Güncel

YORUM | Tedbirler virüsü azaltmıyor; Büyük balık beslenirken, küçük balık açlığa mahkûm

"Açıklanan yeni tedbirlerle birlikte ilk vazgeçilen kesim; kafe, restoran gibi küçük işletmeler kendi kaderine terk edildi. Sağlık emekçilerinin, TTB’nin “tam kapanma” çağrısına kulak tıkayanlar, bugün kontrolden çıkan salgın sürecini yönetememekteler"

Önceki yasaklar döneminde “Yeni hayatın normallerini oluşturuyoruz” diyerek normalleşme sürecinin ön hazırlığı yapılmıştı. “Kontrollü sosyal hayat” tanımlaması ile “tedbirler” için kılıf hazırlanmıştı.

Ve sonrasında Haziran ayı ile birlikte sokağa çıkma yasaklarının kaldırıldığı, AVM’lerin, turizm sektörünün açılmasıyla ismine “yeni normal” dedikleri sürece geçildi. Normalleşme döneminde yaz sezonun sektörleri açılırken; kafe ve restoranlar “sosyal” mesafe uygulanamaz diyerek bir süre daha açılmadı.

“Normalleşme” sürecinde tam da çıkış noktaları olarak açıkladıkları model devreye koyuldu. Sosyal yaşamımız devlet nezdinde tabi ki virüs kaygısıyla, kontrol altına alındı.

Oysa asıl kontrol altına alınması gereken virüsün yükselişe geçmesini engellemekti. Fakat, virüsün yayılma hızını engelleyecek hiçbir uygulama bulunmazken, yaşamlarımız denetlenmeye başlandı. Örneğin fabrika ve iş yerlerinde hiçbir fiziki mesafe kuralı gözetilmeksizin işçi ve emekçiler çalışmaya devam etti. Sağlık emekçileri sınırlı sayıdaki özel koruyucu ekipmanlarla çalışarak virüsle en çok temas eden kesim oldu.

Devlet hastanelerinde belirli şart ve koşullarda sınırlı sayıda test yapılırken, özel hastanelerde ise test fiyatlarının yüksekliği ve değişkenliği ile ayrı bir sektör yaratıldı. Her kesim testten yararlanamadı.

30 Kasım’da, Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısının ardından alınan yeni tedbirleri R.T. Erdoğan açıkladı. Restoran, lokanta, pastane, kafe, kafeterya gibi yeme içme yerleri, paket servisler haricinde hizmet veremeyeceği ve aynı zamanda hafta içi ve sonları için sokağa çıkma kısıtlamaları koyulmuştu.

Bu açıklamanın ardından tedbirler devreye sokuldu. Bir hafta sonrasında Bakan Koca vakalarla ilgili haftalık açıklamasında “İl Sağlık yöneticilerimiz ve Başhekimlerimizle İstanbul’u değerlendirdik. Son bir aydaki çabalar ve tedbirlerle bu hafta vaka sayısında %25 düşüş başladı. Ancak hastane ve yoğun bakım yükü devam ediyor. Ara vermeden mücadeleye devam edelim” şeklinde açıklama yaparak alınan tedbirlerin azalışa etkisi olduğuna dikkat çekerek, tedbirlere dair güzelleme yapmış oldu. Oysa kendi açıklamasında da ifade ettiği gibi hastane ve yoğun bakımlardaki yoğunluk devam etmekte, açıklanan ölüm sayılarına baktığımızda dahi azalış tespiti gerçeği yansıtmamaktadır.

Açıklanan yeni tedbirlerle birlikte ilk vazgeçilen kesim; kafe, restoran gibi küçük işletmeler kendi kaderine terk edildi. Sağlık emekçilerinin, TTB’nin “tam kapanma” çağrısına kulak tıkayanlar, bugün kontrolden çıkan salgın sürecini yönetememekteler.

Zorunlu, acil üretim dışında üretimin durdurulması sadece hizmetler sektörünün değil fabrikaların işyerlerinin kapatılmadığı bir gerçeklikte virüs yükselişe geçmeye devam etmekte. Devletin, sermaye patronlarıyla kurduğu istişareyle büyük şirketler, fabrikalar, AVM’leri kapatmaktan imtina ederek, dönemin faturası küçük esnafa, restoran ve kafelere kesilmekte. “Açlıktan ölmek istemiyoruz” diyen küçük esnaf, kafe-restoran çalışanları sokağa çıkarak, devletin sözde tedbirlerini protesto etmeye başladı.

Salgın döneminde çalışmak zorunda olan çalışsın (çünkü sermaye kazanacak) ama iş çıkışı direk evine gitmeli. Çünkü virüs var. İşyerlerinde, atölyelerde dip dibe çalışabilirsin, fakat kafe ve restoranlarda maazallah “sosyal” mesafeyi koruyamazsın. Sokaklar da zaten tehlikeli, en korunaklı alan ev, yani ailemizin yanı olduğu mesajları verilmekte.

Hafta sonları sokağa çıkma yasaklarının başladığı günlerde önce Ankara’da, daha sonra İzmir’de tekel bayiden içki satışları yasaklandı. Bu yasağı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Sosyal mesafe deyip duruyoruz. İçki sosyal mesafeyi azaltan bir etkiye sahip. Tabii ki kısıtlama getirmekte haklıyız” sözleriyle savundu.

Evet tam olarak içki satışları yasaklanarak, virüs için önlem aldıklarına inanmamızı beklemekteler. Biz size içmeyin demiyoruz (devlet zaten en yüksek vergiyi almakta) hobi olarak yine için, fakat bizim belirlediğimiz zaman ve şartlarda için ki devletimiz kazansın, mantığı ile yeni tedbir ve kısıtlamaların içeriği genişletilmekte.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu