GüncelYorum

YORUM | KARABAĞ SAVAŞI 

"Bu savaşın arkasında TC Devleti de vardır. Nitekim Türk yetkilileri açıktan verdikleri demeçlerle Azerbaycan’ın yanında olduklarını beyan etmişlerdir. Hem de bu beyanlarını resmen ve açıktan savaş ilan edercesine yapmışlardır"

İçinde bulunduğumuz dönem uluslararası alanda devletler arası savaşların çıktığı ve giderek daha geniş alanlara yayıldığı bir dönemdir.

Elbette ki Hindistan, Filipinler, Rojava vb. yerlerde verilen haklı ve meşru savaşlarla, gerici güçlerin güdümündeki savaşları birbirinden ayırmak gerekir. Halklara yapılan saldırılara, katliamlara, tehcirlere de tavır alınmalıdır.

Nitekim Latin-Amerika, Afrika, Ortadoğu ve diğer alanlarda patlak veren savaşlar furyasına ve saldırılara yeni bir savaş daha eklendi. Ermenistan-Azerbaycan savaşı!

Aslında bu savaş yeni bir savaş değildir. 1988 yılında Karabağ’daki Ermeniler tarafından oluşturulan Ermeni Ulusal Hareketi tarafından Azerbaycan’dan ayrılma ve Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanma kararı alınır. Ancak bu karar henüz o tarihte resmen dağılmamış olan modern-revizyonist SB üst yönetimi tarafından kabul edilmez. Ne zamanki 1989-1991 tarihlerinde SB resmen dağılmaya ve yerine ulusal devletler kurulmaya başlar, Karabağ sorunu da yeni bir dönemece girer. Bunun üzerine Karabağ halkı 10 Aralık 1991’de referanduma gider.

Azeri halkının boykotuna karşın çoğunluğu oluşturan Ermeni halkı Azerbaycan’dan ayrılma ve Ermenistan’a bağlanma kararı alır ve 6 Ocak 1992’de bağımsızlık ilan eder. Ancak Ermenistan yönetimi Karabağ’ın kendi sınırlarına resmi olarak dahil edilmesini kabul etmemiştir. Ama pratikte Dağlık Karabağı desteklemiştir.

1956 yılında yapılan 20. SBKP Kongresi ile Kruşçev önderliğinde modern-revizyonizmin damgasını vurduğu bürokrat devlet kapitalizmi, kapitalizmin giderek ürettiği sorunlar yumağına, ulusal çelişkiler sorununu da ekler. Bu sorunlar giderek gelişir ve uç boyutlara tırmandığında “sosyalizm” kılıflı sistem açıktan klasik kapitalizme geçer. Bunun sonucu Sovyetler Birliği’ndeki sosyalist ulusların yerini, modern-revizyonizmle birlikte köhnemeye başlayan klasik kapitalist uluslar alır. Ve irili ufaklı devletler kurulur.

Nitekim 1991’de SB’nin çöküşünün tamamlanması üzerine 21 Eylül 1991 yılında ayrı Ermenistan Devleti kurulur. Ayrıca 18 Ekim 1991’de Azerbaycan devleti de kurulur.

Bunun sonucu Karabağ sorunu gündeme gelir. 6 Ocak 1992 referandumuyla Dağlık Karabağ’ın ilan ettiği bağımsızlık Azerbaycan yönetimi tarafından kabul görmez. Bunun üzerine Azerbaycan ve Karabağ, Ermenistan arasında çıkan – Karabağ – savaşı Ermeniler lehine sonuçlanır. Ve ilan edilen Karabağ’ın bağımsızlığı günümüze değin sürdürülür.

Ancak aradan 30 yıl geçmesine karşın sorun çözülmediği gibi dönem dönem çatışmalar çıkmış, karşılıklı saldırılar olmuştur. Ancak en son 2020’nin ikinci yarısından sonra çıkan çatışmalar iyice şiddetlenmiş ve sürekli savaş halini almıştır. 27 Eylül 2020’de Azerbaycan saldırısına Ermenistan’ın yanıt vermesiyle en üst mertebeye ulaşmıştır…

Bu savaşın arkasında TC Devleti de vardır. Nitekim Türk yetkilileri açıktan verdikleri demeçlerle Azerbaycan’ın yanında olduklarını beyan etmişlerdir. Hem de bu beyanlarını resmen ve açıktan savaş ilan edercesine yapmışlardır. Nitekim savaşta kullanılan İHA ve SİHA saldırıları TC tarafından yapılmıştır. Ayrıca Rojava’da ve Libya’daki çetelerin  bir kısmı da bu savaşa seferber edilmiştir. Kısacası mayasında barındırdığı Ermeni düşmanlığı ve Pan-Turanizm emelini açıktan bu saldırıda dışa vurmuştur. Basın-yayın, verilen demeçler ve beyanların içeriği hep bu minvalde olmuştur.

Ancak bu savaşın politik kulvarında Rusya, Amerika, Fransa, İsrail gibi devletler de vardır. Ve bunlar giderek öne çıkmaktadır. Bunların içinde birileri Türkiye’nin hızına set çekecektir, birileri de belki de destek verecektir. Bu önümüzdeki dönemeçte daha net görülecektir!.. Nitekim AGİT’e (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) bağlı Minsk Grubu üyeleri olan Rusya, ABD, Fransa Azerbaycan ve Ermenistan’la görüşmeleri başlatmışlardır.

Sosyalist Geçmiş Ve Kapitalist Bugün

İçinde bulunduğumuz süreçte karşı karşıya gelen Ermenistan ve Azerbaycan’ın bilindiği gibi sosyalist bir geçmişleri vardır. SSCB’nin içinde yer alan bu cumhuriyetler geçmişte aynı devlet çatısı altında birlikte yer alıyorlardı. Ermenistan Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti de Sovyetler Birliği içinde yer alıyorlardı. Bu ülkeler ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel olarak bölgesel özerkliğe sahip toplumlardı. Her sosyalist cumhuriyet diğer cumhuriyetlerle beraber birlikte hareket ediyorlardı.

Oysa daha önceki Çarlık Rusyası koşulları nitel olarak farklıydı. Çarlık Rusyası döneminde Ruslar dışında diğer toplumların ulusal varlıkları kabul edilmiyor, kendi dillerinde eğitimden muaf tutuluyor, kendi kültürlerini, gelenek ve göreneklerini özgürce yaşatamıyorlardı. Ekonomik olarak ezilen ulusun pazarları Çarlık devletince ilhak edilmişti. Ve siyasi, askeri olarak da zoraki hükme tabi kılınmışlardı.  Hatta Orta Asya’nın toplumları henüz burjuvaziden yoksun oldukları için sömürge statüsünde eziliyor ve sömürülüyorlardı.

Tabiki, bu ulusal baskı, tahakküm ve saldırı furyaları sınıfsal baskı ve sömürü ile birleştiğinde sömürü ve baskı çok daha uç boyutlara tırmanıyordu. Ermeniler ve Azeriler de bu sınıfsal ve ulusal zorbalık altında tutuluyorlardı.

Ancak Rusya’daki çeşitli ulus ve milliyetlerden işçi sınıfı, köylüler ve diğer halk katmanları Komünist partisi önderliğinde yapılan 17 Ekim 1917 Devrimi ile sömürüden  kurtularak sosyalist sistem içinde yer aldılar.

Yukarıda bahsettiğimiz cumhuriyetlere bu devrim ile ulaşılmıştır. Sınıfsal ve ulusal baskılar altedilip sosyalizmin kesintisiz inşasına geçilmiştir. Devrimden sonra sosyalizmin inşasında ulusların ve milliyetlerin sınırlarının belirlenmesine ve sosyalist cumhuriyetlerin oluşturulmasına da gidilmiştir. Özgün bir durumu olan Dağlık Karabağ’ın durumu da gündeme gelmiştir.

Karabağ’ın durumu RSDİP’in SBKP adını aldığı dönem Kafkasya organında ele alınmıştır. 1920 ortalarında Kafkasya’da sosyalizmin ilk ilan edildiği cumhuriyet Azerbaycan olmuştur. Dolayısıyla Dağlık Karabağ önce Azerbaycan sınırlarında özerk bir bölge olarak gösterilmiştir. Bu karar alındığında henüz o tarihlerde Ermenistan ve Gürcistan’da devrim henüz tamamlanmamıştır.

Ermenistan’da devrim 1920’nin sonlarına doğru tamamlanır. Oluşturulan Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti resmi olarak 3 Aralık 1920 tarihinde ilan edilir. Bu tarihsel dönemde Dağlık Karabağ tekrar gündeme gelir. SBKP’ye bağlı Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan komünist partileri tarafından temsil edilen Kafkasya komitesi 4-5 Temmuz 1921 tarihinde bir araya gelirler. Lenin’in olduğu MK önerisi üzerine yapılan görüşmede Kafkasya Bürosu bir kez daha oylamaya gider ve alınan son kararla  Karabağ Azerbaycan sınırlarında yer alır. Ve Karabağ’a Azerbaycan sınırlarında özerklik verilir.

Burada görüldüğü gibi karar kişi bazında alınmamıştır. Dönemin Kafkasya’daki Ermenistan, Azerbayacan, Gürcistan komünist partilerini temsil eden Kafkasya organı tarafından alınan kolektif bir karardır. Oysa çoğu kişi ve çevreler tarafından alınan karar salt Stalin’e bağlanmaktadır. Stalin aleyhtarı iddialar ileri sürülmektedir. Aslında 1956’da yapılan 20. SBKP Kongresi ile her alanda Anti-Stalinist kampanya yürütülmüştür. Stalin aleyhtarı dezenformasyona gidilmiştir.

Stalin karşıtı kampanyalarla bürokrat devlet kapitalizmine geçiş sürecine gidilmiştir. Stalin şahsında saldırılarla bu geçiş kamufle edilmek istenmiştir. Nitekim 1956 sonrası Rusya’da Stalin lehine yazı yayınlanmamıştır. Bu saldırı furyası 1980’lerden, 1990’lardan sonra daha üst boyutlara tırmandırılmıştır. Stalin aleyhinde gerçeğe ve döneme ait olmayan burjuvazinin klasik yöntemi olan iftira, çarpıtma ve anakronizm gibi saldırı furyası doruğa çıkartılmıştır.

Ayrıca devrim sonrası Bolşeviklerin karşı-devrimci Azerbaycanlı Musavatlar ile ilişki kurduğu iddiaları yer almıştır. Nerdeyse Azerbaycan’da onlarla iktidarın “paylaşıldığı” iddiaları ileri atılmıştır. Oysa Kafkasya’da Musavatlar 1. Dünya Savaşı’nda Türk Devletiyle hareket etmişlerdir. Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’nın komutasında bölgeye giren İttihatçılar ve Musavatlar üzerinden Kafkas  İslam Ordusu kurulur ve 15 Eylül 1918’de Bakü’ye girilir.

Bölgede bulunan Ermenilerden 30 bin kişi katledilir ve diğerleri zoraki olarak göç ettirilir. Bu arada bölgede Taşnaklar ve Gürcü Menşevikler de vardır.

Onlar 17 Ekim Devrimi sonrası Kafkasya’nın Bolşevik önderi Stepan Şahumyan önderliğinde Bolşevikler ile kurulan Bakü Komünü içinde yer alırlar. Ağustos 1918’de Menşevikler ve Taşnaklar petrol bölgesi Bakü’ye gelen İngiltere ile bağ kurarlar ve böylece Bakü Komünü dağılır. Böylece Bakü hem İTC saldırısıyla İttifak devletlerinin, hem de İngiltere’nin bölgeye girişiyle İtilaf devletlerinin işgal ve saldırısına uğrar. Paylaşım Savaşı’nı kaybeden Almanya’nın  müttefiki Türkiye de 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonucu, 16 Kasım’da bölgeyi terk eder. Bunun sonucu Azeri Musavatlar, Gürcü Menşevikler, Sosyalist Devrimciler ve Ermeni Taşnak örgütleri bölgeye hakim olan Antant emperyalistlerini temsilen İngiltere’nin güdümünde 1918-1920 yıllarında kurulan taşeron hükümet içinde yer alırlar.

Ayrıca, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulurken Musavatların Azerbaycan komünist partisi içinde “yer aldığı “ve “birlikte hareket ettikleri” iddiaları ileri sürülmüştür. Ki İngiliz Albay komutasındaki bu Musavatlar 16 Eylül 1918 tarihinde, 17 Ekim Devrimi’nin Kafkasya önderi Stepan Şahumyan  ve Azeri, Ermeni, Gürcü milliyetine mensup 26 Komünisti idam etmişlerdir. Ama böylesi karşı-devrimci Musavatların, -Ermeni, Azeri, Gürcü komünistlerin içinde yer aldıkları- Bolşevik örgütle hareket ettikleri iddiası mesnetsizdir. Böylesi iddialar ve karalamalar bolca yapılmıştır.

Bolşeviklerin tarihini bilenler Lenin önderliğinde, -bırakalım böylesi çaptan, düşmüş karşı devrimcileri- Bernstaein’a, Kautsky’e, Troçki’ye, Menşeviklere, Sosyalist Devrimcilere, Anarşistlere ve her türlü anti-akımlara karşı ideolojik mücadele tarihidir. Böylesi bir partinin Musavatlarla hareket etmesi mümkün mü?! Tabiki hayır!

Elbette ki Sovyetler Birliği’nin, Stalin’in hataları söz konusudur. Daha önce sosyalist bir deneyim olmaması bu hataların oluşmasında nesnel bir zemin de yaratmıştır. Dolayısıyla parti tarihinde hatalar gündeme gelmiştir. Bu hatalar, yanlışlar, eksikler elbetteki görülmeli ve üzerine gidilmelidir. Bu Sovyetler Birliği ve Stalin dönem için de geçerlidir. Ama bu yanlışların üzerine gidilirken mevcut doğrular da görülmeli ve sahip çıkılmalıdır.

Bu ilke ve yöntem Karabağ için de geçerlidir. Geçmişte alınan karar değerlendirilirken bu doğrultuda hareket edilmelidir. Tabi ki 100 yıl önce Karabağ kararı alınırken, dönemin içinde bulunduğu koşulları, kararın gerekçeleri de göz önüne alınmalı ve o doğrultuda değerlendirilmelidir. Karabağ Azerbaycan sınırlarında yer almıştır. Ama o dönem Karabağ nüfusunun yüzde 90’dan fazlasını oluşturan Karabağ’ın özerkliği vardır

Bugün tartışılan bir konu da Laçin’in Azerbaycan sınırlarında gösterilmesidir. 1926 yılındaki sayımla Kızıl Kürdistan denilen bölgenin nüfusu 51 bin kişidir. Bunun yüzde 72’sini Kürtler, yüzde 26’sını Azeriler, yüzde 0,7’sini Ermeniler oluşturuyor. Bu bölge Azerbaycan sınırları içinde yer aldığı için Karabağ, Ermenistan sınırından kopuk olarak Azerbaycan içinde kalmıştır. O dönem Türkiye Kürdistanı’ndan göçen Ezidiler de Ermenistan sınırları içinde yer almış ve onlara da özerk bir statü verilmiştir. Tabi ki bu durum için sorulan sorulardan biri de, Kürtler niçin ayrı cumhuriyetler içinde yer almışlardır?

Bu ayrışmanın nedeni yüzyıl öncesinin mevcut durumu içinde ele alındığında, farklı din unsurudur. Henüz uluslaşma sürecini tamamlamayan Ezidi Kürtler de Ezidi dini kimliği o gün esastır. Azerbaycan Kürtleri Şii Müslümandırlar. Dolayısıyla ayrı cumhuriyetlerde yer almalarının nedenlerinden birini oluşturabilir.

Ancak bugün Ermanistan’daki Ezidi Kürtler ulusal kimliklerinin bilincindedirler. Ezidi kimlikleriyle birlikte  Kürt milli kimliği de onlarda hakim hale gelmiştir.

Kısacası dönemin sosyalist ulusları bugün kapitalist uluslar olarak karşı karşıya getirilmişlerdir. Sosyalist sistem içinde sınıf perspektifiyle iktidarı payalaşan çeşitli milliyetlerden emekçiler birlikte içiçe yaşamışlardır. Ermenistan’da Azeriler, Azerbaycan’da Ermeniler yer almışlardır. Sosyalist sistemde hayatını paylaşan Azeriler ve Ermeniler, günümüzün kapitalizmin temelleri üzerinde karşı karşıya getirilmek istenmiştir.

Karabağ Sorununun Çözümü

Bugünkü koşullarda Karabağ sorunu salt Azerbaycan yönetiminin insiyatifinde çözüme ulaşmaz. Çünkü Azerbaycan yönetimi çağdışı bir diktatörlüktür. Demokratik ve adil çözüme gitmez. Mevcut bu yönetim Karabağ’daki Ermenileri uygulayacağı baskı ve katliamlarla yok edecektir. Böylece Ermenilerin arındırıldığı Karabağ’ı ulusal olarak tümden hükmü altına alacaktır.

Azerbaycan yönetiminin arkasında TC Devleti de vardır. Bilindiği gibi TC anti-Ermeni bir devlettir. Yüz yıl önce soykırım yapan devlet, Kafkasya’daki Ermenileri de hedef alan yapıya hala sahiptir.

Tarihsel olarak bu dürtüsü bazen  sinmiş, bazen hortlamıştır. Özellikle Sovyetler Birliği döneminde sinen bu sorun, günümüzde TC bünyesinde giderek hortlar hale gelmiştir. Bunun sonucu Azerbaycan-Ermenistan sorununu Azerbaycan devleti üzerinden  körüklemektedir.

Nitekim Karabağ’a yapılan saldırılarda kullanılan SİHA ve İHA insansız hava uçakları Türk Devleti tarafından Azerbaycan’a gönderilmiştir. Ayrıca TC’ye ait Suriye ve Libya’daki çetelerin bir bölümü de Karabağ saldırısında yer almıştır. Ayrıca askeri ve siyasi kesimden kimseler de Azerbaycan’da bulunuyor.

Dolayısıyla Karabağ’a yapılan saldırı Ermenileri hedef alan ve onları katliam ve tecritle yok etmeyi amaçlamaktadır. Daha önce tarihlerinde soykırıma uğramış bir halk, soykırımı yapan Osmanlının devamı olan TC devletinin desteğinde yapılan saldırıda bunu daha iyi görebiliyorlar. Nitekim bu saldırılara karşı Karabağ’da direnişe geçmişlerdir. Dolayısıyla bu saldırıya karşı haklı ve meşru bir mücadele, bir direniş vardır.

Bu savaşta Ermenistan devleti de yer almaktadır. Bugünün Ermenistan Cumhuriyeti de gerici kapitalist bir devlettir. Sorun salt Ermenistan’ın insiyatifiyle de çözülmez.

Savaşın  Karabağ’daki haklı taleplerine karşın gerici devletlerin tek yanlı girişimleriyle adil çözüm olamaz. Ayrıca sorun artık Ermenistan’ı ve Azerbaycan’ı da aşmış ve emperyalistlerin gündeminde yer almıştır.

Nitekim AGİT üyesi ülkeler içinde Rusya, ABD, Fransa da sorunu kendi gündemlerine almışlardır. Bunun sonucu Rusya Ermenistan ve Azerbaycan yetkilileriyle görüşmüş ve ateşkes kararı alınmıştır. ABD ve Fransa’da  şimdilik “barış”ı savunmaktadırlar. Tüm bu görüşmelere karşın bu sorunun ileride nasıl bir durum alacağı zaman içinde daha net görülecektir.

Sorunun mevcut süreçte en adil çözümü nasıl olacaktır?

Karabağ’ın Azerbaycan sınırları içinde kalması artık mümkün değildir. Çünkü yukarıda değindiğimiz gibi Azerbaycan yönetimi Ermenilerin Karabağ’da özgürce yer almasına müsaade etmezler. Bu nedenle Karabağ’ın Ermenistan’a resmi olarak bağlanması ile sorun hallolur. Ayrıca Ermenilerin de işgal ettikleri Azeri topraklarını terketmesi ve Azerbaycan’a devretmesi gerekir. Ancak Ermeniler sorun çözülmeden işgal ettikleri Azeri topraklarından geri çekilmekten yana değiller.

Gerekçe olarak da, işgal edilen tampon Azeri bölgelerini sorun çözülmeden terkettikleri takdirde, Karabağ’la bağların kopacağını ve Azerbaycan tarafından Karabağ’ın demokrafik yapısının değiştirilerek Azerileştirileceğini   ileri sürmektedirler. Ki bu doğrudur. Zaten Karabağ’da referanduma tekrar gidildiğinde Ermenilerin, Ermenistan’ın sınırları içinde yer almak talepleri doğrultusunda karar çıkacaktır.

Bu sorunun çözümü Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması ve beraberinde tampon bölgelerin Azerbaycan’a devretmeleriyle mümkündür. Ayrıca Laçin bölgesinin durumu da göz önüne alınmalıdır.

Bir Kürt bölgesi olan Laçin bölgesi Ermenistan sınırlarındaki Ezidi Kürtlerle birleştirildiğinde hem Karabağ sorunu, hem de Laçin sorunu da çözülür. Böylece yüz yıl öncesinin – dini farklılaşma sonucu – ayrı cumhuriyetlerde yer alan Kürtler günümüz koşullarında Ermenistan sınırlarında birleştirilirler. Tabi ki, Kürtlere de Ermenistan sınırları içerisinde özerklik verilmelidir.

*Yazı yaklaşık 1 ay önce kaleme alındı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu