Güncel

Yozlaşma üzerine

Faşist TC devletinin sömürge ve köleleştirme politikaları özellikle emekçi ve yoksul semtlerde sergilemesi şaşılacak bir durum değil. Tek derdi çalışıp daha rahat bir yaşam ve çocukları için daha güzel bir gelecektir emekçilerin. Ama bilindiği gibi TC şartlarında bu, yazıya döktüğümüz kadar kolay değil, yıllarca çalışıp, emek harcayan işçi ve emekçiler patron tarafından sömürülüyor, köleleştiriliyor.
Köylerde ise geçimini tarım ve hayvancılıktan kazanmaya çalışan köylüler, ürettiklerinden çok toprak ağaları-tefeciler tarafından sömürülüyor. Bir zamanlar tefeciler ve eli kırbaçlı büyük toprak ağalarına borçlanan ve köleleştirilen köylülük, şimdi ise tarım ve hayvancılık politikalarıyla tefecilik ve ağalığı eline alan devlet tarafından sömürülüyor.
Sınıf bilincini almamış toplumlarda geçimini farklı yoz yöntemlerle kazanması dayatılıyor. Ellerindeki yetmeyince gasp, hırsızlık, uyuşturucu ve fuhuş, kumar gibi yöntemlere başvurmayı beraberinde getiriyor, yani sistem yozlaşmayı dayatıyor. Devletin en güçlü silahlarından biridir bu, çünkü yozlaşan toplumun örgütlenmesi çok zordur. Sistem bunun hazırlığını çok önceden yapmıştır.
Belirttiğimiz gibi toplumun çelişkileri en derinden yaşadığı yerler şehirlerde emekçi ve işçi semtleridir. Yaşadığım Kartal semti de işçilerin ve emekçilerin yoğun yaşadığı yerlerden biridir. Kartal, geçmişi büyük direnişlerle dolu devrimci gücün yüksek olduğu yerlerden biridir. Sistem buradaki devrimci potansiyeli bildiğinden, yozlaştırma politikalarını daha bir saldırganlıkla sürdürüyor. Uyuşturucu, hırsızlık ve kumar Kartal’da en göze çarpanlardan. Sistem kendi eliyle uyuşturucu ticareti yaptırıyor, sonra da göstermelik operasyonlarla kendini aklamaya çalışıyor. Kahvelerin birçoğunda kumar oynanmasına rüşvet karşılığı göz yumuluyor, hırsızlarla ortak çalışıyor. Devlet desteğiyle daha da azan çeteler özellikle son 10 yıldır esnafın kazancına göz dikiyor, yani zorla gasp ediyor, vermek istemeyenlere tehditler savurup mallarına zarar veriyor.
Okul önlerinde açıkça uyuşturucu satıyorlar ve bölgede yaşayan halka baskı ve korku aşılıyorlar. Esnafla yaptığımız söyleşide şöyle diyorlar; “Akşamları gelip bizden para istiyorlar, vermeyeceğimiz takdirde dükkanımıza zarar vereceklerini ve araçlarımızı yakacaklarını söylüyorlar. Bıçak çekip bizleri tehdit ediyorlar, mecbur vermek zorunda kalıyoruz.” Hemen hemen hepsinin söylemleri ve şikayetleri aynı, bunun devlet destekli olduğunu bilen esnaf, devrimcilerin kendilerine destek olmasını istiyor.
Çeteler o kadar pervazsızlaşmış ki “burada gazete bile dağıttırmayız” demeye başladılar. Bu da aslında olayların devlet destekli olduğunu ortaya koyuyor. Yine gençlerle yaptığımız bir sohbette, “Bizleri zorla uyuşturucu madde almaya gönderiyorlar, biz de korktuğumuz için söylediklerini yapmak zorunda kalıyoruz, aksi takdirde bizleri dövüyor ve tehdit ediyorlar. Polis bunlara göz yumuyor hatta bir gün polis yanımıza geldi. Pir Sultan Abdal Derneği’ne gittiğimizi söyleyip ,‘ne işiniz var sizin devrimcilikle falan, siz de gidip esrar içsenize, hatta iyi bir mal bulursanız bize de getirin’ diyorlar” dediler. Kahvelerde oynatılan kumar içinse “burada oynamasalar başka yerde oynayacaklar” diye cevaplanıyor.
Tabii bunların sadece Kartal’ın sorunları olmadığını biliyoruz, çözüm aslında açık. Örgütlenmek ve örgütlemek… Devrimci sorumluluklarımızı özveri ve ciddiyetle kitlelere taşımak, sınıf bilincini kavratmak ve pratiğe dökmek… (Kartal’dan bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu