer taraftan Sıla’nın bulunduğu konumu ne olursa olsun kadınların desteği arkasına almasıyla Ahmet Kural gibi erkeklerin nasıl çark ettiğini, deyim yerinde ise köşeye sıkışmanın verdiği panik haliyle söylemini bir parça “geri” çekmiş gibi göründü.
Ancak erkeklik böyle bir şey işte… “Hiçbir iddiayı kabul etmiyorum”dan “Sıla’dan ve tüm kadınlardan özür diliyorum’a gelse de Ahmet Kural da diğer “benzerleri” gibi hem şiddeti hem de erkekliği yeniden üretmekten geri durmadı. Kadınların tepkisi ve dayanışmasından köşe sıkışmış olsa da, burnundan kıl aldırmamış.
Bu şekilde dikkatleri kadına, onun “hatalarına” yöneltmede başarılı olduğunu sansa da Kural, “tartışmanın sebebi olan ve ağır tahrik içeren konu üzerinden başlayan yüksek sesli karşılıklı bu kinci tartışma esnasında yaşanan itişme sırasında bugüne konu olan olumsuz gelişmeler yaşandı” şeklinde sözlerle şiddeti yeniden üretmekten geri durmamış.
“O gece, benimle paylaştığı şeyleri itidalli bir şekilde karşılayabilmeliydim. Herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim” diyerek dikkatleri başka yere, “yani kadın ne yaptı acaba” getiriyor. Kural’ın erkeklik kokan her satırını inceleyecek değilim. Keza, mesele sadece burada benim açımdan ve bana kalırsa, birçok kadın açısından, Ahmet Kural’ın kadına yönelik şiddeti değil sadece, aynı zamanda tacizci bir erkeğin ya da şiddet uygulayan erkeklerin açıklamalarının, özürlerinin ne kadar benzer olduğu durumu. Çünkü erkekler aynı kodlarla erkeklere aynı şekilde işleniyor sanırım.
Bazen kelimeler bile değişmiyor. Çünkü beslendikleri erkek egemen anlayış, o kodlarla her gün yeniden üretiliyor. Tıpkı Kural’ın o şahane özür açıklamasının altına yazı yazan ve dayanışmasını eksik etmeyen erkeklerin yorumları gibi. Ama vız gelir bize erkek dayanışmanız, asıl olan kadınların dayanışması ile ortaya koyduklarıdır, yazdıkları tarihtir.
Bir YDK’lı”
Kaynak:
